Sabahın erken saatleri, ev işlerimize yardıma gelen ruhu ve yüreği tertemiz, alın teri ve bileğinin hakkı ile evine helâl para götürmenin çabasındaki Oya kardeşimizle birlikte, ailece kahvaltı yapıyor ve sohbet ediyoruz.
Sohbetimiz; 2011 Unıversıade Kış Oyunları’nın açılışı ile ilgili sürüyor. Oya kızımız açılışa gidememiş, ama tüm etkinliği TV’den izlemiş, o da hepimiz gibi oldukça etkilenmiş. Kış oyunlarının açılışı ile ilgili şehrin genel kanaatini değerlendirmek için, onun söyledikleri çok anlamlı.
Akşam izlediği büyülü görüntüler arasında onu en çok duygulandıran ise törende ülkelerin geçişi sırasında, Türk ekibinin ay yıldızlı bayrak ile geçtiği anmış. Kara Fatma’nın, Nene Hatun’un torunu olduğu her davranışından belli olan Oya’nın sözlerini dikkatle dinliyoruz.
“Abi: yabancı ülkeler arasında nasıl bizim bayrağı gördümse, gözyaşlarımı tutamadım, Atatürk; ruhun şad olsun, iyi ki bize bir ülke bırakmışsın diye nasıl da dua ettim, öyle gururlandım ki düne kadar kimse Erzurum’u adam yerine koymuyordu ya şimdi Allah’a şükür dünya bizi konuşuyor” diyerek, hislerimize tercüman oluyor.
Heyecanla beklediğimiz açılış seremonisine saatler kala tüm şehir ayakta.
Yağmamasından endişe duyduğumuz kar: “Ben sizi üzer miyim, sizden vazgeçer miyim?” dercesine, aheste aheste yağıp, moralleri daha da yükseltiyor.
Kol kola girmiş dadaşların stada giden yolda coşkulu bir şekilde akın akın yürümeleri görülmeğe değerdi. Seksen ülkenin bizi izlediği bu önemli günde, açılış programıyla ilgili en ufak bir eksiğimizin olmadığı, stadyumda hemen fark ediliyordu. Oturma yerlerine bırakılan bere, eldiven, pelerin, minder ve aynalı ışıldaklar oldukça güzel tasarlanmıştı.
Her izleyiciye göre ayarlanmış bu malzemeleri bazı aç gözlü seyircilerin kapıp götürmelerinden dolayı, birçok hemşehrimizin bu önemli günün hatırası olarak saklayabilecekleri hediyelerden mahrum kalmaları, belki de stattaki tek olumsuzluktu.
Açılışın Nazım Hikmet’in şiiriyle başlaması, sembolümüz çift başlı kartalın gökyüzünde süzülmesi, ciritçi dadaşın meşaleyi ateşlemesi, Anadolu Ateşi’nin Kafkas Oyunları ve Mevleviler, öne çıkan görüntülerdi. Kalabalık bayan dans grubunun dadaşlarla ayrı olarak bar tutmaları ise çok ilgi çekiciydi.
Stadyumu dolduran yaklaşık 25000 kişinin ellerindeki aynalı ışıldaklarla törene coşku katmaları ise tarifi imkânsız görüntülere sahne oldu. Muhteşem ışık düzeninin gökyüzüne yansıttığı ışık huzmelerinin arasında, yağan karın oluşturduğu görüntü ise tek kelime ile harikaydı. Karın enteresan bir zamanlamayla yağması ise bir lütfü ilâhiydi, belki de oyunların şehrimize bereket getireceğinin bir işaretiydi.
Amerika, Kanada, Çin gibi fazla sporcuyla oyunlara katılan ülkelerin yanında, bir veya iki sporcuyla iştirak eden ülkeleri görünce, bundan üç beş yıl öncesindeki durumumuzu hatırlamış olduk. Askeri bando ile başlayan program işe biraz resmiyet katınca, 12 Mart Erzurum Kurtuluşu etkinlikleri gibi bir düzenlemenin arkadan geleceği endişesine de kapılmadık değil. Havai fişek gösterisinin abartılı ve uzun sürmesi, Kenan Doğulu’nun şarkılarıyla stadyuma girip müziğe eşlik eden yerli ve yabancı sporcuların coşkularını biraz azalttı diyebiliriz.
Programın sonunda, Erzurumlu gençlerin ve gelen tüm ülke sporcularının stadyuma girip kol kola oynamaları ise sporun barış, sevgi ve kardeşlik olduğunu tüm dünyaya yansıtıyordu.
2007 yılında oyunlar bayrağını Erzurum’a getirmek için gittiğimiz Çin’de, açılış ve kapanış programlarını seyretmiş, kısa bir panik yaşamış, bu göz kamaştırıcı gösterileri izlerken, hepimizin aklından: “Acaba biz bu işin üstesinden gelebilir, bu gördüğümüz büyüleyici görüntülerin gölgesinde kalabilir miyiz?” diye birbirimizin yüzüne bakmış, çokta kaygılanmıştık.
27 Ocak günü Erzurum’daki muhteşem açılış programını izleyince yüreğimize soğuk bir su serpildi ve boşuna endişelendiğimizi anlayıp, son derece gururlandık.
Açılış programında ciritçi dadaşın meşaleyi ateşlemesiyle birlikte, Erzurum’un makus kaderinin de değişeceğine tüm kalbimizle inanıyoruz. Erzurumluların yediden yetmişe oyunları sahiplenmelerini ise geleceğimiz için ümit verici bir gelişme olarak yorumluyoruz.
Bu günlerde annelerinin kucağında olan dadaş balalarının, yıllar sonra bu tesislerde yetişip dünya şampiyonlukları kazanacaklarını şimdiden görebiliyoruz. Erzurum’u marka şehir haline getirecek olan bu tesislerin yapılmasında ve 2011 Kış Oyunları’nın şehrimize kazandırılmasında en önemli rolü oynayan, başta Sn. Başbakanımız R. Tayyip Erdoğan olmak üzere, tüm emeği geçenlere ahde vefa duyguları içerisinde bir kez daha şükranlarımızı sunuyoruz.