Erzurumajans-CHP
Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, AKP'yi Uludere olayını kapatmakla
suçlayarak, "Ankara'nın derin dehlizlerinde asla kaybolmayacak
diyordunuz. Ankara'nın derin dehlizlerini bırakın TBMM'de kayboldu"
dedi.
Partisinin grup toplantısında konuşan CHP Genel Başkanı
Kemal Kılıçdaroğlu, söze, "Bu hafta kayıplarımızın fazla olduğu bir
hafta" diyerek başladı. CHP Genel Başkanı şöyle devam etti:
"Dün
Kayseri'ye önceki genel başkanımızla beraber gittik, Niyazi Bahçecioğlu,üç dönem Kayseri'de belediye başkanlığı yapan değerli bir
arkadaşımızdı. Başı dikti, onurluydu, hiçbir olay onun başının öne
eğilmesine imkan vermedi. Onuruyla yaşadı. Gönül isterdi ki Kayseri
Büyükşehir Belediyesi üç yıl Kayserililere hizmet etmiş bir belediye
başkanının cenazesini önce belediyede bir tören yaparak uğurlasınlar ama
bu olmadı. Önemli değil, adı yolsuzluğa bulaşmış bir belediyenin önünde
belki alnı ak bir belediye başkanının cenazesinin kaldırılması doğru
olmayabilirdi.
Metin Serezli bir tiyatro oyuncusu, bir
seslendirme ustası, sinemada önemli bir aktör o da yaşamını yitirdi, ona
da Allah'tan rahmet diliyoruz.
Almanya'daki facia haberi gelir
gelmez hemen ertesi gün Sayın Loğoğlu'nun başkanlığında bir grup
milletvekili arkadaşımız Almanya'ya gittiler, yarın da Afyon'da
cenazeleri defnedilecek, bir grup milletvekili arkadaşımız Afyon'a
gidecek, aileleri bulabildiğim ölçüde aradım, başsağlığı diledim."
-"İKTİDARA EN YAKIN OLUNAN DÖNEMDE HEP DARBELER OLMUŞTUR, CHP'NİN İKTİDARINI DARBELER ENGELLEMİŞTİR"-
Bugün aynı zamanda 12 Mart'ın yıldönümü olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, şöyle dedi:
"12
Mart muhtırası CHP tarihi açısından çok önemlidir. Muhtıra verildiği
zaman askerin muhtıra vermesine o dönemin parti Genel Sekreteri Bülent
Ecevit çok açık net bir dille karşı çıkmıştır. Kurulacak olan hükümete
CHP'den milletvekili verilmemesini istemiştir. Eğer CHP'den kurulacak
olan hükümete bakan verirseniz genel sekreterlikten istifa ederim
demiştir ve istifa etmiştir. Daha sonra yapılan kurultayda halkın
kahramanı olarak demokrasinin kahramanı olarak sosyal demokrasiyi bu
ülkeye getiren sosyal demokrasiyi halka kadar götüren bir lider olarak
bizim tarihimizde önemli bir yer almıştır. Onu da rahmetle anıyoruz.
Darbelerin en çok CHP'yi mağdur ettiğini gösteren en tipik örnek 12 Mart
darbesidir. İktidara en yakın olunan dönemde hep darbeler olmuştur.
CHP'nin iktidarını darbeler engellemiştir. Milletvekillerimiz, genel
başkanlarımız hapse atılmıştır, malvarlıklarımıza el konulmuştur,
arşivlerimiz SEKA'ya gönderilmiştir. O nedenle 12 Mart darbesi bizim ilk
kez çok net ve kararlı duruşumuzu göstermesi açısından çok önemlidir."
-YUNUS EMRE ÇARŞISI MAĞDURLARI-
Yunus
Emre Çarşısı mağdurlarının salonda olduğunu belirten CHP Genel Başkanı,"Onları ziyaret ettim. 685 dükkan bir gecede tümüyle yandı ve kül oldu.
Bu esnafımız öyle malvarlığı, stokları olan bir esnaf değildi. Bunların
sigorta, banka ve vergi borçları var. Kendilerine söz verdim,
sorunlarıyla ilgileneceğiz. Milaslılar aramızda. Zeytini topladınız ama
durumunuzu siz de çok iyi biliyorsunuz, biz de çok iyi biliyoruz.
Üretici olarak sizin de daha gür sesinizi çıkartmanız lazım. Bakın 2/B
mağdurları sonuna kadar kahraman gibi mücadele ediyorlar, aynı
mücadeleyi zeytin üreticileri için de bekliyorum, aynı mücadeleyi
patates üreticileri için de bekliyorum. Ağlamayan çocuğa mama vermezler
diye bizim bildiğimiz klasik bir söz var. Hem mağdur olacaksın hem sesin
çıkmasın. Niçin? 'Beni gözaltına alırlar', bedel ödenmeden hak alınmaz.
Sizi gözaltına aldıkları zaman bilin ki o gün o saatte CHP
milletvekilleri oradadır, hiç korkmayın" diye konuştu.
-"ULUDERE SIRADAN BİR OLAY DEĞİL"-
Uludere olayına değinen Kılıçdaroğlu özetle şöyle dedi:
"28
Aralık 2011, Uludere faciasının olduğu gün. Bir devlet düşünün ve o
devleti yöneten bir hükümet düşünün. 34 yurttaşımızı öldürüyoruz,
talimat veriyoruz, git burayı bombala, gidiyorlar, bombalıyorlar 34
yurttaşımızı katlediyoruz. Bu hangi siyasal görüşten olursa olsun insan
olarak bakmamız gereken irdelememiz gereken sorumluları halkın önüne
çıkarmamız gereken bir olaydır, sıradan bir olay değildir Uludere olayı.
Yarısından çoğunun yaşı 18 yaşının altında. Aradan tam 14 ay geçti, 14
günde aydınlanması gereken bir sorun 14 aydır çözülemiyor. Olay meydana
geldiği zaman bu kürsüden en az 5-6 kez seslendim. İki basit soru
sordum, iktidara. 'Bu bombardımanı yaparken istihbaratı kimden aldınız?'dedim. Şu ana kadar yanıt yok. İkinci bir soru daha vardı. Bombalama
emrini kim verdi? Bu soruya da bugüne kadar yanıt yok. Bazen yanıtı
belli olan soruları iktidar söylemek istemez, bu da onlardan birisidir.
Herkes ne olduğunu biliyor, iktidar da çok iyi biliyor ama çıkıp halkın
önüne gerçekleri söylemiyor.
-"KOMİSYON GERÇEKLERİ ARAŞTIRMA DEĞİL, GERÇEKLERİ KARARTMA KOMİSYONU İŞLEVİ YÜKLENMİŞ DURUMDA"-
Parlamentoda
bir komisyon kuruldu. Uludere olayını aydınlığa çıkaralım diye.
Komisyon kuruldu, Uludere'ye gidildi. Dört soruya yanıt aramak için biz
bu komisyonu kurduk dediler. Birincisi şu; insansız hava aracı
görüntülerini kim değerlendirdi ve analizini kim yaptı? İkinci soru;
hedef tayinine yani bombalanacak kişilerin PKK'lı olduğuna kim karar
verdi? Üçüncü soru; hangi istihbarat bilgisi bu kararın alınmasına
etkili oldu. Dördüncü soru; vur emrini kim verdi? Eğer bir olay varsa 34
yurttaşımız öldürülmüşse bu sorulara yanıt bulmak gerekiyor.
Komisyon gerçekleri araştırma değil, gerçekleri karartma komisyonu gibi bir işlev yüklenmiş durumda.
-"İŞİN UCU RECEP TAYYİP ERDOĞAN'A DAYANINCA ORADA AKAN SULAR DURUYOR"-
24
Ocak 2012, Sayın Başbakan AKP Grubunda toplantı yapıyor ve kullandığı
cümle şu: 'Uludere olayı Ankara'nın derin dehlizlerinde kaybolmaz,
kaybolamaz.' Biz bütün karanlık odakların üstüne gideriz demek istiyor.
Biz faili meçhullerin üzerine gideriz demek istiyor. Onlar eskiden
oluyordu artık bizim dönemimizde bunlar kesinlikle olmayacak diyor. Bunu
söyledi ama ortaya çıkan rapor tam tersi oldu. Diyeceksiniz ki Sayın
Başbakan bugün söylediğini zaten ertesi gün yalanlıyor, bu da onlardan
birisi. Ama bu onlardan birisi değil. Burada 34 yurttaşın hayatı var. O
nedenle burada görüş değiştirmek o kadar kolay bir olay değil. İşin ucu
Recep Tayyip Erdoğan'a dayanınca orada akan sular duruyor. Hatırlarsanız
Oslo görüşmelerinden sonra savcı soruşturma açtı, MİT Müsteşarı
hakkında, alelacele yıldırım hızıyla yasayı getirdiler. Neden ucu Recep
Tayyip Erdoğan'a değecekti. Alelacele yasayla korudular. Deniz Feneri'ni
düşünün. Zekat hırsızlığı yapanların nasıl korunduğunu hepimiz
biliyoruz. Neden? Ucu AKP'ye dokunacaktı. O nedenle Recep Tayyip Erdoğan
şimdi söylediğinin tam tersine, '34 yurttaşımızı katledilen olayda
nasıl ben bu sorunu kapatırım' bunun arayışı içinde. İlk dikkatimizi
çeken nokta Sayın Başbakan'ın bu 34 yurttaşımızla ilgili olarak bunlar
terör örgütünün üyesidirler imasını yapmasıyla başladı. Ve bu imalar
aşama aşama diğer yerlerde de devreye sokulmaya başlandı.
-ÖN İNCELEME RAPORUNU ANLATTI-
İçişleri
Bakanlığı mülkiye müfettişleri ön inceleme yaptılar. O ön incelemede
ortaya çıkan gerçekleri sizin bilginize sunuyorum. 28 Şubat 2012 tarihli
raporda, şöyle deniyor: 'Ölen ve yaralananlar örgüt mensubu
değildirler. Grubun taşıdığı yük mazot olup silah bulunmamaktadır. En
yakın askeri üs gruba 5 kilometre mesafede olup grubun askeri üsse
yönelmesi söz konusu değildir. Yavaş seyreden gruba acil müdahaleye
gerektiren bir durum bulunmamaktadır, diyor. İnsansız hava araçlarından
tespit edilen grubun terör örgütü mensubu olduğu yolunda spesifik bir
bilgi bulunmamaktadır.' Bu saptamaları devletin kamu görevlileri
yapıyor.
-"NEDEN TERÖR ÖRGÜTÜNÜN ÜYELERİYMİŞ GİBİ BİR İMA YARATIYORUZ"-
Hepimizin
oturup bir kez daha düşünmesi lazım, o anneler niçin ağlıyor. Devletten
yanalar, ellerinde silahla teröre karşı mücadele ediyorlar. Neden terör
örgütünün üyeleriymiş gibi bir ima yaratıyoruz. Gerçekler öyle değil.
Olay
gerçekten acı bir olay. Aydınlanması gereken bir olay. 34 yurttaşımızı
bilerek ve isteyerek, birilerinin talimatıyla gidip öldürdük. O
ailelerinin dramını anlamamız gerekiyor."
CHP Genel Başkanı, ailelerin yazdığı mektuplardan birkaçını da grup toplantısında okudu.
-"AKP'NİN TAVRI OLAYI KAPATMAYA ÇALIŞIYOR"-
AKP'yi Uludere olayını kapatmakla suçlayan Kılıçdaroğlu şöyle devam etti:
"CHP
olarak madem hukuksuzlukların üzerine gidiyoruz, madem ki adaleti
arıyoruz, kimliği ne olursa olsun, oturduğu yer ne olursa olsun, inancı
ne olursa olsun, rengi ne olursa olsun herkese eşit yaklaşmak
zorundayız. Onlar bizim insanlarımız. Onlar adalet istiyorlar. Bunun
mücadelesini hep beraber yapacağız. Bu devletin tavrı olayı kapatmaya
çalışıyor. AKP'nin tavrı olayı kapatmaya çalışıyor. Şimdi gelin bir de o
köylülerin tavrına bakalım. 21 Ağustos 2012 Gülyazı Köyüne askerler bir
minibüsle gidiyorlar. 9 askerimiz ve minibüsü süren korucu şehit
oluyor. 4 asker yaralı. Minibüsün yuvarlandığını görür görmez kadınlı
erkekli o köyde yaşayanların tamamı oraya gidiyor, minibüsten askerleri
çıkarıyorlar."
Bu olayları araştırmak için komisyon kurulduğunu
hatırlatan Kılıçdaroğlu, CHP Ankara Milletvekili Levent Gök'ün Uludere
Alt Komisyonu'nun raporuna ilişkin hazırladığı muhalefet şerhini
göstererek, "Bu Uludere Raporunu hazırlayan Levent Gök arkadaşımız. Olay
kapatılmak isteniyor ama bu arkadaşımız hayır olayı kapatamazsınız
diyor" diye konuştu.
-TBMM BAŞKANI'NA SESLENDİ-
Uludere Alt Komisyonunun hazırladığı rapora değinen CHP Genel Başkanı, şöyle dedi:
"Bir
rapor hazırlanıyor, alt komisyona geliyor. Rapor üyelere dağıtılıyor,
okudunuz mu, evet diyorlar, o zaman raporları toplayacağız, neden
medyaya sızmasın, kimse görmesin. Biz hukuk devletinde miyiz, 12
Eylül'de bile böyle bir şey olmadı. Askeri yönetimlerde bile böyle bir
şey olmadı. Üstelik nerede oluyor, TBMM çatısı altında oluyor.
Milletvekillerine rapor veriliyor, 'Muhalefet şerhini de gidin evde
oturun, yazın' deniyor. Demokrasi adına utanç verici bir tablo. Sayın
Cemil Çiçek'e sesleniyorum, politikada duayen noktasında olan bir
kişidir, bir komisyon başkanı nasıl olur da hazırlanan raporu üyelere
önce alın, okuyun sonra ellerinden zorla alır. TBMM'nin geleneklerinde
böyle yasadışı etik dışı işlemler var mı acaba? Siz milletvekiline
güvenmiyorsunuz. O zaman sormazlar mı neden böyle bir tablo var.
-"ANKARA'NIN DERİN DEHLİZLERİNİ BIRAKIN TBMM'DE KAYBOLDU"-
Olayı
kapatmak istiyorlar. Hani siz değil miydiniz, 'Ankara'nın derin
dehlizlerinde asla kaybolmayacak' diyordunuz. Ankara'nın derin
dehlizlerini bırakın TBMM'de kayboldu. Siz 34 kişinin annesine hesap
veremezsiniz ama vermek zorundasınız. Onlar bu ülkenin insanıdır.
Sorumluları bulun hayır kapatacağız, sorumluları bulmayacağız. İnsanlık
adına utanç vericidir. Devlet gayri meşru alana sapmaz, devletin varlığı
meşru zeminde olur. Meşru zemindeki bir devlet, devlet kimliğine
kavuşmuş olur. Gayri meşru sürecin içine sokuyorsunuz soruşturmayı,
araştırmayı, incelemeyi. Türkiye'nin saygınlığına gölge düşürüyorsunuz.
TBMM'nin saygınlığına gölge düşürüyorsunuz. Milletin iradesine gölge
düşürüyorsunuz. Böyle bir rezalet olabilir mi?Bütün yurttaşlarım çok iyi
bilsinler ve ellerini vicdanlarına koyup şunu haykırsınlar; iyi ki bu
ülkede CHP var.
-"TBMM'NİN ÇATISI ALTINDA OLAYLARI KAPATMAYA ÇALIŞACAKSINIZ"-
Adalet
büyük bir kavramdır. Adalet milletin vicdanı demektir. Adalet kavramı
dönemsel değildir. Eğilip bükülmez, kişiden kişiye değişmez. Ne istiyor
bu anneler, adalet istiyorlar. Dünyanın en zor şeyini istiyorlar, neden,adaletsizliği kural yapmış bir iktidardan istedikleri için. Hem
kalkacaksınız büyük laflar edeceksiniz, Ankara'nın dehlizlerinde bunlar
kaybolmayacak diyeceksiniz, sonra TBMM'nin çatısı altında olayları
kapatmaya çalışacaksınız. Kim engel oluyor, CHP.
Biz en az 7-8
kez faili meçhuller araştırılsın diye önerge verdik. Tamamı AKP
milletvekillerinin oylarıyla reddedildi. Onun için bu dosyayı da
kapatmak isteyeceklerdir, unutturmak isteyeceklerdir. Beyefendiye bakın
Mustafa Muğlalı olayını hatırlar, CHP'yi suçlar, bu olayı görmezlikten
gelir beyefendi. Mustafa Muğlalı olayında yargılama olmuştur. Mustafa
Muğlalı mahkum edilmiştir. Burada kapatılmak isteniyor. Ne diyor
anneler. Düşünün para verdik sesini kes diyorlar, bu insana hakarettir.
Ne diyor bir anne biz çocuklarımızı satın almadık diyor. Bir anneye sana
para ödedim artık sesini kes denebilir mi?
Siz
kalkıyorsunuz anneye diyorsunuz ki konuşma sana para verdim, artık
sesini kes. O nedenle adalet yüce bir kavramdır. İçinin boşaltılmaması
gerekir. Adalet kavramının içini boşaltırsanız devlet dediğimiz aygıtı
çatırdatmış olursunuz. Devlete saygı kalmaz."
12.03.2013 21:50:47
'AKP Uludere'yi karartıyor'
Kılıçdaroğlu: "34 yurttaşımız bilerek ve isteyerek birilerinin talimatıyla gidip öldürüldü."