Cumhurbaşkanı Erdoğan ilk kez açıkladı

Cumhurbaşkanı Erdoğan ilk röportajını verdi.

Erzurumajans-Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanı seçildikten sonra ilk röportajını Al Jazeera'ye verdi. Erdoğan, "Yeni Türkiye", Kürt sorununa çözüm süreci, Cemaat'le mücadele, Suriye, Mısır ve Irak'la ilgili konularda soruları yanıtladı.

Şimdi Cumhurbaşkanısınız ne vadediyorsunuz, Öncelikleriniz nedir?


Öncelikle çok çok teşekkür ediyorum. Tabii bir Cumhurbaşkanı olarak Türkiye'de anayasamızın bizlere vermiş olduğu görevler nelerse bu görevleri bu çerçeve içerisinde yürüteceğiz. Tabii bizim şu andaki sistemimiz bir başkanlık sistemi değil. Ama yarı başkanlık sistemine benzer bir yapı bizde mevcut ve bu yapı içerisinde bizler seçilmiş bir başbakan ve ilk defa halk tarafından seçilmiş bir cumhurbaşkanı olarak birlikte el ele vermek suretiyle gerek ülkemizin gerekse bölgenin aynı zamanda uluslararası ilişkilerde farklı bir Türkiye'yi ki biz bunu seçimlerde Yeni Türkiye adıyla sürekli işledik, inşa etmek üzere çalışmalarımızı sürdüreceğiz. Tabii çok yoğun bir çalışmaydı bu. Gerek demokrasi de gerek ekonomide çok yoğun bir çalışmayla geleceğe yürüyoruz. Öncelikle Türkiye'de tabii halkımızın bize olan teveccühü burada çok farklıydı. Biz partimizin şahsımı aday göstermesiyle bu seçime girdik. Ama ana muhalefet partisi ve diğer bir muhalefet partisi Türkiye'deki diğer muhalefet partilerini de yanına almak suretiyle 13-14 parti destekleyerek bir aday çıkardılar ve bunun yanında bir diğer aday daha vardı. Dolayısıyla üç aday yarıştık sonunda halkımızın % 52'sinin oylarıyla cumhurbaşkanlığına seçilmiş olduk. Tabii bu gelecek süreci çok farklı bir şekilde biz inşa edeceğiz ve bunun adı bir defa Yeni Türkiye, Yeni Türkiye tabii farklı olacak ve bu seçim bildiğiniz gibi ilk turda biten bir seçim oldu ikinci tura kalmadı. İlk kez böyle bir şey gerçekleşmiş oldu. Bu noktada da çok anlamlı. Göreve başladığımızdan bu yana dokuzuncu seçimi yaşadık. Dokuz seçimde de sürekli olarak oylarını arttıran bir hareket ve sürekli olarak da halkımızın teveccühünü kazanan bir hamdolsun bir cumhurbaşkanı olduk. Şimdi tabii biz burada değerli inşallah atacağımız başbakanımızla beraber ve aynı zamanda ülkemizde şu andaki iktidarla el ele vererek 12 yıllık tecrübemizi çok daha farklı bir şekilde işleyeceğiz ve bu deneyimi gerek cumhurbaşkanlığı makamı gerek iktidar makamı olarak dayanışma içerisinde Türkiye'mizi ve ülkemizin tüm halkının imkanlarını daha da arttırma üzerine inşa edeceğiz ki aydınlık yarınların Türkiye'si çok farklı olsun. 2023 hedeflerine çok daha farklı ulaşalım istiyoruz. Bunu da başaracağız.

Neden Ahmet Davutoğlu?

Şimdi tabii şunu özellikle ortaya koymak lazım. Görevlendirme noktasında yaptığım tüm istişarelerde çok geniş kapsamlı bir istişare yaptım ve bugüne kadar yani bir başbakan olarak bir genel başkan olarak hayatımı hep istişareler üzerine bina etmişim. Çünkü gerek bizim biliyorsunuz medeniyet perspektifimiz içerisinde istişarenin yeri çok farklıdır. İnancımızda da istişarenin yeri çok farklıdır. Ve Türkiye'de hiçbir siyasi parti bu denli geniş kapsamlı bir istişareye dayalı olarak adayını tespit etmez, biz adaylarımızı da böyle tespit ederiz. Başbakan adayımızı da tespit ederken Türkiye genelinde partimizin özellikle tabanında bu işte söyleyecek sözü olan bütün arkadaşlarımızı en üst kuruldan en alt kurula kadar dinledik. Oradan aldığım kanaatler neticesinde başbakan adayı olarak aynı zamanda partimizin genel başkanı adayı olarak Ahmet Davutoğlu Beyi bizler inşallah yarın partimizde genel başkan adayı olarak teklif ediyoruz ardından da cumhurbaşkanı olarak devir teslim töreninden sonra cumhurbaşkanı adayı olarak karşımıza gelecek ismi başbakan olarak görevlendireceğiz ve hükümeti kurma işlevini sürdürecek. Burada bir hassasiyet var. Tabii ben göreve geldiğimde danışman olarak Ahmet Bey' yanımda göreve başladı ama ben Ahmet Bey'i o gün tanımadım. Ahmet Bey'i daha geçmişten tanıyorum ve daha sonra da tabii kendisinin üniversiteye dönme arzusu falan da oldu. Biz dedik ki artık bak buraya kadar danışman olarak geldin, Abdullah Bey'in yanında çalıştın şimdi bizim yanımızda çalıştın bundan sonra sizi çok daha farklı görevler bekleyecek. Siz bugüne kadar teorisyendiniz. Şimdi bundan sonra bu işin pratiğini de yapmak suretiyle teoriyle pratiği bir araya getirecek ve ülkemize, milletimize bu şekilde çok daha faydalı olacaksınız. Ve zaten değerler noktasında fikri planda en ufak bir ayrılığımız söz konusu değil. Ve çalışkan bir kardeşimiz, arkadaşım. Buna inanıyorum, buna güveniyorum. Burada çalışmak çok önemli. Yani bu biraz böyle keyfilik kabul etmez, çok koşturmayı ister. Dışişleri Bakanlığı'nda bu noktada başarılı bir performans Sayın Davutoğlu ortaya koydu şimdi de inşallah gerek ülke içi gerek ülke dışı beraberce koşturacağız. Bakanlarımızla beraber inşallah ülkemizi çok daha farklı bir yere taşıyacağız.

Görev süresi dolan Sayın Abdullah Gül ile ilişkiniz nasıl?


Abdullah Gül'le aynen Dışişleri Bakanı olduğu zaman kendisini cumhurbaşkanlığına aday gösterdiğimizde aramızdaki hukuk ne kadar sıcaksa şu anda da bu hukuk aynı şekilde sıcaktır. Tabii partimizin içerisine fitne sokmak isteyenler tefrika sokmak isteyenler bu tür şeyleri 7 yıllık cumhurbaşkanlığı döneminde zaman zaman Abdullah Bey'le benim aramda zaman zaman hanımlarımız arasında bu tür ayrılıkların olduğunu net işlemişlerdir bundan sonra da işleyebilirler. Ama onların hiçbir zaman bu attıkları adımlar tutmamıştır bundan sonra da tutmayacaktır. Çünkü biz sıradan bir parti değiliz. Bu bir davadır ve bu davaya gönül verenler artık inanıyorum ki kıyamete dek bu anlayış içerisinde o kardeşlik duygusu içerisinde bu hizmeti sürdüreceklerdir.

Komşularınızda bağımsızlık konusuna bir ilgi var. Türkiye Kürtleri açısından durum nedir?


Şimdi şunu çok açık net söylemek durumundayım. Bir defa Türkiye'de benim Kürt vatandaşlarımın sorunu noktasında benim ne kadar sorunum varsa Kürt vatandaşlarımın da o kadar sorunu vardır. Yani böyle bir ayrımcılık falan söz konusu değildir. Ama Türkiye'de maalesef bunu farklı bir perspektif içerisine oturtup Kürt Sorunu veya Kürt Meselesi diye ifade etmişlerdir. Yani buna Kürt Meselesi dediğiniz zaman bunun karşısına Türk Meselesi de çıkar, Laz Meselesi de çıkar, Arnavut Meselesi de çıkar, Arap Meselesi de çıkar, Boşnak Meselesi de çıkar bunların hepsi çıkar. Ama tüm ülkemizdeki etnik unsurların kendilerine has sorunları vardır ve Türkiye Cumhuriyeti tarihinde bu sorunları minimize eden Ak Parti iktidarından başka bir iktidar olmamıştır, bunu biz başardık. Ve şu anda bu bölgelerin hepsinde madden ve manen altyapıdan üstyapıya varıncaya kadar birçok hizmetleri eğitimde, sağlıkta, adalette, emniyette, ulaşımda, enerjide, tarımda bütün bunlarda bu hizmetleri vermiş bir iktidar olarak biz yolumuza devam ediyoruz. Şunu özellikle söylüyorum; Biz 780 bin km. kare üzerinde bir ülkeyiz. Ülkemizde bir defa en ufak bir operasyona müsaade etmeyiz. 36 etnik unsur vardır bizim ülkemizde. Hepsi de bizim açımızdan birdir, aynıdır ve benim için Türk neyse Kürt de odur, Arap da odur, Boşnak da odur, Arnavut da odur. Hepsini yaradılanı severiz yaradandan ötürü anlayışıyla seviyorum, seviyoruz. Kuzey Irak'taki gelişmelere bakınca Kuzey Irak'taki gelişmelerde biz bir defa Irak'ın genelinde toprak bütünlüğünün korunmasından yanayız. Bölünmesini asla arzu etmeyiz. Son gelişmeler bizi ciddi manada üzmüştür. Yani biz orada ne mezhepsel bir ayrışmayı ne etnik bir ayrışmayı arzu etmiyoruz. Dün nasıl onlar bir ve beraber ise istiyoruz ki bugünde öyle olsunlar yarın da öyle olsunlar. Fakat tabii ki bu son gelişmelerin Suriye'deki gelişmelerde bağlantılı olarak bu şekilde gelişmesi hepimizi yaralamış, bölgeyi yaralamış tabii ister istemez burada birçok tavırları almak zorunda kaldık, kalıyoruz. Bunun bir an önce aşılması tabii bizimde en önemli sorunumuz. Fakat sevindiğimiz bir şey var o da geçmişte Maliki ile olan süreç maalesef hiç iyi gitmedi. Bizim onlarla ilişkilerimiz çok çok ileriydi ve kendilerine her alanda her türlü desteği verebileceğimizi söylememize rağmen bu tür uyarıları yapmamıza rağmen dinlemediler ve şu anda onun bedeli ödeniyor. Fakat Meclis'te başkanın seçilmiş olması ardından cumhurbaşkanının seçilmiş olması ardından da başbakanın seçilmiş olması şimdi artık kabinenin bir milli mutabakat hükümeti olarak gerçekleşecek olması umutlarımızı yeşertiyor. Şimdi onun beklentisi içerisindeyiz inşallah Irak birlik beraberlik içerisinde yeniden ayağa kalkar diye dua ediyorum.

K
aynak: Al Jazeera / Hatice Bengana 

30.08.2014 14:45:14