Erzurumajans-Türk eğitim sisteminin Türkiye'yi orta gelir tuzağından kurtarmak ve
kişi başına düşen milli gelirde sıçrama yapmak gibi iki güncel sorunun
pragmatik çözümüne odaklanması gerektiğini söyleyen Demokrat eğitimciler
sendikası (DES) Genel Başkanı Gürkan Avcı, "Türkiye 30 yaş altına ve
özellikle eğitim çağındaki nüfusuna; işgücü ve sermayenin hızla
küreselleştiği dünyanın gerçekliğiyle ve çok kutuplu rekabetiyle başa
çıkabilecek becerileri kazandıran kaliteli bir eğitim sistemi sunmaktan
başka çaresi yoktur" dedi.
OKULLARA DAHA ÇOK ÖZGÜRLÜK VERİLMELİ!
Türkiye'nin hem bütçeden eğitime ayırdığı pay açısından hem de Gayri
safi milli hâsıla rakamlarıyla gittikçe pozitif bir ivme kazandığını
ancak bunca yatırımın karşılığını hakkıyla alamadığını da kaydeden DES
Genel Başkanı Gürkan Avcı, "Her anlamda hızla gelişen, değişen ve
globalleşen dünyada ulusal veriler artık eskisi gibi anlamını
koruyamıyor. Rekabetin küresel olduğu bir dünyada eğitim sisteminin
nitelik ve standartları da, geri dönüt performansları da küresel olmak
zorunda. Bunun için Türkiye'nin ekstren olarak eğitimde iddialı ve
tutarlı hedefleri ortaya koyması gerekiyor. Eğitim politikaları ve
uygulamaların uyum içinde olması şart. Ve yine eğitimde politik
tutarlılık ve girişimcilik, liderlik çok mühim bir konu" dedi.
Türkiye'nin okullara ve eğitim bölgelerine daha çok özerklik ve özgürlük
tanıması gerekir diye konuşan Avcı, örgütlenme çalışmaları için gittiği
Kocaeli teşkilatındaki açıklamasında şunları söyledi;
MAAŞLAR İYİLEŞTİRİLMELİ!
Öte yandan öğretmenlerin ve yöneticilerin seçim ve eğitimi daha
demokratik ve efektif kriterlere göre yapılmalıdır. Sürekli eğitim ve
performansa göre kariyer planlamasını yapmaya ülke olarak kesinlikle
mecburuz. Ve tabi ki ücretlerin iyileştirilmesi de çok önemli.
Çocuklarımızın okul öncesi eğitim alması çok önemli ve Türkiye bu konuda
önemli bir düzeye de geldi fakat okul öncesi eğitiminde kalite
anlamında çok ciddi sorunlarımız var.
MÜFREDATIMI ELEŞTİREL - ANALİTİK DÜŞÜNCEYİ ÖĞRETMELİ!
Müfredat çalışmalarında da Türkiye çok tecrübe kazandı ve çokça yol
aldı. İyi bir noktada sayılırız. Fakat yaratıcı - eleştirel- bilimsel
düşünce ve analitik becerilerin geliştirilmesi konusunda ve hassaten
uygulamada iyi olduğumuzu kimse iddia edemez. Okul bitirme sınavları ve
ortak sınavlar işte bu kriterlerin ölçülmesine olanak vermelidir.
Özellikle sanat, kültür ve estetik konularına önem veren öğretim
programlarıyla öğrencilere daha fazla seçenek sunmalıyız.
DEZAVANTAJLI BÖLGE-ÖĞRENCİLERE DAHA TECRÜBELİ VE DAHA ÇOK ÖĞRETMEN!
Türkiye ne pahasına olursa olsun şunu yapmalıdır ki özellikle
dezavantajlı bölge ve öğrencilere daha tecrübeli öğretmenlerin ve daha
çok öğretmenin görevlendirilmesi gerekiyor. Yoksul ve dar gelirli
ailelerin çocuklarına yönelik destekleyici, iyileştirici ve teşvik edici
uygulamalara hem özel hem de devlet okullarında eş güdümlü olarak daha
yoğun ve seri bir şekilde devam edilmelidir. Doğu bölgelerimizdeki
eğitim odaklı desteklerin özellikle büyük kentlerimizdeki varoş semtlere
de uyarlanması gerekiyor.
EN HAYATİ REFORM, EĞİTİMDE KALİTE!
Türk eğitim sisteminin en temel ve en hayati reformu bence 'Eğitimde
Kalite' reformu olmalıdır. Bilimsel, nitelikli, demokratik, parasız ve
eşitlikçi bir eğitim sistemini kurmaya ve geliştirmeye mecbur ve
mahkûmuz. Bir örnekle; fen ve matematik eğitimi müfredatıyla birlikte
gözden geçirilmelidir. Türkçe ve yabancı dil derslerinde de öyle. Bu
alanlarda çok başarısız ve gerilerdeyiz. Bu derslerde uluslararası
mukayese esaslı daha ileri seviyede becerilerin kazandırılmasına odaklı
tek tek stratejilerimizin olması gerekiyor.
VERİLERE VE ÖLÇME DEĞERLENDİRME PRENSİPLERİNE DAYALI REFORM YAPMALIYIZ!
Ama bütün bunlar kadar önemli bir hususu da belirtmem gerekiyor.
Türkiye'nin reform yapma yöntemini değiştirmesi ve reform yapma aklını
geliştirmesi gerekiyor. Türkiye bilimsel verilere dayalı reformlar
yapmalıdır. Eğitim sistemimizdeki sorunların tespitinden tutun sağlıklı
çözüm arayışlarına kadar; pilot uygulama kültüründen tutun uzun ve kısa
vadeli trend analizlerine kadar; her aşamada eğitim reformlarındaki
kararlara veriler ışığında varmak gerekiyor. Aksi halde Türkiye'nin
çokça düştüğü bir hata ve emek-zaman israfı olarak; veriye dayanmayan,
ölçme değerlendirme prensiplerinden uzak yapılan her reform çocuk ve
gençlerimizin geleceğini karartma ve çalmakla eşdeğerdir.
TÜRKİYE ÖĞRETMEN ODAKLI REFORMLARDA PEK BAŞARILI DEĞİL!
Türkiye, öğretmenliği profesyonelleşmiş, uzmanlığa dayanan bir meslek
haline getirme konusunda da bence yapması gereken çok ciddi reformlara
sahip olan bir ülke. Türkiye öğretmen odaklı reformlarında pek başarılı
da değil. Öğretmenlik mesleğini prestijli konuma yükseltecek reel
uygulamalara büyük ihtiyaç var. Nitelikli öğretmen adaylarını
belirleyebilmek ve mesleğe başladıktan sonra da gelişimlerini
sürdürebilecekleri motive edici bir sistem tesis etmek çok önemli. Ve
yine öğretmenleri ve eğitim fakültesi hocalarını da teori-uygulama
dengesiyle yani okulda üniversite - üniversitede okul sistemiyle
yetiştirebilmek en temel sorunlarımızdan birisi.
TÜRKİYE MEDENİYETİNİN YENİDEN İNŞASI İÇİN...
İslam ülkeleri belli noktalarda ve özellikle eğitimdeki ilerlemeyi
yakalayamadıkları için bugünde çok sıkıntı çekiyor. Bugün aslında
yalnızca İslam Dünyası sıkıntı yaşamıyor; eğitimde sosyolojik olarak,
demografik olarak bir çürümenin içerisinde olan her ülke bunalım ve
sıkıntı yaşıyor. Bu anlamda bizlere düşen görev ve vizyon; eğitimde daha
da güçlenerek, batı deneyimi de dahil mevcut tecrübelerin hiçbirini
dışlamadan, dünyadaki en başarılı örnek ve birikimlerden faydalanarak bu
topraklarda ve bölgemizde çağdaş medeniyetimizin yeniden inşasıdır. Hem
bölgesinde hem de dünyada barış unsuru olan, dünyadaki dengelerin güç
ve adalet, barış, eşitlik temelinde doğru yönlendirilmesine katkı
sağlayan bir Türkiye hedeflememiz gerekiyor. Ve bunun da tek yolu
eğitim.
STRATEJİK VİZYON SAHİBİ NESİLLER YETİŞTİRECEK BİR EĞİTİM!
Stratejik vizyon sahibi nesiller, kurumlar, bireyler yetiştiren bir
eğitim sistemi. Eğitime ve Arge'ye çok bütçe ayırmak ta çözüm olamıyor,
petrol zengini kimi ülkelerde olduğu gibi. Bu parayı hangi bilgi,
birikim ve donanımla kimlerin, nerelere, ne zaman ve ne miktarda
harcayacağı ve bu parayı kimlerin kullanacağı, kimlerin harcayacağı ve
geri dönütlerin sağaltımı ve garantisi de çok önemli. Çok para çok hata
da yaptırabiliyor. Türkiye stratejik vizyona sahip, maddi ve manevi
anlamda elindeki kaynakları en verimli şekilde kullanabilen nesillerin
yetişmesine eğitim yoluyla katkıda bulunabilir. İslam dünyasının ileriye
gitmesine, demokratik ve çağdaş politikaların hayata geçmesine destek
verebilir. Eğitim alanında işbirliğini amaçlayan bir enstitünün
kurulmasını da düşünebilir.
TÜRKİYE İSLAM DÜNYASI İÇİN İLHAM KAYNAĞI VE TEK ŞANSTIR!
Güç ve adalet, barış, eşitlik kelimelerinin altını çiziyorum. Çünkü
denge kaydığı zaman bu gün olduğu gibi dünyada kan ve gözyaşı durmak
bilmiyor. İslam Dünyası felaket ve katliamlarla çalkalanıyor. Türkiye
hem tarihinden miras aklı ve derinliğiyle hem de cumhuriyet tarihi
itibariyle edinmiş olduğu bilgi ve tecrübesiyle, batı dünyası ile ilgili
zengin deneyimleri yanı sıra Avrupa Birliği birikim ve tedrisiyle İslam
dünyası için ilham ve şans kaynağı. Bu anlamda politik bir mesaj olarak
algılanma riskine rağmen bunu yüksek perdeden bir kez daha söylemek
istiyorum."
30.01.2015 16:57:11
''Eğitimde güçlü ve derin bir devlet aklına ihtiyacımız var''
Türk eğitim sisteminin Türkiye'yi orta gelir tuzağından kurtarmak ve kişi başına düşen milli gelirde sıçrama yapmak gibi iki güncel sorunun pragmatik çözümüne odaklanması gerektiğini söyledi.