Ağır bedellerin ödendiği 12 Eylül 1980 Askerî Darbesi'nin yıl dönümü... Affınıza sığınarak genel olmayan, fakat 12 Eylül'de şahsımı etkileyen öz bir paylaşımda bulunmayı uygun buldum. Erzurum Sıkıyönetim Komutanlığı'nın teklifi ile Milli Eğitim Müdür Yardımcılığı'ndan alınarak Erzincan'ın bir köyüne öğretmen olarak gönderildiğim ve sakıncalı kişi olarak fişlendiğim tâlihsiz berbat bir dönem...12 Eylül'ün hemen öncesinde yurt dışı sınavlarını kazandığım ve 3.5 ay süreyle Îstanbul Türk -Alman Kültür Merkezi'nde katıldığım ve başarılı olduğum dil kursunun neticesinde, dil kursuna katılan 276 öğretmenden 275'nin Almanya'ya gönderildiği; ama kursun başlama ve kapanış konuşmalarını yapmış bir kişi olarak, sıkıyönetimce görevden alınmam gerekçe yapılarak yalnızca şahsıma yurt dışı yasağı konularak, annemin ak sütü kadar temiz ve helâl olan kazanılmış bir hakkımın keyfi gasbedildiği ve çok üzüldüğüm despotik bir yönetim ve anlayışın hâkim olduğu ve her türlü insâfsızlığın sergilendiği bir süreç...
Yasal İş ve işlemlerimizden dolayı haksız bir biçimde sevkedildiğimiz Ağrı Ili'nde 3 yılı aşkın yargılanmamıza neden olan tedirgin edici kaba ve zorba bir dönem...1984 yılının başlarında Anavatan Partisi döneminde vekâleten atanmış olduğum Kars İl Milli Eğitim Müdürlüğü'ne asaleten atanma kararnamemin, sakıncalı personel denilerek Kenan Evren tarafında üç kez imzalanmayarak iade edildıği ve yargıya gidebilme imkânın olmadığı, hukukun askıya alındığı ant-i demokratik uğursuz bir süreç... Ülkücü, sağcı- solcu, parti, siyâsetçi ve toplumun her renk ve kesiminden insanların ve bedel ödeyenlerin ön yargılardan uzak, tek yanlı ve suçlayıcı olmayan sağduyulu bir öz eleştiri yapması gereken bir 12 Eylül geçirdik. Evrenler, yanlış yaptı; ama başta siyâsetçiler olmak üzere, taraf olarak bizler de fikrì duruşumuzun omurgasını bozmadan acaba nerede ne yanlış yaptık ve nasıl bir kirli ve pis oyuna geldik sorgulanmasının da yapılması bir zorunluluk artık...
Bir başka olumsuz hatırâm ise; 12 Eylül sonrası benimle birlikte farklı illerde İl Müdür Vekili olarak görev yapan, siyâsî herhangi bir eylemleri olmayan, fakat Kenan Evren tarafından asaleten atanma kararnameleri bir türlü imzlanmayarak iade edilen ve ülkücü görüşten gelen değerli İl Milli Eğitim Müdürlerinden Hamza Anaç'ı rahmetle anıyorum. Değerli Hakkı Mezarkalı Ağabeyi'mi, Sn.Metin Saraçoğlu'nu ve soyadını şimdilik hatırlayamadığım kıymetli Selâmi Bey'i de yeniden hatırlamamak mümkün değil. Eğitim tarihimize "sakıncalı beşliler" notunun düşürülerek anıldığımız bu hukuk dışı keyfi uygulama nedeniyle bu günde kendilerini saygıyla anmak isterim.
"Bir mûsibet bin nâsihattan evlâdır" derler; ama ders alınmazsa ne nâsihât biter, ne de mûsibet...