"Akil İnsanlar" listesinde bulunan kişiler, Başbakan Erdoğan ile görüşmek üzere Dolmabahçe'deki Başbakanlık Ofisi'nde buluştu.
Erzurumajans-"Akil İnsanlar" listesinde bulunan kişiler, Başbakan
Erdoğan ile görüşmek üzere Dolmabahçe'deki Başbakanlık Ofisi'nde
buluştu.
BAŞBAKAN ERDOĞAN İSTANBUL'DA
Başbakan Erdoğan,
beraberinde Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, AK Parti Genel Başkan
Yardımcısı Hüseyin Çelik, İçişleri Bakanı Muammer Güler ve Kültür ve
Turizm Bakanı Ömer Çelik ile birlikte İstanbul'a geldi. Atatürk
Havalimanı'nda AK Parti İstanbul İl Başkanı Aziz Babuşçu tarafından
karşılanan Erdoğan, eşi Emine Erdoğan ve kızı Sümeyye Erdoğan ile
birlikte alandan ayrılarak Dolmabahçe'ye geçti.
"LİSTEDE YER ALAN İSİMLER, 76 MİLYONUN ÖZETİ"
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 'Akil İnsanlar' listesinde yer alan isimlerin 76 milyonun özeti olduğunu söyledi.
Başbakan
Erdoğan, İstanbul'da, Başbakanlık Çalışma Ofisi'nde 'Akil İnsanlar'
listesinde bulunan isimlerle bir araya geldi. 'Akil İnsanlar'
toplantısında bir konuşma yapan Erdoğan, konuşmasına, teşekkür ederek
başladı.
Heyeti oluştururken zorlandıklarını belirten
Erdoğan, "Heyetin etkinliği ve çalışma kolaylığı açısından sayıyı
sınırlı tutmak zorundaydık. 76 milyonun özeti sayılabilecek bir listeyi
oluşturmaya gayret ettik. Bugün bu salonda oluşan heyet çok farklı
kesimlerden oluşuyor. Her ne olursa olsun, burada bulunan herkes bir
sorunun var olduğunu ve acilen çözülmesi gerektiğini düşünüyor.
Türkiye'nin canını yakan bu olayda hiç kimsenin her ne sebeple olursa
olsun uzak durması kabul edilemez. Hepimizin ittifak edeceği konu kanın
durmasıdır. Herkesin yapması gereken elini taşın altına koymak ve akan
kana 'dur' demektir.
Bu salonda bulunan insanlar sadece akil
değildir; aynı zamanda cesurdur. Çözümün değil, sorunun parçası
olanların eleştirisi umudumuzu zayıflatmayacak" dedi.
7
coğrafi bölge için gruplandırma yaptıklarını kaydeden Erdoğan, "Bu
yapıda yapılacak çalışmalar ve izlenecek yol, gerek bugünkü
istişaremizde gerekse sonraki toplantılarda çok daha net olarak ortaya
konacaktır. Halis niyetlerle toplumu sağlıklı bir şekilde bilgilendirmek
zorundayız.
Terör ve şiddet ekonomik, sosyal ve psikolojik
yapıya zarar vermiştir. Özellikle psikolojik havayı, sosyal dokuyu
terörden arındırmak için herkesin sorumluluk üstlenmesi gerekir.
Biz
engelleyenlere, saldıranlara inat Doğu ve Güneydoğu'ya inanılmaz
hizmetler götürdük. İstanbul'da ne varsa Diyarbakır'da da o oldu. Son 10
yılda bölgeye yaptığımız yatırımların miktarı 40 milyar dolara
yakındır. Oradaki kardeşlerimiz 'Şu OHAL'i kaldırın, sizden başka bir
şey istemiyoruz' dediler. Biz hemen kaldırdık, DGM'leri kaldırdık,
Emasya protokülünü kaldırdık. İsimler üzerindeki dil yasaklarını
kaldırdık. Farklı dil ve lehçelerde yayının, savunma hakkının önünü
açtık. En önemlisi inkar, red ve asimilasyon politikalarına son vererek
büyük bir zihniyet devrimini gerçekleştirdik" diye konuştu.
Başbakan
Recep Tayyip Erdoğan, "Türkiye terör nedeniyle 40 bine yakın insanını
toprağa verdi. Bu sorun bugün sadece iç barışımız, huzur ve esenliğimizi
tehdit etmiyor, aynı zamanda bölgesel etkinliğimizi, 2023
hedeflerimizi, güven ve istikrarı da riske atıyor" dedi.
Başbakanlık
Çalışma Ofisi'nde 'Akil İnsanlar' heyetine seslenen Başbakan Erdoğan,
"Kanı gözyaşını durdurmak için Türkiye'yi daha yaşanabilir bir ülke
yapmak için birlikte çalışmak arzusundayız. Bu heyeti nasıl halis
niyetlerle oluşturduysak aynı halis samimi niyetlerle toplumdaki algıyı
da değiştirmek durumundayız. Neler yapacağımızı nasıl bir yol
izleyeceğimiz konusunda bazı düşüncelerimiz var. Ancak yolun ve yöntemin
çizilmesi noktasına asıl belirleyici olan bu heyet ve bu heyetin
istişareleri olacaktır. 7 coğrafi bölge için gruplandırma yaptık. Bu
yapı içinde yapılacak çalışmalar gerek bugünkü istişarelerimizde gerek
sonrasındaki toplantılarda daha net bir zemine kavuşacaktır. Böyle bir
heyete neden ihtiyaç duyulur, beklentilerimiz nedir, çözüm sürecinde
gayemiz, istikametimiz nedir. Bunun gibi sorulara da mümkün olan kısa
sürede cevap verme arzusundayız" dedi.
ERDOĞAN: "TÜRKİYE TERÖR NEDENİYLE 40 BİNE YAKIN İNSANINI TOPRAĞA VERDİ"
Erdoğan,"Türkiye terör nedeniyle 40 bine yakın insanını toprağa verdi. Bu sorun
bugün sadece iç barışımız, huzur ve esenliğimizi tehdit etmiyor, aynı
zamanda bölgesel etkinliğimizi, 2023 hedeflerimizi, güven ve istikrarı
da riske atıyor. Çözümsüzlüğü çözüm görenlerin anlamadığı gerçek bu
yaklaşımın miadını doldurduğudur. Çözüme karşı olanların önerisi açıkça
ölümlerin devam etmesidir. Türkiye'nin kan kaybetmeyi sürdürmesidir. Biz
milletimize bu faturayı ödetmek istemiyoruz. Her yıl belirli sayıda
şehit vermeyi, büyük bedeller ödemeyi sineye çeken bir anlayış ne insani
ne vicdanidir" dedi.
14 Ağustos 2001 AK Partiyi kurarken terör
meselesine ilişkin görüşlerimizi net şekilde ifade ettik. O andan
itibaren bu meseleyi çözmek Türkiye'nin ayağına takılan prangayı söküp
atmak, enerjimizi bu meseleye değil, kalkınmaya yönelten için gayret
içinde olduk. Bütün bu süreçte yalnız olduk, yalnız bırakıldık. Elbette
birlikte yol yürüdüğümüz milyonları kastetmiyorum. Gücü olduğu halde,
yetkisi birikimi olduğu halde imkanı olduğu halde bu can alıcı meselede
inisiyatif almayanları, elini taşın altına koymayanları mazur görmemiz
mümkün değil" diye konuştu.
"BU ÜLKEDE GENÇLERİN ÖLÜMÜNE TİRAJ KAYGISI İLE BAKANLAR OLDU"
Terörden
beslenen güç odaklarına dikkat çeken Başbakan Erdoğan, "Bu ülkede
teröre kazanacağı ya da kaybedeceği oy penceresinden bakanlar oldu halen
de var. Bu ülkede gençlerin ölümüne tiraj kaygısı ile bakanlar oldu,
halen de var. Bu ülkede ocaklara düşen ateşe kaybettikleri ve
kazandıkları ile bakanlar oldu, bunlar da halen var. Akan kana bakarken
kendi canlarını, kendi kardeşlerini göz önünü getirmeyip sadece
reytingini, imajını düşünenler oldu, halen de var" dedi.
Başbakan
Erdoğan, "İsterdim ki bir başbakan olarak ben sadece yol açsaydım, yolu
temizleseydim. Sadece yolu aydınlatıp engelleri kaldırsaydım. Ben
isterdim ki açtığımız o yoldan bilim insanları, mütefekkirler, gönül
insanları, aydınlar, sanatçılar ilerleseydi. En önemlisi siyasetçiler
ilerleseydi. Ne yazık ki biz yolu açtık ama o yola sadece kendimiz,
milletimiz koyuldu. O yolda ilerlemesi bize yol göstermesi gereken
niceleri 'hele siz gidin bakalım, biz de arkanızdan belki geliriz'
dediler. Niceleri yola hendekler kazdılar, tuzaklar döşediler. Yol
boyunca taşlandık, saldırıya uğradık. Partimizin kapatılması tehdidinden
tutunuz, Danıştay saldırısına müdahale senaryosunda tutunuz, nice
badire atlattık. Hiçbir zaman vazgeçmedik. Çünkü biz bu süreçte şunu net
gördük; Eğer bir ülkede hukuk açığı varsa o ülkede her alandaki
sorunlar birbirini besleyerek derinleşiyor. Eğer bir ülkede tek tipçi
bir bakış açışı bir zihniyet varsa orada karmaşa çatışma huzursuzluk
eksik olmuyor. Eğer bir ülkede milletin iradesi gasp ediliyorsa orada ne
huzur olur, ne refah olur, ne hak ve özgürlük olur" diye konuştu.
"TERÖR, EKONOMİK VE DİPLOMATİK BOYUTU OLAN BİR MESELEDİR"
Terörün
ekonomik ve diplomatik boyutuna dikkat çeken Başbakan Erdoğan, "Terör
altını çizerek ifade ediyorum terör sadece terör değildir. Eğer silahlı
saldırı olarak sadece sindirme hareket olarak görenler varsa bunlar
gerçekten ciddi şekilde yanılıyorlar. Terör ekonomik boyutu olan,
diplomatik boyutu olan bir meseledir. Terör sosyal siyasi boyutu olan
bir meseledir. Terör hükümetleri sıkıştırmak, seçimleri yönlendirmek
için bir araca bir taşerona dönüşmüştür. Maalesef terörü 29 yıl boyunca
kısmen de olsa bu noktalarda başarı sağlamıştır. Terör ve şiddet
ekonomiye zarar vermiştir. Terör ve çatışma sosyal psikolojik yapıya
zarar vermiştir" şeklinde konuştu.
Başbakan Erdoğan, sözlerini
şöyle sürdürdü: "Silaha, teröre, bölücü anlayışlara sarılanlar ne kadar
suçluysa başta Diyarbakır Cezaevi olmak üzere insanlık dışı muameleyle o
örgütü adeta kurulmasına çanak tutanlar da o kadar suçludur. O örgüte
istismar bataklıkları sunanlar da bir o kadar suçludur. Sadece son
birkaç ayda kimi akademisyen ve yazarın sergilediği faşizm, terör
örgütünün tahribatından fazlasını yapmıştır. Hükümetlerin,
siyasetçilerin yapabilecekler bellidir. Özellikle sosyal dokuyu terörden
arındırmak için herkesin sorumluluk üstlenmesi gerektiğini söylüyoruz.
On yıl boyunca kararlılıkla engelleyenlere inat doğu ve güneydoğuya
inanılmaz hizmetler götürdük. İstanbul'da ne varsa doğuda da o olacak
dedik. Biz hükümet olarak devlet olarak o bölgeyi şefkatle kucaklıyoruz"
dedi.