Sabahlar niyetine, bir rüya gördüm iki gün önce… Bilgisayarın mausu varya bildiğimiz, hani adına fare diyoruz:
Hah işte!
O kovalıyor, ben de tabana kuvvet koşturuyordum meydanda… Meydan dediysek, boş değil elbet; ahali kaynıyor…
- Kurtarııın!, diyorum, duyan yok…
- Tutun şu fareyi!, diye haykırıyorum, bakan yok!..
Kaldım kan ter içinde; bir o yana, bir bu yana derken, nefes nefese uyanıverdim uykudan…
- Hayırdır inşaallah!, dedim…
Bu nasıl bir rüyaydı böyle… Önde ben, arkada fare… Tabir etsen edilmez, kafa yorsan yorulmaz türden hem de!..
Sabah oldu olmasına ya, bilgisayarımın mausuyla aram açıldı efendim… Günümün yarısı neredeyse bu meretin başında geçerken, iş miydi bu şimdi?..
Her neyse…
Dedim ya; “hayır olsun” diye, bu rüya “erzurumajans.com” adresinde kalem oynatacağımın işaretiymiş meğer…
Sağolsun, Orhan Bozkurt kardeşim nazik bir davette bulundu ve dedi ki;
- Be hey Kelami!.. Seni yazar kadroma dahil ettim, bilesin!.. Vakit buldukça, elinden geldikçe ve de dilin döndükçe bu sitede yazasın!..
******
Baktım ki, haklı Orhan Bozkurt kardeş…
Vakitten bol ne var…
Elimde kalem de oynar, ağzımda dilim de döner şükürler olsun… Hem boşuna mı “Kelami” koymuşlar adımı?..
Adım Kelami, Soyadım Payveren…
Öncelikle selam eder, isteyene kelam eder; dileyene de payını, pay ederim efendim!..
Allah kısmet ederse, sıhhat izin verirse, bundan böyle siz hemşehrilerimle sık sık bir araya gelecek ve şehrin hal-i pür melalinden hasbihal edeceğim…
Kaşınanı kaşıyacağım…
Arananı taşlayacağım…
Ve şimdi söze başlayacağım:
******
Efendim, hepinizin malumudur… Ulaşımda artık akıllı döneme geçtik hep beraber; Allah hayırlı uğurlu etsin…
Teknoloji güzel elbette, hele uyum sağlamak bir başka güzel…
Ve uyum bu ise, sağladık Elhamdulillah!..
Fakaaaatt!..
Bazı otobüslerdeki şoför ve muavin arkadaşlarımızı medeniyete uyduramadık bir türlü… ABD bile Kuzey Irak’tan çekilmeme yönündeki inadından vazgeçti, ama bizim bazı beyzadeler damarı kalınlıktan vazgeçemediler efendim…
Bir kere, neye bindiğiniz belli değil…
Araç otobüs mü, yürüyen gazino mu, anlaşılır gibi değil… Görevli personelin yaka-bağır darmadağın; sanırsınız saça-sakala havan mermisi düşmüş… Ağızda sakız, kiminde sigara, birisi ayran, öbürü kola…
Ohh, na alâ, ne alâ!..
Yanlış anlaşılmasın, hepsi bu halde değil toplu ulaşım çalışanlarının… Ne ki, babamın bir sözü vardır, meşhur: “bir alaca dana, tüm sürüyü berbat edermiş” diye…
Ediyor da nitekim…
Ulaşım personelinden başka her şeye benzeyen bu tipler, öncelikle kendi meslektaşlarını berbat, yolcuları da bihuzur ediyorlar efendim!..
******
Şimdi…
Desek ki; birer cihaz da bu tiplerin sırtına bağlayalım, olmaz…
Desek ki; otobüslerde bangır bangır müzik dinlememeleri için kulaklarını tıkayalım, yine olmaz…
Ve desek ki; kılık kıyafetlerine çekidüzen verip, şekle girmeleri için aramızda para toplayalım, o hiç olmaz…
Ya ne yapalım peki?..
Ne yapalımı var mı, oturup dua edeceğiz mecburen…
Nede mi?
Erzurum’da bu iş Mevla’ya kaldı da, ondan…
15.04.2010 05:20:00