Düşmez yere haşa o bizim bayrağımızdır...

Sonsuza dek dalgalansın diye 'Ay-Yıldızlı Albayrak' eksi bilmem kaç on dereceyi gösterirken termometreler, yürekleri, bıyıkları ve bedenleri donan adamların yaşadığı bir Anadolu kenti...

Burası, umudun tükendiği anda yeise kapılmayanların yaşadığı ildir...

Saltukluların, Selçukluların temeli, Osmanlı'nın kalesi..

Cumhuriyet'i kuran şehirdir! Cumhuriyet için yola çıkan Atatürk'e umut ve güç veren 23 Temmuz'un başkentidir..

Burası, bir Bayrak şehridir!

 

Halkın coşkun gösterileri arasında kalacağı eve geldiğinde, kapının önüne serilmiş bayrağı gördü ve durdu. Bu ipekten kocaman bir Yunan Bayrağı idi. Üzerine basılarak geçilecek bir yol halısı gibi serilmişti ayaklarının altına... Kapıdaki kalabalık halk yalvarıyordu:

- Buyurunuz, geçiniz. Bizim öcümüzü alınız! Yunan Kralı, bu evden içeri, bizim bayrağımıza basarak girmişti. Siz lütfedin. Bu karşılıkla o lekeyi silin!

Atatürk, o yerde serili bayrağın önünde durdu. Çevresindekilere baktı ve şu cümleler döküldü titreyen dudaklarından:

- O, geçmişse hata etmiş. Bir ulusun bağımsızlık simgesi olan bayrak çiğnenmez. Ben onun yanlışını tekrar edemem!

Bayrağı yerden kaldırttı, bembeyaz mermerlere basarak içeri girdi.

Recep Tayyip Erdoğan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanıydı... Görevden aldılar, hapse attılar!  Suçu; Siirt'te, bir 'şiir' okumaktı... Parti kurdu, Başbakan oldu... Sonra Türkiye Cumhuriyeti Başbakan'ı olarak gittiği ilk Avrupa gezisinde, liderlerle aile fotoğrafı çektireceği platforma geldi. Yerini işaret eden Türk Bayrağı, ayaklarının altındaydı, bir vecd ile eğildi ve Avrupalıların ayaklarının altına koyduğu, O Bayrağı, alarak göğüs cebine yerleştirdi!

'' Düşmez yere haşa o bizim bayrağımızdır... M.Cevdet KUNTAY''

***                             

Bu anıt, heykeltıraş Hakkı Atamulu'nun yorumuyla; bir başkaldırı, bir dik duruşun simgesidir. 1963 yılında temeli atılan anıtın açılışı ancak yine bir 23 Temmuz günü 1965'de yapılmıştır. Anıtın Cumhuriyet Caddesine bakan yüzünde 23 Temmuz Erzurum Kongresi'ne katılan delegeler ve kürsüden delegelere hitap eden Mustafa Kemal Atatürk'ün kabartmaları yer alır. Kaidenin üzerinde Atatürk'ün askeri kıyafetli tunçtan heykeli vardır.  Bu heykelde bir eli kılıcında olan Atatürk,  diğer eli ile Sevr Anlaşması'nı buruşturmaktadır. (- Ki, Atatürk ilk kez askeri kıyafetlerini Erzurum'da çıkartmıştır..) Atatürk'ün o yıllarda Erzurum'da başyazı yazdığı ve İstanbul'da nüshası  bir altına satılan gazetesinin adı ise Albayrak'tır...

Bu anıtın önünde tamda  20 metrekarelik bir süs havuzunun içinde, tam da Atatürk'ün ayaklarının altına denk gelecek bir kompozisyonda buz üzerinde Türk Bayrağı var...  En acı yanı ise bu Atatürk Anıtı'nın önüne buzdan bayrağı yapan kişi, Atatürk Üniversitesi Kazım Karabekir Eğitim Fakültesi'nden bir akademisyen!

Bu şehirde ancak yiğitlerin buz tutar bıyığı... Bayrağımızı dondurmak kimin haddine!

Türk Bayrağı, sadece bu vatan uğruna can veren şehitlerin üzerinde dalgasız, donmuş durur...

 (-Ki...Bu günler de tüm tabutlar buz gibi...)

Bayrak gönderde olur, havuzda değil!

Bayrak, göklerde olur yerde değil!..

Ecdadımız; Bu ay-yıldızlı Albayrağ'ı selamlamadan uçan kuşun 

yuvasını bozarken, O nazlı hilali, buzdan bir süs havuzunda dondurmak kimin fikri!

Siz, Milli  Marşımızı da mı unuttunuz!