Sokakta, kahvede, lokantada, çarşıda ve de eş-dost ziyaretinde...
Hasılı şu günlerde nereye gidersek gidelim, kimler yanımıza gelirse gelsin fark etmiyor.
Hal-hatır faslından sonra ilk soru şu:
"AK Parti'den kim aday olur?"
Hoş MHP'yi, CHP'yi, SP'yi ve BDP'yi de soranlar var ama çoğunluğun merak ettiği, AK Parti'nin adayı...
Onlara da aynı şeyi söylüyoruz:
"Bilmiyoruz!"
Gerçekten de bilmiyoruz. Çünkü AK Parti alışılagelmiş siyasetin dışında bir siyaset yürütüyor ve aday belirmede şeffaf davranmıyor.
Son sözü parti genel başkanı söyleyecek.
Ortada kriterleri belirlenmiş bir yarış yok ki, siz de yarışmacılara bakasınız ve şunun şundan şöyle bir artısı var diyesiniz veya diğer aday berikilerden farklı olarak şu özelliğe sahip...
Aday adayları genel başkanın önüne getiriliyor, o da içlerinden biri için, "adayımız bu olsun" deyip kestirip atıyor.
Neye göre karar verdi, hangi özellikleri amil oldu bilmiyoruz.
Tahsil durumu mu etkendir, yoksa iyi bir geçmişe sahip olmak mı?
Belki de bambaşka bir faktör devreye giriyor.
Geçmişte aday belirleme sürecinde eş-dost hatırının en baskın etken olduğuna tanık olduk.
Şayet genel başkan o şehirden çok iyi tanıdığı ve güvendiği birine soruyorsa, o kişinin referansı sair sebeplerin önüne geçebiliyor.
Erzurum'da bu örneği yaşadık.
30 Mart seçimlerinde belirleyici şart ne olur şimdiden kestirmek mümkün değil.
Aday adayları ortada...
Şu kişi şundan iyidir demek en azından nezaket kurallarına uymaz.
Fakat kimin kaç okka çektiği de artık herkes tarafından bilinen bir gerçek.
Buna rağmen son sözü söyleyecek olan genel başkan tek seçici...
Tayyip Bey, teşkilatlardan ve nihayet de belediyeden gelen bir siyasetçi olduğu için sokağın nabzını en iyi tutan liderlerden biri...
Aynı Tayyip Bey Erzurum'un hangi koşullarda olduğunu, nasıl geri kaldığını da görüyor ve biliyor.
Umuyor ve diliyorum ki, yeni dönem belediye başkan adaylarını belirlerken işte o gerçeği asla gözden kaçırmaz.
Hani şöyle dört başı mamur bir kent olmuş olsaydık, diyebilirdi ki "Adam sende kim kazanırsa kazansın, nasılsa şehrimizin devasa hizmetlere ihtiyacı yok. Her şeyimiz tamam"
Maalesef bu lükse sahip değiliz.
İyi bir adayla kötü bir aday arasında Palandöken dağı kadar fark olur.
İyi bir aday Erzurum'u bu halinden alıp çok daha ilerilere taşır, kötü bir adaysa şehrimizi bugünden de perişan eder.
Çok çok olağanüstü bir son dakika değişikliği olmaz ise eğer görünen odur ki AK Parti kimi aday gösterirse göstersin 1 Nisan 2014 tarihinden itibaren yeni belediye başkanımız o olacaktır.
Gelin hep birlikte dua edelim ki Tayyip Bey Erzurum'a 1 Nisan şakası yapmaya kalkmasın.
Yoksa halimiz Marmara çırasına benzer ki sormayın...
Bu sebeple, "AK Parti kimi aday gösterir" diye sormak yerine, "AK Parti Erzurum'u uçuracak bir kişiyi aday etmeli" demek daha doğru olacaktır.
Bu şehrin yeni maceralara ve yeni şakalara tahammül edecek bir gücü yok artık..
30 Mart'tan sonra ya büsbütün batacağız, ya da yeni bir ümit silkinip ayağa kalkacağız.
Üçüncü bir yol yok ki, hep beraber onu deneyelim...