Erzurum Ajans-Sağlık Bakanı Recep Akdağ, Türk Tabipler Birliği'nin çağrısı sonrası doktorlarca başlatılan iş bırakma eyleminden mağdur olanların hukuki haklarını arayabileceğini ya da Bakanlığa başvurabileceğini bildirdi.
Büyükşehir Belediyesi Müceldili Konağı'nda gazetecilerle bir araya gelen Sağlık Bakanı Recep Akdağ, gündeme ilişkin konuları değerlendirdi. Türk Tabipler Birliği'nin önayak olmasıyla doktorların işleri yavaşlatma ve iş bırakma eylemini Bakanlık olarak yakından takip ettiklerini belirten Sağlık Bakanı Recep Akdağ, iş bırakma çağrısına son derece düşük bir cevabın ortaya çıktığını, böyle olmasını da beklediklerini söyledi. Geçmişte de bu tip çağrılara Türk hekimlerinin, aklıselimle cevap verdiğini ve büyük
çoğunlukla vatandaşın işini aksatacak herhangi bir yanlışın yapılmadığını kaydeden Sağlık Bakanı Akdağ, "Şükür ki doktorların büyük çoğunluğu, böyle bir yanlış çağrıya cevap vermiyor. Kanaatimce vatandaşın sağlığa erişimini aksatmak, kesinlikle bir hak arama yöntemi olamaz. Bunu daha önce de söyledim. Bir tek vatandaşın bile sağlık hakkını engellemek son derece yanlış bir iş olur. Bu bir hak arama değildir. Bir vatandaş bile bu işten zarar görmüş ve sağlık hakkına erişememiş olsa, vatandaş hakkını yargıda
arayabileceği gibi Bakanlık olarak biz de hukuki o kişinin hukuki hakkını arayacağız. Bu konuda mağdur olanlar bize başvurabilir" dedi.
"SAĞLIKTA ARTIK ESKİ VE KÖHNEMİŞ SİSTEM YOK"
Hükümet olarak Türkiye'deki sağlık sisteminin yapısını değiştirdiklerini ifade eden Bakan Akdağ, "Hekim arkadaşlara şunu ifade etmek istiyorum. Vatandaşın sağlığa erişime hakkını büyük ölçüde sağlayan yeni bir sistem kurduk. 'Hadi muayenehaneme gel ya da üniversite hastanesine para ver de hizmet al' denen eski köhnemiş sistemi ortadan kaldırdık. Bu günde yeni sistemde doktorların haklarıyla, hizmet şartlarıyla ilgili ne kadar iyileştirme ihtiyacı varsa bunu gerçekleştiremeye devam edeceğiz. Ancak bu tip
teşebbüsler marjinal kalsa da, doktorlar, hastalar ve hasta yakınları ve Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları arasındaki ilişkiyi zedeliyor. Bu ilişkiyi zedelememek lazım. Bu ilişkiyi zedelemeye yönelik ideolojik çıkışlar ya da halinden memmun olmamaktan dolayı bu ideolojik çıkışlara arka çıkmak, Türk doktorların kültürlerine, yeminlerine ve ahlaki davranışlarına uymayacak bir davranıştır. Şükür ki Türk doktorların büyük çoğunluğu böyle bir teşebbüse katılmıyor. Öte yandan üniversitelerle alakalı olarak YÖK ve
üniversite yönetimlerine görev düşmektedir. Üniversite yönetimleri ve hastaneleri hükümetten ayrı birimlerdir. Ancak üniversiteler, devletin dolayısıyla milletin üniversiteleridir. Üniversitelerin kurulması için vergiyi bu halk ödemiştir, giderleri halkın ödediği vergiler tarafından karşılanmaktadır. Dolayısıyla halkın sağlık hizmetine erişimene engelleyecek bir davranışa ya da davranışlara üniversite yönetimlerinin ya da YÖK'ün göz yumması beklenilemez. Bunu da kamuoyu önünde açıkça ifade ediyorum"
ifadelerini kullandı.
"YSK KARARININ GÜNAHI DA SEVABI DA KURUMA AİTTİR"
12 Haziran'daki seçimlerde milletvekili seçilmek için başvuran 12 kişiye Yüksek Seçim Kurulu'nun (YSK) verdiği veto kararını da değerlendiren Bakan Akdağ, "Seçimlerin yapılmasıyla Anayasal olarak yetkilendirilmiş hukuku bir kurum olan YSK, bir karar verdi. Dolayısıyla bu hukuki kurumun verdiği kararın günahı da sevabı da bu kuruma aittir. Bu durumu AK Parti ile ilişkilendirmeye çalışma çabaları, gerçekten siyaseten yakışıksız kaçıyor. Çünkü ortada hukuki bir karar var. Bir seçim sürecine girmiş
durumdayız. Dolayısıyla bu süreci başka bir yöne çekebilecek bir takım yeni davranış biçimleri geliştirilmesini doğru bulmuyorum. YSK'ya yapılan itirazların sonucunu beklemek lazım. Kamuoyunda dile getirilmeye başlanan YSK'nın veto ettiği bağımsız adaylara seçilebilme yolunu açması halinde bu durumdan İmralı'da yatan terör örgütü elebaşının da yararlanabileceği yönündeki görüşleri kabul etmiyorum" diye konuştu.
20.04.2011 13:54:00