Atatürk Üniversitesi Açık Öğretim Fakültesi Sosyoloji Bölüm Koordinatörü Doç. Dr. Mevlüt Özben, Ayrıntı Yayınlarından çıkan Flanör Düşünce adlı kitaptaki makalesinde Acun Ilıcalı’ya yer verdi.
Erzurumajans-Atatürk Üniversitesi Açık Öğretim Fakültesi Sosyoloji Bölüm Koordinatörü
Doç. Dr. Mevlüt Özben, Ayrıntı Yayınlarından çıkan Flanör Düşünce adlı
kitaptaki makalesinde Acun Ilıcalı’ya yer verdi.
Sosyoloji
bölümünde ders veren Doç. Dr. Mevlüt Özben, Çağdaş Toplumsal Süreçler ve
Yapılar adlı dersinde Acun Ilıcalı'yı tartışmaya açtı. ATA AÖF
Sosyoloji Bölüm Koordinatörü Doç. Dr. Mevlüt Özben, "Zamana-mekana
ilişkin kavrayışlarımız ve bunların içerisine oturttuğumuz değerlerimiz,
alışkanlıklarımız, kısacası 'düzen' olarak bildiğimiz her şeyin
kimilerinin sorgulandığı kimilerininse ortadan kalktığı bir çağda
yaşıyoruz. Bu çağda, yaptıklarındansa yapamadıklarından pişman olan ve
kendi hikayesinin peşine düşen modern insan dedelerinden ve ninelerinden
farklı olarak mutluluğu ertelemeyi reddetmekte, hatta böyle bir
düşünceye tahammül bile edememektedir” dedi.
“Tam da bu koşullarda,
Acun Ilıcalı olmak istediğimiz kişi ya da şeyin temsilini üstlenmiş
medyatik bir kişilik olarak karşımıza çıkıyor” diyen Özben, daha sonra
şunları kaydetti:
“O, ülkemizde popüler kültürün milyonlarca
takipçisinin en çok aşina olduğu isim ve gerçek bir televizyon ikonudur.
Özellikle, kapri pantolon, spor ayakkabı ve tişört/gömlekten oluşan
klasik 'turist kıyafetleri' içerisindeki Acun Ilıcalı Türkiye'de
kitlelerin hayal dünyalarına teklifsizce girebilen tek televizyoncudur.
Acun Ilıcalı, günümüz modernlik koşullarında, eğitim kurumlarının,
örgütlü mesleki yaşamın ve diğerlerinin asla veremeyeceklerinin
düşünüldüğü şeyleri tek başına vaat etmektedir Türkiye'ye: Yüzer-gezer
bir yaşam, kimlik, hayaller ve belki şöhret... Onu şimdiden bir
televizyon ikonu yapan şey ise, hiç kuşkusuz, yaptığı programlar,
kullandığı söylemler ve tercih ettiği giyim kuşamıyla biz 'hazır kıta'
turistleri temsil ediyor olmasıdır. Artık hepimiz dünyanın tadını
çıkarmanın peşindeyiz ve bizlere küreselleşme diye pazarlana şeyi de
düşlerimiz ve arzularımız oluşturuyor. Hepimiz, 'öderim ve alırım'la
ifade edebileceğimiz bir imkanlar çokluğunun ve özgürlüğün hayalini
taşıyoruz. Kısacası, hepimiz, geleceği düşünmeden anı yaşamak biçiminde
de değerlendirebileceğimiz bir 'turist sendromu'nu yaşıyoruz. Bu
koşullarda Acun Ilıcalı olmak istediğimiz şey ya da kişinin mücessem
misali oluveriyor.”