Bugün, bir basın toplantısına katıldım. Toplantıyı, işadamı Osman Nuri Bakırcı düzenlemişti.
Bakırcı'yı zaman zaman bizim de yayınladığımız 'Hayırsever işadamı' haberlerinden tanıyordum. Uzun zamandır Erzurum'da yatırımlar yapacağı konuşuluyor; hatta zaman zaman tartışılıyordu?
'Kim bu adam, nerden çıktı, Erzurum üzerinde ne hesapları var?' gibi klasik taşra kenti dedikoduları fısıltı gazetelerinin manşetlerinden hiç düşmüyor, bir kaç kez kamuoyuna açıklanmasına rağmen yatırımları ve bağışlarıyla ilgili ise hiç bir somut gelişme yaşanmıyordu.
Bu dedikodulardan olsa gerek, galiba o toplantıya katılırken ben de önyargılıydım. 'Adam Erzurum'a bir okul binası yaptıracak, hem o binaya adını yazdıracak, hem bu harcamasını vergiden düşecek, hem de medya aracılığı ile şovunu, reklamını yapacak' gibi sığ bir ruh haliyle toplantının düzenlendiği salona girdim.
Oldukca seçkin bir davetli topluluğu vardı. Erzurum medyası hemen hemen tam kadro toplantıya katılmıştı. Bir yandan çaylar yudumlanırken bir yandan da samimi bir sohbet devam ediyordu. Biz, 1957'de kurulan Atatürk Üniversitesi'ne bağış yoluyla yapılacak ilk özel sektör yardımı olan ek derslik binasının temel atma töreniyle ilgili bir açıklama beklerken, Osman Nuri Bey, çok farklı bir konudan söz açtı. Doğduğu kentte yatırım yaparken karşılaştığı zorluklar ve bir kaç sözde gazeteci ile yaşadığı sıkıntılar...
Bakırcı, 16 yaşında ayrıldığı Erzurum'a 5 yıl önce yatırım yapmak için döndüğünde yaşadıklarını sıralamaya başladı. Hem de isimler vererek siyasileri, bürokratları cesurca eleştirdi...
Adam; Mardin'e, Kars'a, Sivas'a, Samsun'a okullar yapıyor o şehirlerin yöneticleri, siyasetcileri, gazetecileri ve kamuyoyundan büyük destek görüyor; ama aynı şeyi doğduğu, büyüydüğü kente yapmak isteyince olmadık sıkıntılarla karşılaşıyor!
"Biz Türkiye'nin konut sektöründeki en önemli firmalarından birisiyiz. Firma olarak Erzurum'a 6 ana okulu yaptırarak işe başlamak istedik. Ancak hiç bir yetkiliden ses çıkmadı. Hiç bir kurum bize okul yapımı için yer tespitinde yardımcı olmayınca biz de vazgeçtik. Geçtiğimiz günlerde Vali Sebahattin Öztürk, benden istihdama yönelik yatırım yapmamı istedi. 50 kişilik bir tesis kurmaya karar verdik, Bu kez araziyi satın almam istendi. Teşvik kapsamında olan Erzurum'da arsaya para istenmesi üzerine bu sevdadan da vazgeçtim. Bunu duyan Mardin Milletvekili AK Partili Muammer Güler beni aradı. Vali'yle görüşerek arsa tahsis ettirdi. Biz de bu tesisi Mardin'e taşıdık"
Şimdi güler misin ağlar mısın?
Bir yanda 'Bu kente bir çivi çakanı sırtımda gezdirim' diye ahkam kesenler, diğer taraftan ayaklarına kadar gelen, kentte istihdam alanı açmak isteyen yatırımcıların elini kolunu bağlayanlar...
Genç ve başarılı işadamı yaşadığı zorluklardan bir Erzurumlu olarak utandığını ancak yılmadığını anlattı.
Ve bir soru üzerine;
"Yaşadığım bu sıkıntılardan sonra acaba yanlış yere mi yatırım yapıyorum, diye pişmanlık duymaya başladım. Ancak yine de bu yatırımın Erzurum'a örnek olmasını istiyorum;ama bir şeyler yaparken yanlış anlaşılırsam, ayağıma köstek takılırsa, canım yanarsa nüfus müdürlüğüne gider nüfus cüzdanımdaki Erzurum ibaresini sildiririm," dedi.
İşsizlerin kahvehanelerde kümeleştiği şehrimizde değil elli kişi, on kişi bile faydalansa fena mı olur!.. Erzurum halkının ve bürokratlarının köstek olacağını asla düşünmek istemem. Sayın Bakırcı'nın sitem dolu cümlesindeki,'pişmanlık ve köstek,' sözcüklerinin bulunması beni çok üzdü. Çoğu zaman aldatılan Erzurumlunun bazı şeyler gerçekleşene kadar kuşkuyla bakmasını anlayışla karşılamak gerekir bana kalırsa.
Niyet iyi olunca, köstek değil, destek her zaman olur!..
İçim buruk bir şekilde toplantıtan kendi önyargılarımdan sıyrılarak çıktım...
Ne demişti şair;
Erzurum'un kışı zordur balam,
buz tutar yiğitlerin bıyığı.
Erzurum'da kaskatı, dimdik ölür adam,
kabullenmez yılgınlığı...
29.09.2011 23:55:00