5 yıldızlı otelde kalmamışı Belediye Başkanı seçmeyeceksin!

Neticede ben de bir gazete okuyucusuyum. Her gün bakmasam 'eksiklik hissederim', okumasam 'ölürüm' dediğim 'gazetem' ve 'yazarlarım' var benim de! Genelde yazılarını olduğu gibi kendisini de seversiniz. Ama elbette sevmediğiniz bir tarafını da buluyorsunuz zamanla. İşte bazen 'okumazsam ölürüm' dediğiniz sevdiğiniz köşe yazarının bile yeri geldiğinde bir 'antipatik' tarafıyla yüzyüze geliyorsunuz! Ve galiba o 'köşeci' ile sizin arasına giren şey de, genelde yazdığı yazılardan oluyor! Mesela bir yazarın "Ben demiştim" diye başlayan 'ukale kokulu cümle' başlangıçları! Yazan, diyen istersen baban oğlu olsun! Hele de sıkça diyen! Kıl eder adamı, kıl! En çok da spor yazarlarında sıkça rastlanan bir hastalıktır o! "Ben demiştim!"

***

Genelde 'haber veren' , 'yorumlamayan' tarafta daha çok olduğum için "Ben demiştim!" diye başlayan cümlem çok azdır! Hatta yok denecek kadar azdır! En azından herkesin hayatında olduğu kadar! Mesela şu anda milletvekillerimiz var. Biri bilidiği gibi eski bir Bakan. Recep Akdağ, Adnan Yılmaz, Cengiz Yavilioğlu, Fazilet Dağcı Çığlık, Muhyettin Aksak, Oktay Öztürk. Şahsen ben, ismini saydığım bu vekillerimiz için  hiç bir yerde daha aday adaylıkları zamanında "Kesin şu aday" dememişimdir, demedim! Aynı şeyi Ahmet Küçükler, Orhan Bulutlar, Ali Korkut, Fatih Cengiz'in henüz 'aday adaylıkları' zamanında da demedim. Bahsettiğim hem de Recep Tayyip Erdoğan'ın partisi ise 'kesin şu aday" demek, 'abesle iştigal' etmek demektir! Bunu hep böyle bellemişimdir! Belki Recep Akdağ için bir-iki yerde 'Onu kesin aday ederler' demişimdir! Onu da zaten biraz siyasetle ilgili 'aklı başında' herkes derdi! Ha bir de belki Fatih Cengiz için! Onu da ne bileyim, adayı belirleyen 'irade'ye onları yakınlığından, ya da önsezimizden demişizdir!

***

Genel olsun yerel olsun. Bir seçim öncesinde 'şu aday olur' diye isim söyleyenlere oldum olası 'kıl' olurum! Hiç bir bilgisi olmadan, tamamen tahminlere dayalı tesbitler yapanlar ile ilişkilerimi de 'inceden inceden' gözden geçirmeyi düşünmüşümdür ve öyle de yapmışımdır. Bir defa 'nezaket'siz bir durumla karşı karşıya kalıyorsun! "Şu kişi kesin aday" diyenler, verdiği bilgi hiç bir veriye dayanmadığı için hem seni bir yerde 'aptal' yerine de koyuyor! Bir defa bir adamı küçümsemenin en güzel yoludur da o! Birisinin aday edileceğini hem de emin şekilde söylemek! Püff! Hadi adam " Şu şu isimler kesin aday edilebilir"dese ve bir muğlaklık gösterse ona da anlarım! Hatta biraz saygı katsayımı da artırır! Hele de bunu söyleyenin o partiye ve o partinin genel yöneticilerine yakınlığını biliyorsam!

***

Bu 'sadede gelme' işi biraz 'son günlerde' bende sorun teşkil etmeye başladı. Sizin gibi ben de bunun artık farkındayım. Neyse lafı fazla dolandırmadan sadede geleyim! Genelde az dediğim 'Ben demiştim' girişleriyle başlayan bir cümlemi söylemeden geçemeyeceğim! Çünkü son zamanlarda sıkça duymaya başladım, kimse kendisine ait sanmasın! O yıllar önce benim bir lafımdı ve hala daha onun arkasındayım! 'Ben demiştim ki". "Erzurum'da özellikle seçilecek olan belediye başkanlarında bazı kriterler aranmalı. Bunlardan birisi daha önce 5 yıldızlı bir otelde kalmışlığı olacak! Ayriyeten de yurt dışı görmüşlüğü bulunacak! Hele de Büyükşehir Belediye Başkanı olacak olan adam için olmazsa olmazdır bu!

***

İddia ediyorum! Erzurum'da çoğu belediye başkanının yut dışını (Buna umre de dahil) ilk defa belediye başkanlığı zamanında yaşadığını, tattığını düşünüyorum! Daha önce hiç parasını kendi cebinden peşin vermiş 5 yıldızlı otelde kalmamışlığı olan belediye başkanlarının olduğunu idda ediyorum! Kastımın sadece mevcut belediye başkanlarına yönelik olduğu anlaşılmasın lütfen! Ve inanıyorum ki kendi cebinden 5 yıldızlı otelde daha önce kalmamışlığı olan ve yurt dışı görmemişliği bulunan belediye başkanları,o özelliklere sahiplerden çok daha iyi olamaz. Görmüş, geçirmiş Belediye Başkanları, görmüş geçirmemiş belediye başkanlarına nazaran daha başarılıdır! Belediye başkanı olduktan sonra yurt dışına babam da gider! Beş yıldızlı otelde emmimgil de kalır! Bunu da bir örnek vererek izah edecek, bugünkü 'kafa şişirme' olayına noktayı koyacağım.

***

Şimdi diyelim birisi geldi dedi ki. "Dünyanın en iyi karikatürü yarışması var ve sen de bu yarışmaya katılacaksın. Ben o yarışma jürisi ile konuştum büyük trilyonluk para ödülünü sana verecekler. Tek karelik bir karikatür çizeceksin ve o karikatürde ki konuşma balonu da şu şu olacak. Onu çiz, büyük ödül senin". Karikatür çizdiğim için adamın dediğine harfiyen uydum ve bahse konu o karikatürü çizdim. Ödül alacağımın garantisinin verilmesine rağmen o karikatürü beceremem! Çünkü karikatürün konusu 'denizde sörf yapan' bir adam! Şaşa kalırım o an! Deniz görmüşüm ama hayatımda hiç sörf görmemişim! Aparatlarını bilmem, hatta resmini bile görmüşlüğüm yoktur! İşte o yüzden o ödülü bana vermezler! Eğer ben sörf görmüş olsaydım o ödül işte o zaman bana yakın olurdu! Belediye başkanlarının işi de o hesap işte!

Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.