Bülent Arınç: Gökçek hesabını verecek

"367 vekili alamamaktan korkuyorum" diyen Arınç., Erdoğan'ı da ilginç sözlerle niteledi..

Erzurumajans-Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, "Yeni Anayasa Çalışmaları Işığında Demokratik Açılım Süreci ve Başkanlık Sistemi" başlığıyla dün düzenlenen 124'üncü Bab-ı Ali Toplantısı'na katıldı. Toplantının ana gündem maddesi başkanlık sistemiydi ancak Arınç'ın, kendisini 'paralelci' olmakla suçlayan Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek'le ilgili sözleri ön plana çıktı.

Hürriyet'ten Sefa Özkaya'nın haberine göre Arınç, Gökçek'le ilgili olarak ''Bu adamcağız bana çekil git diyor. Partinin Ankara Belediye Başkanı'na tahammül edemem. O gün bir şeyler söylemem gerektiğini kalbim bana söyledi. O da kurşun mermi gibi çıktı bir kere. O hesabını verecek artık. O adam cumhurbaşkanına yaranmaya çalışıyor'' dedi.

Başkanlık sistemi tartışmalarına da değinen Arınç, ''Anayasa'ya göre seçilen, anayasada var olan yetkileri de bir başkan gibi kullanmaya çalışan, 'Ben farklı bir cumhurbaşkanı olacağım' diyen birisi Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda oturuyor'' diye konuştu.

Arınç, şunları söyledi:

AİLEMİ ÇEREZ EDEMEM


Bu adamcağız bana çekil git diyor. Partinin Ankara Belediye Başkanı'na tahammül edemem. Özel hayatımı, eşimi, kızımı, damadımı çerez edemem. İftirayı, yalanı hoş karşılayamam.

Ben  bu topluluğa sevgi ve hoşgörü besledim. Ama bu olaylar ortaya çıkınca ölçülü oldum. Bu adam da onların gayretiyle belediye başkanı seçildi. Onlara da zamanında vermediği kalmadı.

Gülen Grubu'ndan Gülerce ve Harun Tokak bir gün bana geldiler. Gökçek'i sürekli ağzıma almamamı istediler. Onu savundular, ben de ağzımı kapattım

Hep Demirel'den şikayet etmedik mi? Bu adam da 25 yıldır Ankara Belediye Başkanı.

Parti disiplini var. Söz ağızdan bir kez çıkınca onun esirisinizdir. O gün bir şeyler söylemem gerektiğini kalbim bana söyledi. O da kurşun mermi gibi çıktı bir kere. O hesabını verecek artık. Ben paralelci değilim. O adam cumhurbaşkanına yaranmaya çalışıyor.

Düşman olmadan hukuk içinde kalıp, akıl ve hukuk çerçevesinde ÖSYM, KPSS içinde yapılanları inceleyeceğiz. Zamanında Vural Savaş bize "Vampir" demişti. Şimdi de aynsını yapmaya çalışıyorlar. Oysa suç kesinleşmeden kimseyi suçlayamazsınız.  Ama her memuru da paralelci diye suçlayamayız. Cemaatte öyle kabiliyetli insanlar var ki...

KPSS'de belli kişiler eşleriyle  hem de her soruyu biliyor. Çok çalışmayla değil güçlü bir organizasyonla olmuş. TİB'de de benzer uygulamalar vardı. Uçları nereye uzandı bilinmiyor.

HDP YÜZDE 11-12

Arınç, toplantıda seçimle ilgili olarak şöyle konuştu:


''Cumhurbaşkanı 400 milletvekili istiyor. Ağanın eli tutulmaz. Ama ben 399'a razıyım. Farklı tablolu bir parlamento olabilir. HDP'nin yüzde 11-12 alması ihtimaldir. Bu da AK Partili milletvekili sayısını düşürür. 330 iddiamızı sürdürür ama 367'yi tutturamamaktan korkuyorum''

BAŞKANLIK SİSTEMİ: YAPACAĞIMIZ İŞİN ALATURKA DEĞİL ALAFRANGA OLMASI LAZIM

Arınç,"Başkanlık sistemi"ni anlatırken, "Yapacağımız işin alaturka olmaması lazım, alafranga olması lazım. Alafrangadan kastım, Batı'yı motamot taklit etmek değil. Bu sistemler hangi ülkede başarıyla yürüyorsa, sistemi birbirinden koparmamak lazım" dedi.

Arınç, Türkiye'nin bir "siyasi partiler mezarlığı" olmaktan çıkması gerektiğini vurgulayarak, "Yargıtay Başsavcısı'nın iki dudağı arasından veya kaleminden çıkacak bir iddianameyle bir parti hakkında kapatma verilmemeli. Yargı kararı olsa dahi, Anayasa Mahkemesi'nin kararı sonuçta siyasi bir karardır ve adeta bir insanın idamı gibi bir partinin kapatılması... Partileri millet kapatırsa bir anlam ifade eder" dedi.

Ak Parti olarak 2015 seçimleri için en büyük iddialarının "yeni bir anayasaya sahip olmak" olduğunu söyleyen Arınç, "Yeni anayasayı eğer yine yapabilirsek, Meclis içerisindeki işlemeyen, çalışmayan ama 2015'ten sonraki profili görmediğimiz için bir ümitle diğer partilerin de iştirakiyle yapabilmektir. Eğer anlaşılabilirse, doğru olan budur. Yok onlardan bir çalışma gerçekleşmiyorsa, bizim gücümüz yeterse, en azından 330'u geçtiğimizi düşünerek söylüyorum, yani yine referanduma götürebilecek bir sayımız olursa, yeni anayasayı yapmaktır. 367'den fazla olursa, zaten sorun yok. Ancak her halükarda yeni anayasanın Meclis'te kabul edilmesine rağmen yine de halk oylamasına sunulmasını da şahsen arzu ediyoruz, arkadaşlarımız da bu kanaatte" şeklinde konuştu.

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, hükümet olarak öncelikle yeni anayasayı hedeflediklerini vurgulayarak, "Yeni anayasa yapabilecek güce gelirsek, bunun içerisine de bu hükümet modelini koymak mecburiyetindeyiz. Düşüncelerimiz, projelerimiz var ama sayın Cumhurbaşkanımız gibi doğrudan başkanlık sistemi, Türk tipi başkanlık sistemi, bunların hepsinin tartışılabileceğini ama gerçekleştirilmesi için seçimlerden sonraki gücümüzü görmek gerektiğini düşünüyoruz" diye konuştu.

Başkanlık sistemi tartışmaları başladığında, bilir bilmez herkesin karşı çıkmaya başladığını, bazı kişilerin parlamentonun feshedileceğini söylediğini kaydeden Arınç, başkanlık sistemlerinin hemen hemen hepsinde, bazılarında senato da dahil olmak üzere bir meclisin mutlaka bulunduğunu dile getirdi.

Bülent Arınç, "Check-balansta başkan bütün yetkilerini kullanırken, bazen bunların kongreden geçmesi de gerekebilir. Oralarda da Anayasa Mahkemeleri bazı yetkiler konusunda anayasal denetim yapabilir. Yapacağımız işin alaturka olmaması lazım, alafranga olması lazım. Alafrangadan kastım, yani Batı'yı motamot taklit etmek vesaire değil, bu sistemler hangi ülkede başarıyla yürüyorsa sistemi birbirinden koparmamak lazım" dedi.

"BEN FARKLI BİR CUMHURBAŞKANI OLACAĞIM DİYEN BİRİSİ CUMHURBAŞKANLIĞI SARAYI'NDA OTURUYOR"

Cumhurbaşkanı'nı doğrudan halkın seçmesinin kamuoyunun onayına sunularak kabul edildiğini hatırlatan Arınç, şöyle devam etti:

"Şimdi şöyle bir çelişkiden bahsedilebilir; 'Halkın yüzde 52 oyunu birinci turda almış bir cumhurbaşkanı var. Güçlü bir cumhurbaşkanıdır, adeta ilan edilmemiş bir başkanlık gibidir'. İyi ama, anayasada yazılı olan 102, 103, 104. maddelerinde cumhurbaşkanına tanınan yetkiler Meclis'ten seçilen cumhurbaşkanının yetkilerinin aynısı... Seçilme modeli değişti ama yetkiler konusunda değişiklik olmadı. Bugün cumhurbaşkanının geçmişten bu yana, yani 82 Anayasası var olduğu müddetçe yargıya ait yetkileri var, yürütmeye ait yetkileri var ve yasamaya ait yetkileri var. Pek çok atamalar yapabiliyor, pek çok kararlar da alabiliyor. Bu yetkileri kullananlar geçmişte bir başkasıydı, bugün bir başkası olmuştur. 'Bu yetkileri artık sen kullanamazsın' veya 'Bu yetkiler varken sen bu başkanlık sistemini düşünemezsin' demek, eğer bu bir çelişkiyse, bu çelişkinin sorumlusu biz değiliz. Anayasa'ya göre seçilen, anayasada var olan yetkileri de bir başkan gibi kullanmaya çalışan, 'Ben farklı bir cumhurbaşkanı olacağım' diyen birisi Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda oturuyor. Eğer bu bir çelişkiyse, Anayasa'nın içerisindeki pek çok çelişkiler gibi bir bütünlük, bir ahenk, bir akort içerisinde yeni anayasayı yaparken, bu sistemi de gözden geçirip, en iyi hükümet modelini ortaya koymamız lazım. Bunun hazırlığına sahibiz ama bunun bugün için çok güncel, konuşulması, tartışılması gerekli olan bir konu olup olmadığı konusunda hükümetimizin görüşü, önce yeni anayasa. 'Ey millet bana yetki ver. Ben yeni bir anayasa yapacağım. Bu yeni anayasanın içerisinde de yıllardan beri eksikliği hissedilen, yeni güzel umdeler koyacağım' diye ortaya çıkıyoruz."

"SİYASETTE ÇOK GÜÇLÜ OLAN RECEP TAYYİP ERDOĞAN BAŞKAN OLUR DİYE ÖDLERİ PATLIYOR"

Başbakan Yardımcısı Arınç, başkanlık sistemi konuşulunca karşı çıkanların cehaletlerini gösterdiğini belirterek, şöyle dedi:

"İstemezükçüleri dinlediğiniz zaman bu sistemi de bilmedikleri anlaşıldı. Eğer Recep Tayyip Erdoğan gibi birisi siyasette çok güçlü olmasaydı, başkanlık iddiasını da o kişi ortaya atsaydı bu kadar karşı çıkmayacaklardı. Sisteme değil karşı çıkışları, bu şahsın başkan olmak istemesine. 'Bu kadar karizması güçlü, liderlik vasfı olan, 13 yıldır her girdiği seçimden başarıyla çıkan, 12 yıl aralıksız başbakan olmakla da son belki 50-60 yılın rekorunu kıran bir insanın bir de başkan olduğunu düşünün' diye ödleri patlıyor. Halbuki sistem için ne konuşacaksak onu konuşalım ama, şahıslara yönelik bir eleştiri zayıf kalabilir diye düşünüyoruz." (Hürriyet)

27.03.2015 14:46:14