Vallaha
bende bilmiyorum, nerede?
Yani pardon ama eski bayramlarda kuş mu konardı, yenilerin neyi eksik?
O zaman mahallenizde uzay üsleri, sokağınızda işsiz yığınları yerine, on
binlerce dolarlık maaşlarıyla Oxford mezunu ağabeyleriniz mi dolaşırdı?
Ha, diyorsun ki, ben o tarafı değil; gelenek-görenek bakımından 'nerede o eski
bayramlar?' demiştim...
Peki bakalım neredeymiş o bayramlar..
Sabah erken kalkardık erkekler camiye gider, dönüşte kahvaltı, sonra ailece
mezarlığa ziyarete giderdik, filan...
İyi de, yine kalk kardeşim, tutan mı var, cami kapısında jandarma kimlik mi
soruyor, imamlar vize mi koydu, mezarlık Fizan'a mı taşındı, Fatiha'dan vergi
mi alınıyor, nedir yani?
Ha kahvaltıya gelince, bir çay koyamıyorsan ocağa, ben sana ne diyeyim?..
En güzel, ya da yeni elbisemizi, ayakkabılarımızı giyer, büyüklerimizin elini
öpmeye giderdik...
Telefondan minareden atlarım, bayramını kutlarım gibi zevzek mesajlara kontör,para ve zaman buluyorsun da Tebrizkapı'daki, Gürcükapı'daki, Mahallebaşı'ndaki tezgahtan kıçına bir pantolon mu alamadın, düdük?..
Anneannem, halam, teyzem bir olur, baklavalar, börekler, dolmalar.. bir sofra
kurarlardı ki, tam bayram...
Hah, bir paşa dede eksik bir de likör... Eminim köşk bahçesinde de uzun masalar
kurulurdu. Yav kardeşim memleketin yarısı hanedan mensubuymuş da, bizim
haberimiz yok...
Bize oyalı-kolalı mendiller, az büyüklere kağıt para, ama dünyanın en güzel
hediyesiydi...
Yalan... Yalan değilse var mı bir tane mendil, o günlerden hatıra? Yok tabi,'Öf yine mendil' deyip kim bilir nereye attın, seni haylaz seni...
İnsanlar tatil olarak görüyor bayramı, öyle görmemek lazım, küsler barışmalı,sevgi, saygı, kıl, yün, tüy...
İyi o zaman, sen git dört gün mesai yap, bekle tekkeyi, çalış didin, ekonomiye
can ver, ama bana bulaşma, oldu mu vatan kurtaran Şaban?..
Artık bayramlarda kimse, tebrik atmıyor, herkes mail ya da cep mesajı, çok fena
oldu çook...
Haklısınız, biz güvercin olayına girdik mesela, dört ortak, teknolojiyi
protesto ediyoruz, tebriklerimizi kuş taşıyor, çok nostalcik cik.. cik...
Sözün özü; devir değişti, eski eskide kaldı, hayat acayip zalim, ömür desen
yüksek hızlı tren, iş güç hayat gailesi, teknoloji yarışı derken, bozulan
bayramlar değil bizatihi biz insan evladının ta kendisi...
Yani kardeşim, kaç gündür birilerinin cep telefonu benim telefonun bayramını
kutluyor, bizimki bilmukabele cevaplıyor, samimiyetsiz, soğuk satırlarla...
Yani hala diyorsan ki nerede o eski bayramlar...
İşte burada!
Bugün son, yani üçüncü gün... Bak, daha tatilinin bitmesine 3 gün daha var. Tut elinden çocuğunun, torununun çık dışarı... Havuzbaşı'ndan başla; Yakutiye, Hatuniye, Aziziye' ye, Kongre'ye doğru şöyle ağır adımlarla bir yürü Erzurum'da... Ama öyle her zamanki gibi aval aval değil, ciğerlerini Temmuz havasıyla doldur. Doldur ki soluklansın, oksijen gitsin beynine ve az düşün!
İşte orada, Atanın bıraktığı yerde!
Buldun mu?
Hadi o zaman bayramınız kutlu olsun...
Hayırlı bayramlar Temmuz ağustos havası erzuruma özel
Her şey yerli yerinde de, ben beni bıraktığım (terk ettiğim mi demeliyim) yerde değilim. Yüreğinize sağlık. Bayramınız kutlu olsun.
SN Bozkurt ; Son cümleleriniz beni etkiledi . Çok teşekkür ederim ..Ciğerlerini Temmuz havasıyla doldur doldur ki soluklansın, oksijen gitsin beynine ve az düşün ! İşte orada Ata ' nın bıraktığı yerde ! buldun mu ? Hadi o zaman Bayramınız Kutlu Olsun .
Cok guzeldi. Tebrikler.