Önce, iki gün kar havası kokladı Erzurum; üçüncü gün birden bastırdı ak parçacıklar tane tane...
Dağlara yağdı, sokaklara ve Erzurum'daki her yapının damına düştü pamukçuklar.
Doğu'daki her damın kısmetidir kar; düşünme yetisi gelişmemiş küçük çocuklar evde sobanın yiyeceği parayı düşünmeden eğlenmeye bakarlar; zenginler de kendi denginde olanları alıp dağlara kayak için koşarlar... Yoksula sıkıntı olan zamansız kar, birilerine kâr olarak yağarken, birlerini de kan ağlatır!
Her biri beyaz olan kar parçacıkları, damlardan kütleler halinde milletin başına düşer!
Havalar ısınmaya yüz tutunca, caddeler ve sokaklar vıcık vıcık olur!
Hayat budur, diyerek geçmemek gerek!
Tıpkı siyaset gibi.
Bundan önceki yazımda ak parçacıkların, pardon, Ak Parti'nin temayül yoklamasından bahsetmiştim. Ve demiştim ki; " 'parti içi demokrasi'den bahseden Parti, Erzurum'daki teşkilatına dağda duran taş muamelesi yapmıştır!"
Vay!.. Bunu diyen sen misin!
"Haddinizi bilin" başlıklı yazımı okuyanlar telefonda ve ileti adresimde benim haddimi bildirdiler!
Erzurum'daki AK Parti teşkilatı zaten bir işe yaramazmış da, orada dönen numaraların haddi varmış ama hesabı yokmuş da... Başbakan da bunu bildiği için, teşkilatın değil halkın istediklerini listeye koymuş da... Benim yaptığım hariçten gazel okumakmış da...
Peki, öyle olsun!
Gazel olmasa da sazı yazıya dökerek bir türkü söyleyelim de dinleyin bakalım şimdi!
Bir parti düşünün ki herhangi bir kentte güçlü bir örgütü var.
Örgütü var; ama örgütü oluşturan bireylerin hiç bir değeri yok!
Bir partinin temel taşları, illerde ve ilçelerde oluşturulmuş örgütleridir. Bu örgütler kendi kendine oluşmaz, bu örgütlerdeki her bireyin emeği ve desteği vardır. Emeği ve desteği vardır da, aklı ve düşüncesi yok mudur!
Hele ki AKP Erzurum İl Teşkilatı dediniz mi, orada duracaksınız. Ülkedeki değme şirketlerin binasına taş çıkartacak kadar özenilmiş ve maddi yatırım yapılmış bir yer! Göstermelik olarak onca masraf yapılmadı ya!
Eğer, partilinin ve delegelerin fikrine değer verilmiyorsa, o binanın bulunmasındaki amaç nedir!
Örgütünün değil de lideri'nin "dediğim dedik, çaldığım düdük," anlayışına teslim olmuş herhangi bir partinin ömrü ne kadar olabilir ki!
Ben söyleyeyim!
O partinin ömrü, liderinin ömrü kadardır.
Yani gelip geçicidir bu tür yapılanmalar!
Derler ki, "Başbakanımız halkın kimi istediğini bildiği için, örgütün önerilerine önem vermemiştir!"
Breh, breh!
Bahaneye bakın siz!
Erzurum'da yaşayan delege ve partili değil de, bir ayağı hep yurt dışında olan Başbakanımız Erzurumlu'nun kimleri istediğini bilmekte!
Yoksa, kendi örgütüne karşı gizli bir örgüt mü kurmuş AKP!
Bu liste davası herkes gibi benim de kafamı karıştırdı.
Nasıl mı?
Sadece Erzurum'da değil, Doğu ve Güneydoğu'da İl örgütlerinin önerdiği Kürt kökenli aday adaylarından çoğu listelerde yer almamış.
Bunu partili nasıl görür bilemem!
Belki de şu mesaj verilmek istenmekte Kürt seçmenlere!
Benden bu kadar, artık kendiniz kendinizi taşıyın Meclis'e!
Bunun aksi bir düşünce ise herşeyden önce AKP'li seçmene ve adaylara saygısızlık olur!
Şöyle ki;
Ben kimi söylersem siz de seve seve oy vereceksiniz!
Ya da; adayları boş verin, siz zaten oyunuzu bana veriyorsunuz!
Ve son sözüm ise, İl Örgütü'nün düşüncesine sahip çıkamayan Sayın Kılıç'a!
Neredesiniz?
Unutmamak gerek; Erzurumlu unundan kete de yapar, helva da!
Her neyse, şimdilik türkümüz bu kadar!
Umarım yazımızda sazımızın bam teline basarak haddimizi bildirenleri üzmemişizdir!