MHP Abdullah Gül'ün de 'paralel' suçlamasına maruz kalabileceğini iddia etti.
Erzurumajans-MHP Genel Başkan
Yardımcısı Şefkat Çetin, Cumhurbaşkanlığı seçiminin ardından hükümet
cephesinde atanmışlar tarafından seçilmişlere karşı bir tasfiye hareketi
uygulandığını ifade ederek, "Yakın bir zamanda Abdullah Gül ve önde
gelen bazı eski olacak AKP yöneticilerinin dahi paralel suçlamasına
maruz kalması şaşırtıcı olmayacaktır" dedi.
Çetin, yazılı
açıklamasında YSK'nın cumhurbaşkanlığı seçimi resmi sonuçlarını
açıkladığı 15 Ağustos'ta, cumhurbaşkanı seçilen Recep Tayyip Erdoğan'ın
başbakanlıktan ayrılmamakla suç işlediğini ifade etti. Erdoğan'ın, seçim
sonuçlarını Resmi Gazete'de yayınlatmayarak, Başbakanlık makamını
illegal bir biçimde elinde tuttuğunu belirten Çetin, "Erdoğan, koca Türk
devletini çadır devletine dönüştürmüştür. Milletvekilliği ve
başbakanlığının yanı sıra parti genel başkanlığının da düşmüş olması
gereken Erdoğan'ın 15 Ağustos'tan bu yana bütün faaliyetleri yasa
dışıdır ve anayasal suç işlemektedir" dedi.
27 Ağustos'ta
yapılacak Olağanüstü Kongre'de delegelerin oyu ile belirlenmesi gereken
AKP Genel Başkanı ve dolayısıyla yeni başbakanın da, Tayyip Erdoğan
tarafından resmen atandığını belirten Çetin, "Erdoğan daha
Cumhurbaşkanlığı makamına oturmadan başbakanı ve bakanları belirleyerek
tek adam rejimini kurmuştur. Bu yüzden AKP'de yapılacak kongre
formalitedendir. AKP delegelerinin vereceği oylar millete dayanan irade
olmaktan çok uzakta, tek adamın buyruklarına uygun olarak sergilenen
tiyatronun birer parçasıdır" dedi.
-"ATANMIŞLAR TARAFINDAN SEÇİLMİŞLERE KARŞI TASFİYE"-
Cumhurbaşkanlığı
seçiminin ardından, hükümet cephesinde atanmışlar tarafından
seçilmişlere karşı bir tasfiye hareketi uygulandığını ileri süren şöyle
devam etti:
"Tayyip Erdoğan ve birkaç yıldır yeniden şekillenen
yakın çalışma ekibi, AKP içinde belli bir ağırlığa sahip çok sayıda
önemli ismi dışlayarak Türkiye'nin en kritik kurumlarını ve temel
politikaları diledikleri gibi şekillendirmektedir. Nitekim yeni başbakan
Davutoğlu'nun atanmasını sağlayan kriterler arasında 'paralelle
mücadele, açılım süreci ve yeni Türkiye' konularındaki tavrı belirleyici
olmuştur.
Tayyip Erdoğan başbakanlığa atadığı Ahmet Davutoğlu'na
iyi bir miras bırakmamış, tam aksine bizzat yürüttükleri Türk
Devletinin çözülme ve tasfiye sürecinde önemli sorumluluklar
yüklemiştir. 17 ve 25 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonlarına karşı
başlatılan ve devlet içerisinde cadı avına dönen sözde paralelle
mücadele görevi, içeriden çökertilmeye çalışılan milli devlete karşı
kurgulanan Ergenekon veBalyoz gibi davalarla aynı amaca hizmet
etmektedir. Yakın bir zamanda Abdullah Gül ve önde gelen bazı eski
olacak AKP yöneticilerinin dahi paralel suçlamasına maruz kalması
şaşırtıcı olmayacaktır."
Başbakan Erdoğan'ın Köşk'e
çıkarken edeceği Cumhurbaşkanlığı yeminini ne kadar tutacağının da
şüpheli olduğunu ifade eden Çetin, "Çünkü Tayyip Erdoğan'ın
Cumhurbaşkanı olurken, namusu ve şerefi üzerine yemin etmesi
gerekecektir. Bizim bildiğimiz Tayyip Erdoğan şerefini PKK ile oturduğu
müzakere masasında bırakmıştır. Ayrıca milletin malına el uzatıldığı
iddialarının ayyuka çıktığı 17-25 Aralık operasyonlarından bağımsız
yargı önünde aklanmadığı sürece namus sözünü nasıl verebilecektir? Henüz
bu can alıcı soruların cevabını verememiş bir ismin Köşkteki
meşruiyetinin sorgulanmaması ve milletin tamamını temsil etmesi mümkün
değildir" dedi.