Şırnak'ta şehit düşen Hüseyin'in; anası, babası, bacısı ile Türkiye Cumhuriyeti'nin iki kudretli Bakanı da Erzurum'daydı...
Ana, baba, bacı, dün şehidin başucunda yürekleri dağlayan bir figan ile bakanlarının önünde gözyaşı döküyordu:
- Kalk Hüseynim kalk, bizi bırakma!..
Olana bitene aklı ermeyen o şehit babasının gözlerini gördünüz mü?
Sanki oğlunu sonsuzluğa uçuran o hain kurşun diline düşmüş, 'baldırgan zehiri' tadında gözyaşlarını akıtarak içine susmuştu...
O taze şehit tabutuna sarılan, o gencecik Saadet Bacı'nın yüzündeki acıya iyi bakın lütfen!
Bin bir soru yok mu o yüzde!..
Bin bir şaşkınlığın bini birden yüreğine gömülmemiş mi Nuriye Ana'nın?
... Ve o al bayrağa sarılı tabudun ardından bakanlar...
Kara toprağın bağrına parçasını gönderen bu ana, bu baba ve bu bacının; bu son vedalaşması, neleri çağrıştırıyor size?
Figan ediyor
"Herkesin oğlu ölüyor... Benim koçum gibi... Benim kınalı kuzum da işte herkes gibi!.."
Bir avuç insan toplanmış Erzurum Emniyet Müdürlüğü'nün bahçesine... Hergün ki gibi, sıradan bir şehit töreni işte!
Belediye'nin Havuzbaşı'ndaki her hangi bir pop konserine ya da, bir kupa maçına yetişmek için caddeleri tıkayan o kalabalıklar nerede?
Bu ülke, bu Cumhuriyet'i kuran Erzurum; neden dün olduğu gibi, giderek rengini yok edip grileşiyor!
Bunları düşünürken tüylerimi titreten bir babanın 'sessiz çığlığı' eşliğinde değerli meslektaşım Ahmet Akbuğa'nın o anları donduran fotoğrafı düşüyor önüme...
Ve kulaklarımı çınlatan bir ananın feryadı:
- Kalk Hüseynim kalk, beni bırakma!..
Daha ilk maaşını bile alamadan şehit düşen Polis Hüseyin, annesinin bu figanını duymuş mudur acep?
Parça'sını, hayallerinin baharında sonsuzluğa uğurlayan o ana ve baba ile şu bacının yüzüne iyi bakın!
Lütfen iyice bakın!
"Ne olur biri anlatsın bize! Kimin yaşaması için öldü Hüseyin, kimin çıkarı için bir nefeste yere vurdu canını!"
Daha ne desinler ki...
Bakanlara aldırmayın!
Siz, duydunuz mu?
09.08.2015 03:47:55