Bahçeli: Fotokopisi bile rüküş başbakan

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli partisinin grup toplantısında gündemi değerlendirdi.

Erzurumajans-MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantısında konuştu. Bahçeli, "Bugüne kadar terör imalatçısı ülkeler, terör baronu çevreler özellikle Türk-İslam dünyasına maşaları aracılığıyla ölüm yağdırmış, ölüm saçmıştır. Fransa'da katledilen 17 kişiye elbette üzülelim, elbette bu acıyı paylaşalım. Zira insani vecibe ve ödevler bunu şart koşmaktadır. Ama aynı duyarlılığı, aynı vicdani tutumu; Avrupalı liderlerden, Avrupa halklarından Kerkük için beklemek, Musul için istemek, Gazze, Şam, Bağdat, Trablus, Sana, Moadişu için talep etmek de en doğal hakkımızdır" diye konuştu.

"AZİZ MİLLETİMİZ, BU DEFA MHP DİYECEK, BU KEZ MHP'DE SÖZ KESECEKTİR"

Bahçeli, " Hırsızdan, hainden, rüşvetçiden, ihale mafyasından, haksızlık yapandan, kalpazandan, kara paracıdan, kaçakçıdan, suç örgütlerinden, 17-25 Aralık faillerinden rahatsızlık duyuluyorsa, MHP vardır, yetki ve inisiyatif almak için hazır beklemektedir. Fotokopisi bile rüküş duran, gırtlağına kadar vesayet batağına saplanan ve saraya sekreterya hizmeti veren Başbakan'dan ve partisinden kurtulmak için; tek çare MHP, tek ümit MHP, tek kılavuz Milliyetçi Hareket Partisi'dir İnancım odur ki, egemenliğin yegane sahibi aziz milletimiz, bu defa MHP diyecek, bu kez MHP'de söz kesecektir. 7 Haziran 7 bela AKP'den, yedikçe yiyen, yedikçe azan karanlık yüzlerden kurtulma günü olacaktır" dedi.

"YAYGIN YOKSULLUK SUÇU TEŞVİK, HUZURSUZLUĞU TAHRİK ETMEKTEDİR"

"Türkiye'de yoksulluk bir üst faza geçmiş ve sefalet aşamasına sabitlenmiştir" diyen Bahçeli, şunları söyledi, "Yaygın yoksulluk suçu teşvik, huzursuzluğu tahrik etmektedir. Demokrasinin istikrarı ve ilerlemesi elbette ekonominin istikrar ve refah boyutuyla doğru orantılıdır. Azgelişmiş herhangi bir ülkenin, parlak ve gurur duyulacak bir demokrasi sicili görülmemiştir. Eşitsizliğin keskinleştiği, gelir dağılımındaki adaletsizliğin derinleştiği bir ülkede huzur ve dengeden bahsedilemeyecektir. Tarih bize, sefaletle toplumsal sakinliğin, işsizlikle dirliğin sürekli ters düştüğünü göstermektedir. Adaleti; herkese layık olduğunu vermek, herkesin hakkına saygı göstermek olarak tanımlarsak, adaletsizliğin de anormallik olduğunu itiraf etmemiz kaçınılmazdır.Eğer adalet yok olur veya zaafa uğrarsa, tıpkı şimdilerde olduğu gibi, her neviden hak ve eşitlik duygusu silinmeye yüz tutacaktır. Aynı zamanda ezici ve orantısız bir kuvvet, yanlı ve vicdansız bir otoriter sima devreye girdiği takdirde zulüm düzeni kurumsallaşacaktır."

"HİÇBİR YAVRUMUZUN DEĞERİ PARAYLA, PULLA ÖLÇÜLEMEYECEKTİR"


Bahçeli, "Başbakan Davutoğlu, ülkemizin doğurganlık hızının şu an yüzde 2,07 olduğunu açıklamıştır. Tabii olarak yetişmiş, dinamik ve genç nüfus korunmalı, nüfusumuzun yaşlanmasına izin verilmemelidir. Genç nüfus Türkiye'nin teminat ve güvencesidir. Doğum oranındaki gerileme ise gelecekte çok ciddi handikaplara kapı açacaktır. Ancak doğan ve doğması beklenen her evladımızın güvenli, sağlıklı, dengeli bir toplumsal yapıya gözlerini açması siyasi iktidarın da asli görevleri arasındadır. Her anneye doğum yaptığı anda ilk çocukta 300, ikinci çocukta 400, üçüncü çocukta 600 liranın yardım şeklinde verilmesi olumlu olsa da, yeterli değildir. Burada bile eşitsizlik ve adaletsizlik vardır. Üç çocuğu teşvik etmek maksadıyla vereceği parayı aşama aşama artıran rüşvetçi zihniyete diyorum ki, hiçbir yavrumuzun değeri parayla, pulla ölçülemeyecektir. Şunu da söylemek isterim ki, doğan çocukların yetişmesi, milli ve manevi ahlakla büyümesi, eğitim alması, iş bulması ve milletine yararlı birer fert olması en az yardım kadar mühimdir. Balık vermenin yanında, balık tutmayı öğretmediğimiz müddetçe, gelecek nesillerinin sosyal ve ekonomik kaybı kaçınılmazdır.

Davutoğlu'nun seçim yatırımı, seçim hamlesi olan basit ve günübirlik tedbirlerinin kalıcı ve uzun vadeli bir sonuç vermesi çok zordur. Babalarına iş vermeyen bir iktidarın, doğar doğmaz çocuklara para vermesi inandırıcı ve samimi değildir. Kadınları sadece doğuma ve çocuğa endeksleyen körleşmiş ve kısırlaşmış bir yaklaşımın kabulü de imkansızdır. AKP sandık görülünce ne yapacağını şaşırmıştır. Bugün toplumun her kesimi bunalımdadır. Emekli aylıklarına yapılan komik zamlar bir öğün yemek bedelini dahi karşılamamaktadır. İşçi, memur, esnaf, çiftçi, sanayici itilmiş, dışlanmıştır" diye konuştu.

"MENFUR SUİKAST ZİNCİRİ KUŞKU YOK Kİ İNSANLIK SUÇUDUR"

Fransa'da meydana gelen terörist saldırıya değinen Bahçeli, "Terör yeniden dünyanın gündemine taşımıştır. Yaşanan bu olayla birlikte, terörizmin lanetli yüzünün çok iyi tanınması gereği bir kere daha ortaya çıkmıştır. İnsanlık çok ciddi ve dramatik bir terör sorunuyla karşı karşıyadır. Ve bu yeni bir şey değildir. Terör, hangi ülkede ortaya çıkarsa çıksın, hangi gerekçelere dayanırsa dayansın ve bahanesi ne olursa olsun, hain ve vicdansız niyetini gizleyemeyecektir. Kimden gelirse gelsin terör faaliyetleri utanç verici bir eylem, insanlık dışı bir eğilim, aşağılık ve iğrenç bir yöntemdir. Çağımızın terörle anılması, terörün tesirinde kalması, asimetrik girdaba hapsolması insani kazanımlar adına gerileme ve üzüntü vericidir.

Hemfikir olmamız gereken yalın gerçek şudur: Fransa'da bir mizah dergisine düzenlenen ve arkasından bir markette rehin alınanların ölümüyle sonuçlanan menfur suikast zinciri kuşku yok ki insanlık suçudur. Bu terör eylemine kurban giden 17 kişi taraflı tarafsız herkes tarafından sahiplenilmiş, teröristler şiddetle telin edilmiştir. İnandığımız bir şey varsa o da şudur: Hiçbir gerekçe, hiçbir gaye sivil ve masum insanların hunharca öldürülmesini haklı ve meşru çıkaramayacaktır. Öncelikle bu gerçeğin açık bir şekilde anlaşılması ve herkesçe ama diye başlayan cümlelere sığınılmadan kabul edilmesi lazımdır. Terörün mahiyeti gerekçelerinde değil; tahrip ettiği, insan hayatına yönelttiği yıkıcı etkilerde ortaya çıkmaktadır. Terör insanın varlığını ve yaşama hakkını vahşice ortadan kaldırma eylemidir. Bu nedenle dünyanın her tarafında kendilerini nasıl göstermeye çalışırlarsa çalışsınlar teröristler katildir, kan döken insanlık artıklarıdır" dedi.

"NİJERYA'YA FRANSIZ KALANLAR, PARİS'TE NE KADAR SAMİMİDİR?"

Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü ; "Şu da var ki, kan sadece Paris'te akmamıştır. Ölümler sadece Paris'te yaşanmamıştır. Teröristler sadece Avrupa'da boy göstermemiştir. Türkiye on yıllardır terörün acı ve kahredici yüzüyle boğuşmaktadır. Ortadoğu, teröristlerin üreme bölgesi, küresel jeopolitik ve jeostratejik planlara müzahir şekilde kullanılan kaos coğrafyasıdır. Komşu ülkelerde hangi taşı kaldırsak altından ya bir tarihi hesap, ya bir paylaşım kavgası ya da etnik ve mezhep gerilimi üzerine tuzaklanmış anlaşmazlık hali çıkmaktadır. Böylesi bir belirsizlik ikliminde, böylesi sisli ve sinsi ortamda kimi zaman selefi, kimi zaman bölücü, kimi zaman farklı nitelikteki terör örgütleri yaşama imkanı bulmuşlardır. Bugüne kadar terör imalatçısı ülkeler, terör baronu çevreler özellikle Türk-İslam dünyasına maşaları aracılığıyla ölüm yağdırmış, ölüm saçmıştır.

Fransa'da katledilen 17 kişiye elbette üzülelim, elbette bu acıyı paylaşalım. Zira insani vecibe ve ödevler bunu şart koşmaktadır. Ama aynı duyarlılığı, aynı vicdani tutumu; Avrupalı liderlerden, Avrupa halklarından Kerkük için beklemek, Musul için istemek, Gazze, Şam, Bağdat, Trablus, Sana, Moadişu için talep etmek de en doğal hakkımızdır. 7 Ocak'ta Fransa'da vuku bulan kanlı döngüye karşı 11 Ocak'ta Paris Cumhuriyet Meydanı'nda toplanan başta birçok ülke ve devlet başkanıyla birlikte insanlık, benzer hassasiyeti Türk ve Müslüman için de sergileyebilecek erdemi gösterebilmelidir. Bakınız 8 Ocak'ta, Nijerya'nın kuzeydoğusunda yer alan Baga Kasabası'nda Boko Haram militanları, lütfen dikkat ediniz, yaklaşık 2 bin kişiyi acımasızca öldürmüştür. Şimdi sorarım sizlere, 17 kişi için yollara düşen, dünyayı ayağa kaldıran ülke ve kuruluşlardan, Nijerya'daki 2 bin kişiyi ağzına alan olmuş mudur? Nijerya'ya Fransız kalanlar, Paris'te ne kadar samimidir?"

"PETROL İÇİN CİNAYET İŞLENDİ, HARİTALARLA OYNANDI, ÜLKELER İSTİLA EDİLDİ"

Bahçeli, "IŞİD'i silahlandırıp Ortadoğu'ya pimi çekilmiş bomba gibi bırakanlar, PKK'yı, PYD'yi, Ek Kaide'yi, El Nusra'yı, DHKP-C'yi kışkırtıp ölüm emri verenler arkalarına yaslanarak mazlumların ölümünü film gibi izlediler. Petrol için cinayet işlendi, haritalarla oynandı, ülkeler istila edildi. Buna karşılık ne bir utanma hali görüldü, ne de bir vicdan azabı duyuldu. Fransa ki, düne kadar Türk milletine namlu çevirmiş eli ve vicdanı kanlıları en üst düzeyde kucakladı, bir dediğini iki etmedi. Şimdi bunları unutalım ve hafızamızdan çıkaralım mı? Bir şey olmamış gibi davranarak ölenle ölünmüyor kılıfıyla hepimiz Chalie'yiz mi diyelim? Fransa'nın nadiren yaşadığını Türkiye ve komşu ülkeler her gün yaşamaktadır. Bunu da görmezden mi gelelim? Kimsenin ölmesini istemeyiz, öldürülmesine tahammül edemeyiz" dedi.

"BAŞBAKAN'IN GERÇEKTE SESİNİ DUYAN, İRADESİNİ HİSSEDEN VAR MIDIR?"

Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun Paris'teki yürüyüşe katılmasına da değinen Bahçeli, "Ne tuhaftır ki, Başbakan Davutoğlu terörist devlet diye suçladığı İsrail'in Başbakanıyla birlikte Paris'te aynı safa girmiştir. Çelişkiye bakınız ki, bölücü terörle Türkiye'de masaya oturan, Kandil'in vagonu olan bir zihniyet Paris'te teröre karşı yürümüştür. Türkiye'yi teröristlerin geçiş güzergâhı haline getiren, hangi terör örgütüyle düşüp kalktığı artık belli olmayan iktidar Paris'te ortak tepkiye katılmıştır. Acaba Başbakan Davutoğlu, bu kafa ve vicdan bunalımını nasıl atlatacaktır? 'Dünyanın neresinde olursa olsun, teröre karşı sesimizi yükseltmeye devam edeceğiz' diyen Başbakan'ın gerçekte sesini duyan, iradesini hisseden var mıdır? Başbakan terör tehdidinin büyük olduğundan yakınmaktadır. Kendisine günaydın demekten başka yapabileceğimiz şu an için bir şey yoktur" diye konuştu.

"...PARİS'TE SİLAHLAR PATLAYINCA MI MESELE OLUYOR?"

Bahçeli "Biz yıllardır bu kapsamdaki tehlikeleri sıralıyorken, hayal görüyorsunuz, korkutuyorsunuz, vehim yapıyorsunuz, büyütüyorsunuz, şehit istismarına kalkışıyorsunuz diyen siyaset kirlenmişliği, bugün tehdidin büyüklüğünden şikâyetçidir. Oslo'daki pazarlıklarda görevli AKP'li memurlar, teröristlere, 'Türkiye'nin her yerini bombayla doldurdunuz' derken tehdit olmuyor da, Paris'te mizah dergisi basılınca mı tehdit oluyor? Doğu ve güneydoğundan bayrağa sarılı naaşlar gelirken, caniler yol kontrolleri yapıp ehliyet ve ruhsat denetimine kadar işi götürmüşken, bir şey olmuyor da, Paris'te silahlar patlayınca mı mesele oluyor?

6-7 Ekim olaylarında 50'ye yakın insan ölürken, Cizre'de teröristler uzun namlulu silahlarla çatışıp devletin egemenlik haklarını dinamitlerken tehdit görülmüyor da Paris saldırısı mı tehdit olarak algılanıyor? Türkiye'de uyuyan terör hücrelerinin aktif hale gelmesi, AVM'lere, sivil hedeflere, askeri ve emniyet güçlerine saldırı planları önemsenmiyor da, sıra Paris'e gelince mi akıllar başa geliyor?" dedi.

"BUGÜNKÜ İKTİDARDAN KANUN VE MAHŞERİ VİCDAN HUZURUNDA HESAP SORACAK"

"Başbakan Davutoğlu nerede yaşamaktadır, kendisini hangi ülkenin Başbakanı sanmaktadır?" diyen Bahçeli, şunları söyledi; "Başbakan teröre karşı ilkesel tutumdan, bunu da dünyanın her yerinde tekrar etmekten bahsetmektedir. Hakikaten bu ilkesel tutumu çok merak ediyor, neleri içerdiğini, hangi değerlerle kesiştiğini sorguluyoruz. İmralı canisine teslim olmak ilkesel bir tutum mudur? Etnik ve mezhep temelli ayrımcılığı provoke etmek ilkesel bir tutum mu, iffetsiz bir tarz mıdır? Türkiye'ye tuzak kurmak, millete ve vatana ihanet etmek ilkesel mi, ilkesizlik midir? Davutoğlu ve saraylarda medya ayarlaması yapan, Türk milletini uçuruma sürükleyen 17-25 Erdoğan ilkeden, ilkeli olmaktan ne anlamaktadır? Meclis Soruşturma Komisyonu'nda rüşvetçileri kurtarma ilke ve edeple, şüphe oluşmadı diyerek akla ve hukuka ihanet edenleri pışpışlamak ilke ve hayayla nasıl bağdaşacaktır? Artık kabul etmeliyiz ki, iktidar teröre karşı tüm kozlarını kaybetmiş, yolsuzluk çetelerine karşı tüm mevzilerini boşaltmış, dört bir yandan sarılmıştır.

Başbakan Paris yollarına düşmeden evvel, yürüyüşe bizzat katılarak, teröre karşı dayanışma ilkesini bir kez daha göstereceklerini vurgulamıştı. Ülkemizde teröre danışan, teröre dayanan, teröristlerle dayanışma içinde olan Davutoğlu'nun Paris'te farklı bir maske takarak yürüyüşe çıkması kızarmayan yüzün eseridir. Türkiye'nin şerefli ismini terör örgütleriyle yan yana getiren, Türk milletinin tarihi haklarını lekeleyen bugünkü iktidardan kanun ve mahşeri vicdan huzurunda hesap soracak, yaşanan rezillikleri kimsenin yanına bırakmayacağız."

"EMPERYALİZMİN BİTMEK BİLMEYEN OYUNLARINI TÜRK-İSLAM ALEMİ PÜSKÜRTTÜĞÜ TAKTİRDE CEPHELEŞMELER SON BULACAK"

Bahçeli "Avrupa ülkelerinde kaygı verici düzeylere tırmanan ırkçılık ve İslamofobi kültürlerin tanışmasına ve bir arada yaşamasına başlıca engeldir. Bütün ülkeler böylesi bir tarihî ve siyasi hataya düşmekten şiddetle kaçınmalıdır. Müslüman'ın teröristi olmaz, teröristin dini, milliyeti, mezhebi, kimliği, cinsiyeti, fikriyatı olmaz, olamayacaktır. Küresel vicdan, küresel adalet, küresel hoşgörü, küresel işbirliği tesis edilmez ve nefes alamazsa, insanlık adı konulmamış bir dünya savaşının içine yuvarlanacaktır. Bilinmelidir ki, İslam'ın gerçek mesajları idrak edildiği, barış ve kardeşliğin evrensel ilkeleri benimsendiği anda ortalık sütliman olacaktır. Emperyalizmin bitmek bilmeyen oyunlarını Türk-İslam alemi püskürttüğü taktirde cepheleşmeler son bulacak, ahlaki ve adaletli yönetimler milyarlarca insanın iradesiyle tesis edilecektir. Petrolün önüne erdem, gazın ilerisine ahlak, sömürünün yerine adaletli paylaşım geçmedikten sonra kurtuluş çok uzaktadır.Halepli bir anne gülümseyerek çocuğunu uyandırdığı gün, Gazzeli bir baba neşe ve rahatlık içinde evladını parklarda gezdirdiği gün, Bağdatlı, Kerküklü, Trabluslu, Sanalı bir dede huzur içinde torununun başını okşadığı gün her şey bambaşka olacaktır. Afrikalı bir anne, çocuğuna tabaktaki yemek bitecek diye çıkıştığında dünya umuda kanatlanacak, eli silahlı teröristler tamamen dışlandığı zaman yeryüzü huzur ve esenlik dolu bir sabaha kalkacaktır" diye konuştu.



13.01.2015 14:20:32