Cemreleri beklerken...

"… Ağlama Angelita;
ya sana bu akşam bir ev alacağım
ya da yasımı tutacaksın…"

Bu cümle, gazeteci kökenli ünlü Fransız yazar  Dominique Lapierre'nin  "Yasımı Tutacaksın" adlı unutulmaz romanında geçer.  Ablasına bir ev almak için boğalarla savaşan bir gencin müthiş mücadelesi...

Kış aylarının uzun ve oldukça ayazlı geçtiği coğrafyada, mesela Erzurum'da kim bilir kaç çocuk ilk kar düştüğünde,  yaşlı annesiyle küçük evin küçük odasına sobayı kurarken şu cümleyi de kurmuştur.

"Düşünme anne, ya bu kış üşümeyeceksin ya da yasımı tutacaksın!"


Belki bunu seslendirmiş belki de bir ayağı çukurda olan anasının umutsuz gözlerine bakarak sadece aklından geçirmiştir.

Alnının ak teriyle, bileğinin emeğiyle kazandığı üç kuruşun iki kuruşunu üşümemek için yakanların yaşadığı yerlerde yaşam mücadelesi vermek kolay değildir.

Kışın keyfini çıkaranlar erken kalkan kar için havaya sitem ederlerken, birileri de dualarla cemreleri beklerken baharı düşler.

Mesleğim gereği,  dağlara gerilen beyaz perdenin üzerinde memleketin tanıtımı için yapılan gösterileri  bilip ve alkışlarken, komşusundan iki odunla üç kürek kömür isteyenleri  de bilirim; bildiğim için düşünür, düşündükçe de içimin burkulduğunu bütün hücrelerimle hissederim ve asıl alkışı  belki de onlar hak ediyor, diye düşünmeden geçemem!

Yakacak yardımını alanlar da vardır, alamayanlar da! Alanlardan yetirenler de vardır, yetiremeyenler de!..  Erzurum ve Erzurum gibi kentler için, devlet neden gaz ve katı yakacaklarda indirime gitmez, desteğini esirger, bunu anlamak da zor!..

Kış mevsiminin ağır ve soğuk geçtiği yerleşim alanlarında ısınmak da... 
Kışın büyük kısmını günlük güneşlik geçiren bölgelerle, uzun ve dondurucu ayazla geçiren bölgelerde doğalgaz ve kömür fiyatlarının aynı sunulması  ne kadar doğrudur, bunu da anlamak ve anlatmak zor!

Akşamın loş rengi şehrin üzerine inerken, ister caddede, ister sokakta ne zaman kendine kıvrılmış ve telaşlı adımlarla yürüyen birini görsem, Nazım Hikmet'in şu dizeleri  yol boyunca aklımda takılı kalır.

 

"Erzurum'un kışı zordur balam
Tandırda tezek yakar  Erzurum
Buz tutar yiğitlerinin bıyığı
Ve geceleyin karlı ovada
Kaskatı katılaşmış,
donmuş görürsün karanlığı…

Erzurum'un kışı zordur balam
Buz tutar yiğitlerin bıyığı
Erzurum'da kaskatı, dimdik ölür adam
kabullenmez yılgınlığı."

Cemreleri beklerken uykuya dalan ve bir daha uyanamayanların o son rüyalarında; baharı ve çiçeğe durmuş karlı dağları görmediğini kim söyleyebilir ki!..

Nazım, yukarıdaki dizeleri yazarken, Erzurum'u hiç görmemişti!..
Bir de görmüş ve burada yaşamış olsaydı, kim bilir nasıl anlatırdı şu bizim memleketi!


20.02.2012 00:16:25