SiyasetHaber Girişi : 04 Şubat 2013 21:49

'1071'den beri hedefimiz Batı'

'1071'den beri hedefimiz Batı'
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “'Şanghay Beşlisine girelim' şeklindeki bir öneriyi ben sağlıklı bulmuyorum” dedi.
Erzurumajans-Portekiz’nin Cascais kentinde düzenlenen Sosyalist Enternasyonel toplantısına katılan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu,Türk basın mensuplarına gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Gündemdeki Şanghay Beşlisi hakkındaki soruya cevap veren Kılıçdaroğlu, “Şanghay Beşlisine girelim şeklindeki bir öneriyi ben sağlıklı bulmuyorum. Biz yönümüzü Doğu’ya değil Batı’ya çevirmiş durumdayız. Üstelik bu hedefimiz yeni değil. 1071’den beri hedefimiz bizim yönümüz Batı’ya dönüktür. Batı derken biz coğrafyayı kastetmiyoruz. Batı derken çağdaşlığı, uygarlığı kastediyoruz. O bağlamda Tolstoy Batılıdır. Batı derken bizim Batı’nın etik, ahlaki değerlerini almamız lazım. Eğer bir yerde yolsuzluk varsa siyasetçi hemen üzerine gider, eğer kendisi yolsuzluğa bulaşmışsa ertesi gün kendisi istifa eder. Biz bu değerleri almak zorundayız. Bizdeyse yolsuzluk yapanın koltuğu sağlam hale geliyor. O nedenle biz Batı’nın değerleri derken bunları kastediyoruz, bu değerlere bizim yaklaşmamız lazım. Özgürlük anlayışını almamız lazım,demokrasi anlayışını almamız lazım. Bunları kendi özgür kültürümüzde yoğurmamız lazım. Daha düzeyli,daha sağlıklı, daha tutarlı, özgüveni olan bir demokrasiyi ayağa kaldırmamız, yaşatmamız için bunlar gerekiyor. O nedenle biz Avrupa Birliği’ni bir çağdaşlaşma projesi olarak görüyoruz, altına imza attık. Her siyasal iktidar dönem ne olursa olsun, görüşü ne olursa olsun Avrupa Birliği projesini destekledi. Ama bir konuda bizim haklılığımız var. Avrupa Birliği bizi oyalıyor. Başka ülkelere koymadığı koşulları bizim için koymaya başladı, bunlar bizi rahatsız ediyor ve doğru bulmuyoruz. Bu hükümetin yaptığı en büyük yanlışlık Avrupa Birliği ile müzakere sürecinde imzaladığı anlaşmalardır. Şimdi ‘Onların gereğini yapın’ diyorlar, iktidar ‘Hayır yapmayacağım’ diyor. ‘Gereğini yapmazsan müzakere süreci sağlıklı çalışamaz’ diyorlar. Sormamız gereken soru şu: ‘Avrupa Birliği’nden şikayet eden AKP hükümeti ve Sayın Recep Tayyip Erdoğan o anlaşmaların altını niye imzaladı? Hangi gerekçeyle imza attı? Bunların ileride kendisine sorulacağını bilmiyor muydu?’ Biliyordu. Siz bir devletsiniz. Bir imza atacaksanız gereğini yapacaksınız. Şimdi gereğini yapmamak için 50 dereden su getiriyorsunuz. Onlar da diyorlar ki, ‘Bu imza sana mı ait?’,’Evet bana ait diyor’, ‘O zaman gereğini yap’ diyorlar. Geldiğimiz nokta bu” diye konuştu.

“HÜKÜMET İSRAİL’LE BERABER Mİ HAREKET EDİYOR, SURİYE’Yİ VURMA KONUSUNDA İŞBİRLİĞİ Mİ YAPIYORLAR?”


CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu İsrail’in Suriye’ye düzenlediği hava saldırısı hakkında yabancı basında çıkan iddialarla ilgili olarak, “Hükümet İsrail’le beraber mi hareket ediyor, Suriye’yi vurma konusunda işbirliği mi yapıyorlar?” dedi.

Sosyalist Enternasyol’in Portekiz’in Cascais kentindeki toplantısına katılan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu panele ara verildiği sırada Türk basınının sorularını yanıtladı. "Dünya Ekonomisi: Büyüme, İstihdam ve Sürdürülebilir Kalkınma için Vizyonumuz" ana başlıklı panel “Yükselen ve Gelişen Ekonomilerin 'Krizden Çıkış' Stratejisi içindeki Yeri" temalı bir de konuşma yapacak olan Kılıçdaroğlu Türkiye gündemini değerlendirdi.

Suriye-İsrail gerginliği hakkında bir soru üzerine ise Kılıçdaroğlu, “Biz Ortadaoğu’da öteden beri barışı savunan bir ülkeyiz. Bakın siyasi parti demiyoruz, ülkeyiz diyoruz. Kendi komşularımızla barış içinde yaşamak istiyoruz. Bu süreci sabote eden AKP hükümeti oldu. Düne kadar Esad’la kardeşim diyordun, beraber tatiller yaptılar, beraber futbol maçlarını izlediler, karşılıklı ziyaretler oldu. Ne oldu da birden bire Esad 1 numaralı düşman oldu? Hangi gerekçeyle düşman oldu? Bu yeteri kadar sorgulanmadı halen bizim ülkemizde. İsrail’le ilişkilerimiz bozuldu Mavi Marmara olayı dolayısıyla. Şimdi İsrail Suriye’yi vurdu, hükümetten bir ses var mı? Hayır. Hükümetin görüşü ne? Belli değil. Hükümet İsrail’le beraber mi hareket ediyor? Suriye’yi vurma konusunda işbirliği mi yapıyorlar? Yabancı gazetelerden öğreniyoruz. İsrail Suriye’yi vurmadan önce Türkiye’ye de haber vermiş deniyor. Eğer olay böyleyse daha da vahim bir sürecin içindeyiz. Halkı kandırıyor hükümet demektir bu. İsrail’le düşman görünüyorum kamuoyu önünde, perdenin arkasında da kol kola vermiş Suriye’ye karşı işbirliği yapıyoruz. Bu tabloyu Dışişleri Bakanı mı olur, Başbakan mı olur, çıkıp kamuoyuna bütün ayrıntılarıylka açıklamak zorundadırlar. Ne oluyor Suriye’de, ne oluyor İsrail’de ve ne oluyor Türkiye’de” dedi.

Bu konuda bir önerge verip vermeyecekleri sorusunu yanıtlayan Kılıçdaroğlu, “Önce hükümetin bir tepkisini görelim. Bekliyoruz. Hükümet olumlu veya olumsuz neden bir tepki göstermiyor? İran açıkça Türkiye’yi tehdit ediyor. Türkiye’ye yerleştirilen füzeler Suriye için mi, İran ve İsrail için mi? Kürecik için mi, İncirlik üssü için mi? Halkı kandırıyorlar, halka doğru bilgi vermiyorlar. Bir siyasal iktidar kendi halkını kandırırsa o siyasal iktidar süratle güven kaybeder. Geldiğimiz noktada Suriye konusunda, Türkiye’ye yerleştirilen silahlar konusunda, İran-İsrail konusunda halka doğru bilgi verilmediğine ben inanıyorum” diye konuştu.

DHKP-C hakkındaki bir soruyu yanıtlayan Kılıçdaroğlu, “Öteden beri bizim düşüncemiz belli. Terör kimden ve nasıl gelirse gelsin hepsine karşıyız. Terörle mücadele etmek demokratik bir ülkenin en doğal hakkıdır. Bizim itiraz ettiğimiz nokta şu, onu halkın gündeminden özenle kaçırmaya çalışıyorlar. Eğer siz bir avukatın bürosunda arama yaparsanız, yasalar var, savcının olması lazım. Savcının olmadığı yerde eğer kapıyı kırıp arama yapıyorsanız, hukuku ihlal ediyorsunuz demektir. Sayın başbakan neden bunları görmezlikten, duymazlıktan geliyor. Hukukun üstünlüğüne inanamayacak mıyız? Hukukun gereğini yerine getirmeyecek miyiz? Ya biz hukuktan yana bir devletiz, ya otoriter bir devletiz. Otoriter devletlerde hukuk olmaz, siyasi otorite istediği yerde istediği zaman arama yapar, istediğini öldürür, istediğini hapse atar. Türkiye bunlardan hangisi? Biz hukuk devletinden yana politika üretiyoruz. Bizim için kişi yargı kararı olmadan suçlu değildir. Bir kişiyi suçlu olarak tanımlamak için bütün dünyada önce yargı kararının çıkması lazım. O karar çıkmadan sayın başbakan kimleri suçlu ilan ediyor. Hukuktan haberi yok, demokrasiden haberi yok. Her söylediğinin demokrasinin gereği olduğuna inanıyor. Bir siyasetçi aklına geleni değil, neyi söylememesi gerektiğini bilen kişidir” ifadelerini kullandı.

“TÜRKİYE, KRİZDEN EN ÇOK ETKİLENEN ÜLKELERDEN BİRİ OLDU”


 CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Benim ülkem, krizden en çok etkilenen ülkelerden biri oldu. 2009 yılında ekonomi yüzde 4,8 daraldı, işsizlik oranı yüzde 14’e çıktı” dedi.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, bu sabah başlayan Sosyalist Enternasyonal toplantısına katıldı. Portekiz’in Cascais kentindeki Mirage Otel’de 2 gün sürecek ‘Dünya Ekonomisi: Büyüme, İstihdam ve Sürdürülebilir Kalkınma için Vizyonumuz’ ana başlıklı toplantıya, Sosyalist Enternasyonal’e üye pekçok ülkenin sosyalist partileri de katılım gösterdi.

Açılış konuşmasını Sosyalist Enternasyonal Başkanı ve Yunanistan eski Başbakanı George Papandreou’nun yaptığı panelde CHP Genel Başkanı ve Sosyalist Enternasyonal Başkan Yardımcısı Kemal Kılıçdaroğlu da ‘Yükselen ve Gelişen Ekonomilerin Krizden Çıkış Stratejisi içindeki Yeri’ temalı bir konuşma yaptı.
Konuşmasını gündemin yoğunluğunu düşünerek özetlediğini belirterek söze başlayan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “2008’de başlayan ve 2009 yılında en sert şokunun yaşandığı ekonomik krizde 2010 yılından beri toparlanmaya çalışıyoruz” dedi.

Türkiye örneğinde olduğu gibi gelişmekte olan ülkelerin işsizlik ve büyüme üzerinden büyük bedeller ödediğine değinen Kılıçdaroğlu, “Benim ülkem krizden en çok etkilenen ülkelerden biri oldu, 2009 yılında ekonomi yüzde 4,8 daraldı, işsizlik oranı yüzde 14’e çıktı” dedi.

Değerlendirmelerini gelişen ekonomiler üzerinde yapacağını belirten Kılıçdaroğlu sözlerine, “Gelişen ve yükselen ekonomiler, sanayileşme ve üretimi dışlayarak sürdürülebilir büyümeyi yakalayamaz. Sanayi sektöründeki büyüme, bu sektörün sahip olduğu bağlantılarla diğer sektörleri de ateşleyecektir. Güçlü bir sanayi ekonomide yenilikçiliği de ateşleyecektir. Bu çerçevede özellikle bilişim ve yeşil ekonomi gibi katma değeri yüksek değer oluşturan sektörlerin meydana getireceği rekabet gücü ve kaliteli istihdama yapacağı katkılardan gelişen ülkelerin azami ölçüde yararlanması gerekmektedir” şeklinde devam etti.

Orta ve uzun vadede sürdürülebilir yüksek büyümeyi sağlamak için üretimin önemine değinen CHP Genel Başkanı son dönemdeki gelişmelerin bu konuda ümit verici olduğunu belirtti ve “Gelişen ekonomilerin uyguladığı makro ihtiyati politikaları olumlu karşılıyorum ancak bu politikaların etkinliği henüz test aşamasında” dedi.

Kamu maliyesinde manevra alanı olarak gördüğünü belirttiği eğitim ve sağlık başta olmak üzere beşeri sermaye yatırımlarına bugünden hız verilmesi gerektiğine de değinen Kılıçdaroğlu, “Tüm bu adımlar, gelişen ekonomilerin hem uzun dönem büyümesine hem de küresel ekonominin daha dengeli bir büyümesine katkı yapacaktır. Bazı ekonomiler üretmeden tüketmeye, kazanmadan harcamaya alışmış durumda ve bu durumun özellikle spekülatif fonlarla finanse edilmesi ateşten gömlek giymek anlamına geliyor. Bu nedenle söz konusu ekonomiler, başta özel kesim tasarrufları olmak üzere toplam tasarrufları arttıracak yapısal reformları uygulamak zorundadır” dedi. Kılıçdaroğlu, konuşmasını şöyle bitirdi:

“Değerli yoldaşlarım, önümüzdeki dönemde gelişen ekonomilerin yüzleşmesi gereken başka bir sorun, güçlü bir iç talebi makro dengeleri bozmadan tesis etmek olacaktır. Toplam talep yönetimi için örgütlü bir toplum ve etkin bir sosyal güvenlik ve yardımlaşma sistemi son derece önemlidir. Kriz zamanlarında toplumun en yoksul kesimlerini yalnız bırakmamalıyız. Ben bu kesimlere kriz zamanlarında, asgari bir harcama gücünün enjekte edilmesinin önemine inanıyorum. Böylece krize karşı toplumun en kırılgan kesimlerini korumuş ve de harcama eğilimi yüksek bu kesimin aracılığıyla da iç talebi desteklemiş olacağız. Güçlü bir siyasi liderlik ve uluslararası koordinasyon ile küresel krizden çıkış mümkündür. Gelişmiş ve gelişen ekonomiler olarak aynı gemideyiz. Ben Sosyalist Enternasyonal çatısı altında güçlü bir dayanışma ile sorunlara çözüm sunabileceğimize inanıyorum.”
Panele CHP heyetini temsilen Genel Başkan yardımcıları Faruk Loğoğlu ve Umut Oran da katıldı. 
Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.