Erzurum
önemli bir dönemeçten geçiyor. 38 gün sonra bu kentin belediye başkanı
değişecek.
Bu seçim diğer seçimlerden daha önemli.
Ne kadarı bize nasip olur, bekleyip göreceğiz.
Ancak, ortada 1992'de kabul edilen bir 'Avrupa Kentsel Şartı' gündemi var.
Aslında gündem Türkiye'de çokça tartışılması gereken bir gündem ama seçimlerden
dolayı biz, sağolsun hükümetin değerli yardımlarıyla seçimler sonrasına
erteledik.
Satır aralarında bazı yetkililer, bu yerel seçimlerin, genel seçimler kadar önemli olduğunu söylüyor
ki; aslında bu söylemin dayanağı Avrupa Kentsel Şartı...
Aslında Şart, 1992 haliyle bile bir ara ülkemizde tartışılmaya çalışıldı. Ama
hemen rafa kaldırıldı.
Asıl fırtınalar kopartacak olan ise 2008'de Strazburg'da "Avrupa Kentsel
Şartı-II " güncellemesi.
"Kentlilik Hakları" denilen bir kavram etrafında onlarca hukuksal belge ortaya
çıktı. Bu belgeleri, Erzurum'un değerli hukukçularına bırakalım.
Bizi ilgilendiren şu: "urban rights" yani kentlilik hakları o kadar inceltilmiş ki bu şart ve ona
bağlı yasal düzenlemelerde, bu incelme, ülkemizi önemli yol ayrımına getirecek.
***
Lütfen koltuğunuza yaslanın ve 1015 Yılında Pasin Savaşı'nda Çağrı Beykomutasındaki Oğuz Tugayı'nın ard arda iki Bizans ordusunu yendiği günden bu
güne kadar Erzurum'da geçirdiğiniz günleri gözünüzün önünden bir film şeridi
gibi geçirin. Anlayan hemşerilerimiz
anladı sanıyorum, o kadar derinden işleyecek konular geliyor önümüze.
Bu Şart, kentlilik haklarını iki büyük otoriteye karşı açıklığa kavuşturuyor ve
yeni bir düzeye çıkarıyor.
Klasik Hukukta temel haklar ve hürriyetlerin korunmasında ilk muhatap, egemen
devletti. Yani hangi devletin vatandaşı iseniz, o devlet sizin temel hak ve
hürriyetlerinizi korumak zorundaydı. Korunmadığında, hatta kendisi bu hakları
ihlal ettiğinde sorumlu oluyordu.
Sonra insanlık bu alanda ki düzenlemeleri yeterli bulmadı. Hukukun modern
zamanlarında artık uluslar arası otoriteler de muhatap alındı. Birleşmiş
Milletler, Nato gibi kurumlar, ülkelerin
toprağında neden cirit atıyor?
Bosna, Afganistan,Somali...
Bu nedenle. Temel Hak ve Hürriyetleri korumak için!
İşte bu nedenle birey, temel hak ve hürriyetlerin bir alt alanı olan kentli
hakları açısından da uluslar arası otoriteleri muhatap alabiliyor artık.
O
yüzden, iç hukuku tüketince çareyi Avrupa İnsan hakları Mahkemesi'nde arıyor
insanlarımız.
İşte bu büyük reformlar, 2008'de bireyin lehine çılgınca sayılabilecek bir noktaya geldi.
2008 Avrupa Kentsel Şartı II , o kadar hukuki laf kalabalığından sonra der ki, "ben
bu şart kapsamında kentleri de devletler gibi muhatap alıyorum!"
Yani şunu
diyor :
Bir kent yönetimi ve o kentin yaşayan bireyleri, kentliliğe ilişkin
haklarını, devletlerine anlattıkları gibi DOĞRUDAN uluslar arası makamlara da
ileri sürebilir, bu hakların korunmasını, geliştirilmesini talep edebilirler.
Konu işte bu noktada önem kazanıyor. Hatırlayanlar konuyu Güneydoğu'da ki
kentler açısından gündeme taşıdı. Ama tüm kentleri ilgilendiriyor. Bu olanak verildiğinde ?ki artık verilmek zorunda, devletimiz tarafından
imzalar çoktan atıldı ? bir kent yönetiminin kimlerden oluştuğu daha çok önem
kazanacak.
Politik tarafları önemli değil şimdilik. A partisi, B partisi çok önemli değil.
Ama bir kent yönetiminin artık uluslar arası ilişkileri çoğalacak, artan
ilişkiler, minik bir devletçik gibi muhatap alınmasına neden olacak. Kimi kent
yöneticileri devletlerinin yanında duruş sergileyecek, kimi kent yöneticileri
devletlerinin inadına duruş sergileyecek.
***
Gelelim Erzurum'a;
Bu ağır sorumluluğu kaldırmak sadece pehlivan enseli yerel yöneticilerle olacak
iş değil. Akademik bir donanım ve Erzurum değerlerine bilgelik derecesinde
sadakat gerektiriyor. Ancak o zaman Erzurum, yeri geldiğinde 1015'ten beri
sürdürdüğü kentliliğini, 1015'te tarih yolculuğuna beraber çıktığı İtalya'daki
Bologna kenti gibi koruyabilir.
İşte bu satır başlarıyla Erzurum'a altyapı ilişkileri olduğu kadar üstyapı
ilişkileri de sağlam bir belediye başkanı seçmek lazım.
Konu, Erzurum entelektüelleri tarafından
daha fazla dikkat çeksin diye kuyuya bir taş attık. Bakalım bu kuyu da taşlarla
dolup kuylanacak mı yine...
Kalın sağlıcakla.