Bana gelen haberlere göre, Ahmet Küçükler bendenizi kendisi için “düşman” ilan etmiş. Hatta bu düşmanlığı etkili kılmak için de eylem planı hazırlamış.
Doğru veya yanlış; bilmiyorum.
Bildiğim şudur ki, ben bir gazeteciyim ve kimseyi kendime “düşman” olarak ilan etmedim ve etmeyeceğim de… Kaldı ki Ahmet Küçükler’i düşman ilan etmemin imkanı yoktur zira, kahve içmişliğimiz vardır.
Buna rağmen O farklı düşünüyorsa canı sağolsun…
Çünkü bendeniz hümanistim… Bu sebeple “düşmanlık” ve “kin” gibi kelimelerden nefret ederim…
Fakat bir başkasının benim için bu tür düşünce içinde olmasına da mani olamam… Olmasa iyi ama olursa da yapılacak bir şey yok…
Ahmet Küçükler dün düzenlediği basın toplantısında yedi yıllık icraatını anlattı. Yaklaşık iki saat süren bu sunumda, gördük ki çöp arıtma tesisinden, atık su tesisine kadar pek çok hizmet Ahmet Bey zamanında yapılmış.
Ve de yapılacak olanlar da bi hayli fazla…
Lakin bu şehrin basını bu hizmetlerin pek çoğunu ilk kez duydu.
Dikkat ettim birçok meslektaşım şaşırmıştı:
Bütün bu hizmetler Erzurum’da mı oldu?
Evet Erzurum’da olmuş hem de şu son dört beş yıl içinde…
Peki niçin bu şehir bu hizmetleri bilmiyor?
Ahmet Bey, bu manada eleştiriye kapalı bir insan; o sebeple aradığımız bu cevabı kendisi veremez.
Bu kadar önemli hizmetlere imza atmış bir belediye başkanı nasıl olur da bugüne kadar kendisini halka anlatamamış olur?
Bendeniz Ahmet Küçükler’i anlamaya ve anlatmaya çalışıyorum.
Lakin O, öylesine içine kapanık bir kimse ki çözmek mümkün olmuyor.
Arıtma tesisleri ve daha nice yatırımlar… Asla yadsınacak işler değil.
Değil ama bir sorun var ki, bu şehir bu hizmetleri duymamış ve de bilmiyor.
“Ben anlattım, ben söyledim” demek yeterli değil.
Dün o sunumu izlerken, ciddi anlamda şaşırdım. Zira Büyükşehir Belediyesi şu geçen yedi yıl içinde çok ciddi hizmetlere imza atmış ama kendini anlatamamış.
Ahmet Küçükler bendenizi kendisine düşman etmek yerine, yaptıklarını anlatsaydı bugün manzara çok daha farklı olabilirdi.
Erzurum garip bir şehir… Konuşmak yerine kav etmeyi, diyalog yerine küsmeyi tercih ediyoruz…
Madem ki müşterek gayemiz daha yaşanılabilir bir şehir vücuda getirmektir o halde birbirimizi seviyor olmasak da beraber olmak ve konuşmak zorundayız.
Ben konuşmak ve Ahmet Bey’i anlamak için dün o toplantıya gittim.
Muradım ön yargıdan uzak, olup bitenleri anlamaktı.
Ahmet Bey kendini anlattı, belediyenin yaptıklarını sıraladı ve belki de uzun zaman önce yapması gereken bir işi yaptı.
İyi de yaptı…
Ama öfkeliydi…
Oysa kucaklayıcı olmalıydı.
Bazı meslektaşlarımız bekledi ki benimle Ahmet Küçükler arasında kıyasıya bir kavga olacak ve basın toplantısı bu atmosfer etkisinde geçecek.
Tam tersi oldu…
Küçükler son derece beyefendiydi ve profesyonel davrandı.
Bazı tahriklere rağmen bendeniz de o güzel tabloyu bozacak davranışta bulunmadım.
Çünkü Ahmet Bey veya başkası benim düşmanım değil ki…
Dün o toplantıya gittiğime pişman olmadım. Sebebi, daha önce bilmediğim pek çok şeyi o toplantı vesilesiyle öğrenmiş olmamdır.
Objektif olmaya çalışıyorum. O beni “düşman” ilan etmiş olsa bile bendeniz O’nu bu şehrin büyükşehir belediye başkanı olarak görüyorum ve yaptığı-yapacağı hizmetleri önemsiyorum.
Çünkü O’nun yaptığı veya yapacağı hizmetler sayesinde Erzurum hamle yapacak.
Beni sevmiyor olsa da ben Ahmet Küçükler’i önemsiyorum…
Zira seçilmiş bir kimsedir.