Değişmiştir diye sevinmiştik boşuna.
Aynı tas aynı hamam.
Onikinci olunca farklı olacak sanmıştık. Seçilmesinin tek iyi tarafı sesini az duyar huzur buluruz diye boşuna umutlamnışız.
Aynı ses,aynı, üslup, aynı ağız.
TAÇ GİYEN BAŞ AKILLANIR demişller Çin'liler.
O kadar desinler ki, kime dedikleri önemli, kim o giydiği taç'ın değerini kıymetini ve de gereğini biliyor?
Bazen haksızlık ediyoruz diye düşünündüğüm de olmuyor değil, tek bildiği belki bu, başka bildiği yok.
Üstelik bundan zarar gördüğü de söylenemez.
Bağır, hakaret et, iftira at, yumruğunu sık, parmak salla, tehdit et, aşağıla, ayrımcılık yap karşılığında zarar görme.
Oy olarak geri dönsün.
Niye değişsin ki?
TAÇ GİYEN O BAŞ hep aynı üslüp içerisinde bu taçları giydi.
Başka bir uslüp bilmiyor herhalde.
Şimdi merak etmeye başladım, asıl mesleği olan imamlık işine devam etseydi,
Hutbeyi nasıl okundu?
"Alçaklar, şerefsizler, edepsizler, hainler, arsızlar" bu böyle biline diye parmağını cemaata mimberden sallarmıydı açaba?
DAVUTOĞLU BAŞBAKAN OLMAK ISTIYOR
Yandaş, muhalif ayrımı yapmadan bütün Gazetecileri toplayıp bundan sonra muhatabınız ben olmalıyım, beni muhatap alın demiş Ahmet bey
Bir Başbakan böyle açıklama yapma ihtiyacını niye duyar ki?
Başbakan olduğuna kendisi de tam inanmıyorsa....
Dünyada var mı, yok mu bilmiyorum ama Türkiye Cumhuriyetinde ilk defa bir Başbakan kendisinin ciddiye alınmasını, Başbakan olarak muhatap alınmasını rica ediyor.
Turgut Özal Yıldırım Akbulut ikilisinde dahi böyle birşey olmamamıştı.
Allah için söylemek lazımda Davutoğlu ciddi alt yapısı olan, entellektüel biririkimi olan Pröfesör unvanlı akademisyen, Okur,Yazar, Birkaç yabancı dil bilen biri.
Gölgesinden çıkmak istediği zatta bu özelliklerin hiç biri yok.
Yazdığı;herhalde askerdeyken evine yazdığı mektuptur.
Okuduğu da; danışmanlarının Cam'a yazdıkları konuşma metinleridir.
Okulu;1981 yılında kapanmasına rağmen 1982 yılında diploma aldığı herhalde Mektupla Öğretim mektebi.
Dil; Van Minüt
İşi; Suçuk ...
Doğrusunu söylemek gerekirse Davutoğlu Devlet adamı vasıfılı düzgün bir üslup içerisinde, yapıçı olmaya çalışan, demokrasiye inançlı olduğunu açıkça beyan eden, ağır, oturaklı, beyefendi bir havası var.
Onu gölgeleyen zat için bunları kolaylıkla söyleye bilirmiyiz?
Davutoğlu bu vasıflarına rağmen BAŞALTI BAŞBAKAN olarak kalmayı içine sindireçek mi, farkını fark ettireçek mi göreçeğiz.
Bu makamlar kimsenin Babasının yeri değil.
Kimse buralar benim Müktesebim de diyemez. Vesselam