Erzurum Ajans-Atatürk Üniversitesi kampusunda son günlerde yaşanan hırsızlık olayları, akedemisyenlerin kabusu oldu. Yaşadıkları hırsızlık olaylarını akademisyenlerin üye olduğu bir sosyal paylaşım sitesindeki e-mail ortamında dile getiren akademisyenler, sorunun bir an önce çözüm bulmasını istedi.
Türkiye’nin en köklü üniversiteleri arasında yer alan ve Doğu’nun Oxford’u olarak nitelendirilen Atatürk Üniversitesi kampusunda öğretim üyeleri lojmanlarında son günlerde birçok hırsızlık olayı yaşandığı bildirildi. Bir sosyal paylaşım sitesindeki Atatürk Üniversitesi e-mail grubunda yaşadıkları hırsızlık olaylarından dolayı mağdur olduklarını dile getiren akademisyenler, yaşadıkları olayları anlattı.
“Çarşamba akşamı iftara davetli olduğumuz an iftar saatinde içinde din, iman, vicdan ve Allah korkusu olmayan kişi veya kişiler balkondaki pimapen kapıya omuz atarak kırıp eve girmiş ve yatak odasında bulunan 50 bin lira değerindeki altınları alıp gitmişlerdir.
Bu olayın verdiği maddi kayıp yanı sıra vermiş olduğu manevi yıkımın ve rahatsızlığın telafisi mümkün değildir. Olay yerinde yapılan araştırmalar ve incelemeler şimdilik herhangi bir sonuç vermemiştir. Çünkü güvenlikçiler dahil hiç kimse herhangi bir şey görmemiş ve duymamışlardır.
Zira lojmanlar içerisinde güvenlik kamerası bulunmamaktadır. Apartman çevresini ve giriş çıkışları gözlemek amacı ile güvenlik kamerasının bulunmasına ve evlerinin kamera ile kontrol edilmesine karsı çıkan zihniyet belki bir kez daha bu olayın ciddiyetini gözden geçirmelidirler. Zira güvenlik kamerası ile bina çevresinin ve giriş çıkışların kontrolü yapılmadıkça, hırsızlar Namahrem olarak ifade ettiğimiz evimize hatta yatak odalarımıza kadar girip tüm odayı dağıtma yetkisine bundan sonra da sahip olacaklardır.
Üniversitemizin Güvenlik birimi bu konuda yetersiz kalmıştır. Hatta son zamanlarda lojmanlarda hırsızlık olayının grafiksel olarak artış gösterdiği konusunda Üniversitemiz güvenlikçileri söylemlerde bulunmaktadır. Umarım grafiğin giderek artışının iyi olmadığının ve ilerisinde daha büyük sorunların oluşacağının bilincindedirler.
Artış gösteren grafik Üniversitedeki güvenlik sisteminin tekrar tekrar masaya yatırılması gerekliliğini ortaya çıkarmıştır. Atatürk Üniversitesi personellerine ve yetkili birimlere topyekun olarak bu konuda tedbirlerin alınması konusunda e-mail'lerin yaygınlaştırılması ve yetkili birimler ve kişiler tarafından kanuni olarak hırsızlık olayının gasp kapsamına alınması konusunda yardımcı olmalarının sorunun çözümü konusunda fayda sağlayacağı düşüncesindeyim. Zira benim evime, hatta yatak odama girip her tarafının dağıtan kişi benim hak, hukuk ve özgürlüğümü gasp etmiş demektir.
Hiçbir dine ve ahlaka sığmayan hırsızlık olayının tekrarlanmaması ve bir daha mal kaybı ve hatta ilerisinde herhangi bir can kaybının olmaması için tüm personelimizin gerekli hassasiyetin göstererek bu e-mail'in yetkili merci ve makamlara ulaştırılması ve yaygınlaştırılması,yetkili birim ve amirler tarafından konunun tekrar gündeme alınması, ger eken mercilere topyekun ulaşarak yasal düzenlemelerin yapılmasını istiyoruz.”
42’nci Blok’taki evinde yaşanan hırsızlık olayını grup üyeleriyle paylaşan bir öğretim üyesi, polis memurunun “Hocam sizin bazı güvenlikçilerinizin bizde sabıka kaydı var” ifadesinin kendisini dehşete düşürdüğünü yazdı. Öğretim üyesi yazısında şunlara yer verdi:
“Bir öğretim üyesinin başına gelen olaydan 3 - 5 gün önce aynı olayı maalesef yaşamış bulunmaktayız. 42 Blok, oldukça işlek bir yolun hemen önünde olmasına rağmen hırsız balkon kapısını kırarak içeriye girmiştir. Olayın manevi boyutu, maddi boyutunun çok üstünde olup, bunu ancak yaşayanlar bilebilir. Olay, eşimle kısa süreliğine yürüyüşe çıkmış olduğumuz bir zaman aralığında gerçekleşmiştir.
Bu durum sürekli bir takibin yapıldığı anlamına gelmektedir ki aklımıza bile getirmek istemiyoruz ama evimize gelen polis memurlarının ifadesi aynen şudur: ‘Hocam sizin bazı güvenlikçilerinizin bizde sabıka kaydı var.” Bu nedenle ben son dönemlerde yaklaşık 30 kez tekrarlanmış olan bu olayın bu anlayışla son olmayacağı kanaatini taşıyorum. Yeşil alanlara gösterilen hassasiyetin lojmanların güvenliğine de gösterilmesini bekliyoruz.
Ancak ‘lojmanlarda oturmak zorunda değilsiniz’ anlayışı varsa bunu da bilelim ve ona göre davranalım. Kıymetli lojman sakinleri, lütfen bu kadar sık tekrarlayan bu olayın sizlerin de başına gelebileceği düşüncesi ile gerekli hassasiyeti ve tepkiyi gösterin. Bizim eşimle tek tesellimiz olay esnasında çocuklarımızın evde olmaması. Aksi takdirde yaşanacak travmayı aklımıza bile getirmek istemiyoruz. Lütfen özel güvenlik elemanlarına lojmanlar civarında dolaşırken bir bakın hangisinin amacı güvenliği sağlamak gibi görünüyor.
Ellerinde sigara ile sadece sohbet ederek yürüyen iki vatandaş gibiler. Bu düzenle ben yakında daha büyük olayların olabileceği endişesini taşımaktayım. Zamanın birinde arabamın içinde eşim ve kundakta çocuğum varken tartıştığım bir güvenlikçinin bana ‘karını bırak gel’ şeklinde bir tabir kullandığını düşünürsek, bu işin bu yapıdaki insanlarla çözülemeyeceği açık gibi görünüyor.
Sayın yöneticilerimiz lütfen bir düşünün şu ana kadar yaşanmış olan olayları göz önüne alırsak bu güvenlik elemanları hiç olmasa idi acaba ne değişirdi. Ben de bir idari görev sahibi olarak şunu belirtmek istiyorum ki görev sürem içerisinde güvenlik amirinin şahit olduğum tek icraatı fakültelerdeki güvenlikçileri sürekli değiştirmeye yönelik bir sistemi kurmaya çalışması oldu. Lojman kapılarına " ışıkları açık bırakın, komşunuza haber verin " gibi bazı önlemlerin yer aldığı bir yazı asılması bu işin çözümünün maalesef daha çok zaman alacağını, çok insanın daha canının yanacağını göstermektedir. Görünen şu ki, şu anda maalesef şehrin en güvenliksiz yeri Atatürk Üniversitesi Lojmanlarıdır. Sizleri daha fazla sıkmamak adına içimden geçen tüm satırları buraya dökmüyor ve bu vahim olayı yaşamış ve yaşayacak olanlara geçmiş olsun dileklerimi sunuyorum.”
16.08.2011 14:03:00