Erzurumajans-Aydın Doğan, Hürriyet Avrupa çalışanlarına veda etti. Frankfurt'ta düzenlenen törende konuşan Doğan, "Televizyonlarda gazetelerde yapılan veda konuşmalarında çok etkilendim. Kendime çimdik attım, ağlamayayım diye. Ağlamadım ama içim kan ağladı" dedi. Doğan, ayrıca Erdoğan Demirören'e "Size verdiğim Hürriyet Gazetesi Türk basınının amiral gemisidir. Bunun kumaşı ile fazla oynamayın" uyarısında bulunduğunu da ifade etti.
Gazete ve televizyonlarını Demirören Grubuna satarak medyadan çekilen Doğan Holding Onursal Başkanı Aydın Doğan, Hürriyet Avrupa çalışanlarına da veda etti. Almanyanın Frankfurt kentinde Hürriyet Avrupa çalışanlarıyla bir araya gelen Aydın Doğan, Veda etmek kolay değil. Sizlerden üzülerek ayrılıyorum. Sizinle helalleşmeye geldim. Benden sonra da Hürriyetin büyük başarılara imza atmasından iftihar ederim dedi.
Aydın Doğan veda konuşmasında şunları söyledi:
Arkadaşlarım, canlarım, gurbetçilerim. Bugün bir veda için buraya geldim. Veda öyle kolay bir şey değil ve de sizlere veda etmek hiç kolay değil. Hepinizin alın teri, hepinizin emeği, hepinizin dostluğu, gayretle yaptığı işler var. Ben 40 yıldır bu yolculuğu yapıyorum. Bu meslekte yoruldum. Fazla hırpalandım. Ben artık ayrılayım dedim. Ama ayrılmadan oturdum Bab-ı Ali tarihini inceledim. Kimler geldi kimler gitti? Kimler ne kadar kaldı? Arkadaşlarım herhalde bana kızmazlar. Çünkü dışarıdan gelen Habib Edip Törehan 15 sene kalmış. Yeni İstanbul gazetesini çıkarmış. Törehan, İsviçrede okumuş. Almancası gayet iyi. Bavyera Başbakanının baldızıyla evli. Zengin ve modern biri ve 15 yıl dayanabilmiş. Sonra bırakıp gitmiş. Ondan sonra gelmiş Sahi Safa Kılıçoğlu. Safa Bey de manifatura piyasasından gelmiş. Ben o zaman öğrenciydim. İyi bir Yeni Sabah gazetesi okuruydum. Gayet itibarlı bir gazeteydi. O zaman fazla iletişim aracı da yoktu. Devletin sadece bir radyo kanalı vardı.
"YERİMDE SIÇRADIM, 'SENİN GİBİ OLMAYACAĞIM' DEDİM"
İnsanlar o zaman daha fazla gazete okuyorlardı. Safa Kılıçoğlu da 15 sene sonra bıraktı. Ondan sonra geldi Malik Yolaç. Büyük armatör, gemileri var. Tahin helvası fabrikaları var. Malik Yolaç, Almanyada ilk Türk gazetesini çıkaran adam. Akşam gazetesini kurmuş. Ben mesleğe girdiğim zaman 42 yaşındaydım. Benim odama geldi. Genç patron sana hatıralarımı anlatayım dedi. Ben armatördüm. 50 yaşıma geldim, gemilerime el kondu. Tahin helvası ve şekerleme fabrikalarımı kapattılar. Gazeteme de devlet el koydu, vergilerden dolayı. Ben 50 yaşımda Bab-ı Ali meydanında gırtlağa kadar borca gömülmüş bir adam kaldım ve arkamdan teneke çaldılar.
Ben hemen yerimden sıçradım. Ben senin gibi olmayacağım. Niçin bana bunları anlatıyorsun dedim. Benden sonra Erol Simavi babadan teslim aldı ve 26 yıl Bab-ı Ali de kalabildi. Haldun Simavi en uzun kalan oldu, 35 yıl kaldı. Asil Nadir geldi büyük servetle 4 yıl kaldı.
"KİMSE BENİM ARKAMDAN TENEKE ÇALMAYACAK"
Ben baktım, üzülüyorum ama kendi kendime, çocuklarıma, karıma söyleyeceğim bir şey var. Ben 40 yıldır bu meslekteyim ve şerefimle ayrılacağım dedim. Kovulmayacağım. Kimse benim arkamdan teneke çalmayacak. Kimse benden Maaş alacağım var demeyecek. Bunu da sebep göstererek ayrılmaya karar verdim. Buna rağmen çok üzgünüm, sizlerden ayrılmaktan. Ben Frankfurta gelince, senin derlerdi, ikinci sevdiğin şehir Frankfurt. Herhalde Frankfurtu dünyada senin kadar seven başka biri yok. İlk defa Kelsterbachta matbaa kurdum. Sonunda sizlerden ayrılmak durumunda kaldım. Televizyonlarda gazetelerde yapılan veda konuşmalarında çok etkilendim. Kendime çimdik attım, ağlamayayım diye. Çok ağlayan arkadaşlarım oldu. Anadolunun ortasından geldim, Kelkitliyim, ben ağlamayım diye kendimi sıktım. Ağlamadım ama içim kan ağladı. Şimdi sizlerden ayrılırken de içim kan ağlıyor. Değerli arkadaşlarım, bunca yıl beraber çalıştık. İstemeden bilmeden bazılarınıza haksızlık yaptıysam, hakkınızı helal edin. Ben hepinize helal ediyorum. Bir şeyi vurgulamak istiyorum. Yayıncılık hayatım boyunca, şahsi menfaatlerim için hiçbir siyasi iktidara, hiçbir siyasetçiye yaklaşıp da bana şunu yap bunu yap demedim. Ben Türkiyenin menfaatlerini korumayı amaç edindim. Ülkem aleyhine hiçbir şey yapmadım. Her şeyden yüzümün akıyla çıktım.
"DEMİRÖREN'E 'BUNUN KUMAŞIYLA FAZLA OYNAMAYIN' DEDİM
Sizden helallik almaya geldim. Hürriyet Gazetesini, Demirören Ailesine devrederken şöyle dedim:
"Size verdiğim Hürriyet Gazetesi Türk basınının amiral gemisidir. Ben size bir amiral gemisi teslim ediyorum. Türkiyenin en itibarlı, yurtiçi ve yurtdışında en çok okunan, en çok ilan alan gazetesi. Bunun kumaşı ile fazla oynamayın. Onların bana söyledikleri şu oldu. Biz bütün Hürriyet çalışanlarıyla beraber çalışacağız. Hiçbirisinin kumaşıyla uğraşmayacağız. Benden sonra Hürriyetin daha büyük başarılara imza atmasından, iftihar ederim. Onların da başarılı olmasını diliyorum"
13.04.2018 16:33:00