“Şair ve coğrafya profesörü Ahmet Necdet Sözer (77), geçen hafta geçirdiği beyin kanamasının ardından kaldırıldığı yoğun bakımda önceki gün yaşamını kaybetti. Ahmet Necdet’in cenazesi bugün Şişli Camisi’nde kılınacak öğle namazının ardından Zincirlikuyu Mezarlığı’na defnedilecek” (06 mayıs 2010 tarihli internet haberlerinden)
Ölümünün ardından, gençlik yıllarını Erzurum’da geçiren bir bilim ve sanat adamından bahsetmek istiyoruz. 1933 yılında İnegöl’de doğan Prof Dr. Ahmet Necdet Sözer, Çapa Yüksek Öğretmen Okulu ve İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölümünü bitirdi (1954). Van ve Konya’da öğretmenlik yaptı. 1961 yılında asistan girdiği Atatürk Üniversitesinden 1976 yılında profesör olarak ayrıldı.
Doktora tezi “Erzurum Ovasının Beşeri, ve İktisadi Coğrafyası” (1963, yayınlanmıştır) olup 1968’de “Diyarbakır Havzası” teziyle doçent oldu. “Kuzeydoğu Anadolu’da Yaylacılık” başlıklı çalışmasıyla 1974’te profesörlüğü uygun görüldü.
Muğla Yüksek Okulu, Ege ve Uludağ üniversitelerinde iktisadi coğrafya dalında öğretim üyeliği yaptı.1998’de emekli oluncaya kadar pek çok yazı ve kitabı yayınlandı. Bilimsel geçmişi hakkında kapsamlı bir yazı Ege Coğrafya Dergisi’nin kendisine adanan 2000 yılına ait 11 numaralı sayısında yer almaktadır. Şiir adamı olarak da tanınıyordu.
Coğrafyayla ilgili pek çok bilimsel eseri yanında kendi yazdığı şiir kitapları, şiir çevirileri ve şiir üzerine kitapları bulunmaktadır.
Bölgemiz coğrafyası üzerine yazdığı yazı ve kitapları kronolojik olarak şöyle sıralayabiliriz: Erzurum ovasında tarih öncesi kır yerleşmesi, İstanbul, 1964, Erzurum’da şehirleşme hareketleri ve gecekondu problemi, İstanbul, 1965, Erzurum Ovasının Beşeri ve İktisadi Coğrafyası, Erzurum, 1970, Types d’habitat et repartition geographique des villages dans la plaine d’Erzurum, İstanbul, 1971, Şıh köyü (Erzurum)un mesken tipleri haritası, Erzurum, 1972, Erzurum şehri ve kültürel gelişmesi üzerine bir inceleme,Erzurum, 1972, Kuzeydoğu Anadolu’da Yaylacılık, Ankara, 1972, Doğu Anadolu’nun jeoloji ve jeomorfolojisi üzerine bir bibliyografya denemesi, Ankara, 1972, Erzurum ovası: tabii ve beşeri özellikler, Erzurum, 1974, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Coğrafyası Bibliyografyası, Erzurum, 1974, Doğu Anadolu Bölgesi, İzmir, 1986 (Teksir, ortaklı). Bunlara Güneydoğu ve Karadeniz bölgeleriyle ve Türkiye’nin diğer bölgeleriyle ilgili eserlerini eklersek bilim adına verimli ve ömürden bahsedebiliriz. Atatürk Üniversitesinin kuruluş ve gelişme yıllarında bölge coğrafyasının birçok alanlarında çalışmalar yapmış ve eserler hazırlamış.
“Gün Yüzleri” kitabıyla 1994 TDK Şiir Ödülü'nü
Hazırladığı antolojiler: Çağdaş Fransız Şiiri (1959), Modern Türk Şiiri, Yönelimler, Tanıklıklar, Örnekler (1993), Bugünün Diliyle Divan Şiiri Antolojisi (1995), Baudelaire'den Günümüze Fransız Şiiri Antolojisi (1997), Tekke Şiiri Dini ve Tasavvufi Şiirler Antojisi (1997), Latin Şiiri Antolojisi (Jean-Louis Mattei ile, 1998), Yahya Kemal'den Günümüze Tematik Türk Şiiri Antolojisi (2000).
Şiirlerini; Uzuneşek (1977), Ne Çok Enkaz (1988), Sana Bunca Yangından (1991), İnegöl Hey İnegöl (1991), Gün Yüzleri (1992, Türk Dil Kurumu Şiir Ödülü 1994), Kün (1994), Ay Kasidesi (1995), Zümrüt Longa (1998), Aşk Ey (2001, Yunus Nadi şiir ödülü, 2002) ve Haiku Kuşu (2004) kitaplarında topladı. Kanşaubi Miziyev ile birlikte Puşkin´ den dilimize çevirdiği Yevgenity Onegin adlı şiir- roman, Dünya- Kitap dergisi tarafından 2003 yılının "En İyi Çeviri Kitabı" ödülüne lâyık görüldü.
ŞİİR VE FLÜT
Şiirin bir ucunda salkımsöğüt
Öbür ucunda gökyüzü ve bulut
Bulutun bir ucunda rüzgârgülü
Öbür ucunda gül devşiren umut
Umudun bir ucunda sonrasızlık
Öbür ucunda tekinsiz paslı kilit
Kilidin bir ucunda sen olmayan sen
Öbür ucunda bencil kalem-kâğıt
Kâğıdın bir ucunda "âh mine'l-aşk"
Öbür ucunda Ahmet Necdet ve flüt
AY KASİDESİ
IV/Mare Tranquillitatis
Biz biz idik biz olduk/ görmeyene göz olduk
Güneşin terkisinde geceye gündüz olduk
Kış geldi yaz dediler/ bahara güz dediler
Sözcüklerle seviştik/ şiir-söz'e giz olduk
Ağaçtık ağamadık/ buluttuk yağamadık
Ayın beri yüzünde yağmursuz deniz olduk
Ay gitti yıldız gitti/ gece ne çabuk bitti
Sessizlik Denizi'nde piştik eksiksiz olduk
Hep'le hiç'e büründük/ varlık diye göründük
Yokluğun sarnıcıydık/ belli belirsiz olduk
Biz siz idik biz olduk/ büyülü bir yüz olduk
Gizimizi çözdüler: Ayda kalan iz olduk
ZEKÂYET HANIM’A GAZEL
Kimdi/ neyin nesiydi/ geriye nesi kaldı
Hiçkimse'nin gülüydü/ ki hiçkimse'si kaldı
Geçen yazla birlikte uçup gitmişti kuşlar
Sonbahara dökülen o yorgun sesi kaldı
Sevmiş miydi/ umulur/ ama hiç sevilmedi
Yüzünde bir kırgın'ın acı gamzesi kaldı
Kediler taht kurmuştu eprimiş yüreğine
Balkonda sardunyası ve mor lâlesi kaldı
Şimdi morgdan sarkıyor O'nun sevecen eli
Hepsinin üzerinde sıcak nefesi kaldı