MHP Genel Başkanı Bahçeli: "Bülent Arınç ve Beşir Atalay hala görevde kalacaklar mı?"
Erzururmajans-MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin grup
toqlantısında konuştu. Bahçeli, "Esadla muhaliflerin hesaplaşmasına,
ölüm oyununa taraf olan Başbakan Erdoğan Türkiye'yi ateşe atmıştır.
Bugüne kadar Suriye kaynaklı meydana gelen saldırılar ve artan
şahadetlerimiz nihayetinde sabrımızı taşırma noktasına kadar
getirmiştir" dedi.
"TÜRKİYE, BİTMEK BİLMEYEN AŞAĞILIK KUMPASIN PENÇESİNDEDİR"
Reyhanlı'ndaki
patlamalarla ilgili olarak Bahçeli, "Bu saldırıyı, bu kan tutkunluğunu
ve şiddet yandaşlığını nefretle, şiddetle lanetliyorum. Şüphesiz ne
kadar feryat etsek azdır. Ne kadar sızlansak yetersizdir. Türk milleti
yastadır. Milli vicdanlar infial halindedir. Türkiye çok yönlü bir
saldırının, bitmek bilmeyen bir aşağılık kumpasın pençesindedir.
Gerçekten acımız büyüktür. İçimizdeki yangın hali ve öfke seviyesi
tarifsizdir. Türk milleti can evinden vurulmuş, üzerine ölüm yağmıştır.
Elbette yaralarımızı saracağız ve sarmalıyız. Provokasyonlara imkan
vermeden, çatışma ve kutuplaşmaya fırsat tanımadan bu ağır yükün
altından kalkmalıyız. Bu saldırının üstesinden gelmeliyiz ve mutlaka da
gelecek kuvvete sahibiz. Türk milleti ona buna pabuç bırakacak, karanlık
emellere geçit verecek, hatta sinecek ve her saldırıyı sineye çekecek
bir zayıflıkta değildir. Aksini düşünenleri ise hak ettikleri son eninde
sonunda bulacaktır." dedi.
"HÜKÜMET ŞAŞKIN VE KÖŞEYE SIKIŞMIŞTIR"
Reyhanlı'da
olumsuz bir havanın hakim olduğunu ifade eden Bahçeli şunları söyledi:
"Korku ve panik hali Reyhanlı'yı adeta rehin almıştır. Haklı olarak
endişeye kapılan vatandaşlarımız ilçeyi terk etmiştir. Patlamalarla
büyük zarara uğrayan esnaflarımız dükkânlarını kapatmıştır.
Sayıları
700'ün üzerinde bulunan işyerleri patlamalardan olumsuz etkilenmiştir.
Önemli oranda zarar gören işyeri sayısı 452'yi bulmuştur. 62 araç tahrip
olmuş, 11 kamu binasıyla birlikte 293 konut hasar almıştır. Bunların
yanı sıra, patlamaların yol açtığı sosyal yara, güvensizlik, şüphe ve
şok dalgası çok daha derindir.Her şey ayan beyan ortadadır ki, sınır
hattımız adeta viraneye dönmüş, metruk bir hale dönüşmüş ve kendi
kaderine terk edilmiştir. Türkiye'nin egemenlik hakları çiğnenmiş,
hükümranlık hakları yara almıştır. Bunlar çok ciddi bir zaaftır ve
mutlaka sorumluların hesap vermesi gerekmektedir. Menfur saldırılar
gerçekleştikten sonra yapılan açıklamalar dikkatle irdelenmeli ve
mutlaka da üzerinde durulmalıdır. İçişleri Bakanı patlamaların akabinde,kanlı olayı gerçekleştiren örgüt ve bağlantılı kişilerin tespit
edildiğini iddia ederek, katillerin Suriye menşeli El Muhaberat
yapılanmasıyla ilişkili olduğunu açıklamıştır.
Yıkımdan sorumlu
Başbakan Yardımcısı da benzer yorumlarda bulunmuştur. Bir diğer Başbakan
Yardımcısı da, 'Ne yapacağımızı herkes görür. Kim olursa, kim
planlamışsa, icra etmişse, arkasındaki güç ne olursa olsun bunun
hesabını sorarız'diyerek yine sallamış, laf olsun torba dolsun türünden
konuşmuştur. Dışişleri Bakanı bir adım ileriye gitmiş, 'Kim hangi
gerekçeyle olursa olsun, dışarıdaki herhangi bir kaosu Türkiye'ye
yansıtmak isterse bunun karşılığını görür. Kimse gücümüzü test etmeye
cüret etmemelidir' diyerek yurt dışından gelişmelere müdahil olmuştur.
Başbakan
Erdoğan aceleyle ve vahim bilançoyu tam kavramadan, saldırıları sözde
çözüm sürecini hazmedemeyenlerle ilişkilendirmiş, kuşkuları buraya
çevirmeye ayaküstü de olsa gayret etmiştir. Net olan bir şey varsa oda
şudur; hükümet şaşkın, kafası karışık ve köşeye sıkışmıştır."
"PATLAYAN BOMBALARIN SORUMLULARI KESİNLİKLE HESAP VERMELİDİR"
Saldırıyla
ilgili hususların bir an önce açığa çıkarılması gerektiğini belirten
Devlet Bahçeli, "Bu saldırıdaki amaç nedir ve neyin mesajı verilmeye
çalışılmıştır? Patlamaların arkasında gerçek manada kimler vardır? Tetik
çeken elleri hangi mihraklar ve hangi güç merkezleri yönlendirmiştir?
Bombalar
Türkiye'ye nasıl sokulmuş, bu sırada istihbarat neyle meşgul olmuştur?
Ülkemizde daha başka bomba yüklü araçlar var mıdır? Var olduğu iddia
edilenler nerededir, nereyi hedeflemiştir? Reyhanlı'daki kanlı saldırı
çok yönlü araştırılmalı ve tüm gerçekler ortaya çıkarılmalıdır. Suriye
muhalefetinin parmağı peşinen ihmal edilmemelidir. El Kaide
militanlarıyla ilgili kuşkular yabana atılmamalı, Türkiye'yi Suriye'ye
kışkırtmaya çalışanlar dikkatlerden kaçırılmamalıdır.
Başbakan'ın
ABD ziyareti öncesi bu saldırının gerçekleşmiş olması zamanlama
itibariyle tereddütlerimizi artırmakta, aklımıza Türkiye üzerinden
komplolar yapıldığı hususu gelmektedir. Başbakan'ın Esad merkezli sert
beyanları, tehditlere bezenmiş üslubu Türkiye'nin aleyhine olmuştur.
Artık tümüyle ortadadır ki, Başbakan ve hükümetinin Suriye politikası
çökmüştür. Kendi halkına kıyan ve şiddetin dibine batan Esad yönetimi ve
diğer unsurlar Türkiye'ye istikrarsızlık ihraç etmektedir.
Görülmektedir ki, Suriye meselesi iyice çıkmaza yuvarlanmış, iyice
yokuşa sürülmüştür. Başbakan Erdoğan ve Dışişleri Bakanı'nın tezleri,
tahminleri ve dış politika konsepti iflas etmiştir. Bu şartlar altında
Dışişleri Bakanı nereye kadar koltuğunda oturacaktır?
Başbakan
yardımcıları Beşir Atalay ve Bülent Arınç hala görevde kalacaklar mıdır?
Reyhanlı'da patlayan bombaların sorumluları kesinlikle hesap
vermelidir. Sınırlarımızı eleğe çeviren Başbakan ve hükümeti sorumluluğu
başka yerlere yıkmamalıdır. Bu saldırıyı milli mesele deyip de arkasına
saklanması, Reyhanlı'nın üzerinden siyaset yapılmasını ağır sözlerle
savuşturmaya çalışması Başbakan'ı aklayamayacak ve kurtaramayacaktır.
Başbakan'a göre 50 vatandaşımızın hunharca katledildiği patlamayı
konuşmak, üzerinde durmak ve tartışmak doğru değildir ve başkalarının
ekmeğine yağ sürmek demektir. Elbette kendisi durmadan bu ezberini
dillendirmeyi sürdürsün, ama biz bildiğimizi okumaya ve bu meselenin
üzerine kararlılıkla gitmeye devam edeceğiz" dedi.
YAYIN YASAĞI
Basına
uygulanan ambargoya da değinen Bahçeli, "Ambargo koydurarak Reyhanlı
ile ilgili yasaklar getirmesi Başbakan'ın demokrasi anlayışının
seviyesini göstermiştir. Anneler Günü'ne bir gün kala annelerimize
ağıtlar yaktıran bu hükümet nereye kadar hatalarının hesabını vermekten
uzak kalacaktır? Reyhanlı'nın failleri yaptıklarının bedelini ödemeli,
azmettiriciler kimse gerekenler yapılmalıdır. AKP hükümeti imha olan
Suriye politikasından dolayı Türk milletinden özür dilemeli, daha fazla
yıkım ve kayıplara uğramadan kendisini gözden geçirmeli ve dış
politikasını tahsis etmelidir" diye konuştu.
"BAŞBAKAN ERDOĞAN TÜRKİYE'Yİ ATEŞE ATMIŞTIR"
AK
Parti'nin Suriye politikasını eleştiren Bahçeli, sözlerine şöyle devam
etti: "AKP'nin Suriye merkezli hiçbir öngörüsü tutmamış, hiçbir yorumu
amacına ulaşmamış ve hiçbir teklifi uygulamaya geçmemiştir. Suriye'de
kimyasal silahların kullanıldığı konusunda bile Başbakan ve bakanları
karavana atmıştır. Maalesef Başbakan konuştukça Türkiye zarar görmüştür.
Başbakan Esad'a saldırdıkça, sövdükçe, hakaret ettikçe Türkiye bir
yanından darp edilmiştir. Şam yönetimi ve muhalif unsurlar döktükleri
kanı Türkiye'ye de sıçratmışlardır. Teröristler, zalimler sınır
bölgelerimizdeki vatandaşlarımızın canına ve malına kast etmiştir.
Esadla muhaliflerin hesaplaşmasına, ölüm oyununa taraf olan Başbakan
Erdoğan Türkiye'yi ateşe atmıştır. Bugüne kadar Suriye kaynaklı meydana
gelen saldırılar ve artan şahadetlerimiz nihayetinde sabrımızı taşırma
noktasına kadar getirmiştir."
BAŞBAKAN ERDOĞAN'IN ABD ZİYARETİ
Başbakan
Erdoğan'ın ABD ziyeretine değinen Bahçeli, "Başbakan'ın ABD Başkanıyla
bu hafta yapacağı görüşmenin ana gündemini Suriye oluşturacaktır.
ABD'nin Suriye meselesi hakkında Rusya ile mutabakata varması, bu ay
içinde, geçen yılki Cenevre Konferansı'nda belirlenen 6 maddelik
uzlaşmanın esas alınacağı yeni bir uluslararası toplantının düzenlenecek
olması AKP'yi kuşkusuz açığa düşürmüştür. Başbakan Erdoğan'ın tüm
çabaları, tüm gözdağları ve tüm mesnetsiz kuru gürültüsü kendisini
mahcup etmekle kalmamış, Türkiye'ye kan ve gözyaşı olarak sirayet
etmiştir. Esad rejimi, bölgesel kaostan nemalananlar, Türkiye'yi
Suriye'ye sokmaya çalışan küresel aktörler taşeronları vasıtasıyla Türk
milletini kışkırtmışlar ve ölüm saçmışlardır" diye konuştu.
"BEBEK DEYİNCE SENİN AKLINA SURİYE Mİ GELMEKTEDİR?
Bahçeli,"Türk milleti İmralı canisine boşuna bebek katili dememiş ve bu katile
boş yere bu sıfatı reva görmemiştir. Şu zihin bulanıklığına dikkat
buyurunuz; Başbakan Erdoğan bunları unutmuştur ve Banyas'taki ölümlere
ağlamaktadır. Türkiye'de sanki bebekleri öldürenler hiç olmamıştır.
Sayın Başbakan bebek deyince senin aklına Suriye mi gelmektedir?" dedi.
"SINIRLARIMIZDAN ÇIKIP GİDENLER GÖÇMEN DEĞİLDİR"
Bahçeli,"8 Mayıs'tan itibaren sözde geri çekilme kararı bütün tartışmaların
ortasına yerleşmiş kalmıştır. Militanların sırt çantalı, eli silahlı
fotoğrafları gazetelerde yayımlanmış ve barış geliyor sözleriyle yapay
iyimserlik servisi yapılmıştır. Başbakan Erdoğan ise PKK'nın geri
çekilme tarihini ilan edişini yadırgamış ve nasıl geldilerse öyle
gitmelerini suya sabuna dokunmadan, kimseyi ürkütmeden beyan etmiştir.
PKK'lı teröristlerin geri çekilmesi sanki terör bitmiş gibi sunulmuş,
süreç ihanetinin verimli ilerlediği yorumlarına sahne olmuştur.
Sınırlarımızdan çıkıp gidenler göçmen değildir. Sığınmacı veya kaçak
işçi de değildir. Bu canilerin kırmızı pasaportları ya da
sınırlarımızdan geçiş üstünlükleri de bulunmamaktadır" diye konuştu.