Kültür-Sanat Haber Girişi : 17 Kasım 2017 14:14

Zaman tüneli gibi harita

Zaman tüneli gibi harita
Erzurum tarihinde bir ilk... Tarihçi Prof. Dr. Murat Küçükuğurlu ve Murat Türker Tüfekçi Rus, Fransız ve İngilizlerin çizdiği haritalardan yola çıkarak 'Osmanlı dönemi Erzurum' haritası hazırladı.
Erzurumajans-Erzurum tarihinde bir ilk... Tarihçi Prof. Dr. Murat Küçükuğurlu ve Murat Türker Tüfekçi Rus, Fransız ve İngilizlerin çizdiği haritalardan yola çıkarak 'Osmanlı dönemi Erzurum' haritası hazırladı. Ezber bozan çalışma zaman içinde kaybolan ya da unutulan birçok değeri ortaya çıkardı.

Erzurum Teknik Üniversitesi (ETÜ) Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Başkanı Prof. Dr. Murat Küçükuğurlu ile 'Erzurum Arşivi'ni kuran Murat Türker Tüfekçi, kentin 400 yıllık geçmişine ışık tutacak bir çalışmaya imza attı. 15 yıl süren bir alt yapı çalışmasından sonra 1829 yılındaki ilk Rus işgali sırasında komutan Uşakov'un çizdiği Erzurum krokisini ele alan Prof. Dr. Uğurlu ve Tüfekçi ardından 1840 tarihli Fransız ve 1855 tarihli bir İngiliz haritası buldu. Osmanlı, Cumhuriyet, Vakıflar Genel Müdürlüğü ve tapu arşivlerinden de yararlanan Prof. Dr. Uğurlu ve Tüfekçi, geçen 400 yıl içinde kaybolan kent tarihini cadde cadde, sokak sokak tüm detaylarıyla ortaya çıkardı.

Yok olan tabyalar bulundu

Şehrin önsözü olacak türden bir harita çizen ikili, ezber bozacak bilgilere de ulaştı. "Haritayı yaparken, sanki o günlerde yaşamış gibi hissettik kendimizi" diyen Prof. Dr. Murat Küçükuğurlu, birçok yeni bilgiye ve noktaya ulaştıklarını dile getirdi. Kentin savunmasında önemli rolü olan tabyalardan 52'sinin ismini bulduklarını ve yerlerini belirlediklerini anlatan Prof. Dr. Uğurlu, çalışmayla ilgili şunları söyledi. "Murat Türker Tüfekçi ile tanışmamızdan sonra yapılmamış bir şey yapalım dedik. Benim şehrimin haritasını Rus, İngiliz, Fransız çizmiş ama ben çizmemişim. Evet, bazı haritalar yok değil örneğin Fuat Bey'in yaptığı çalışma var ama bu kadar detaylısı yoktu. Orijinal kaynaklara dayanmak suretiyle Osmanlı dönemi Erzurum haritasına başladık. Rus, Fransız ve İngilizlerin çizdiği haritaları bulduğumuzda daha önce bilmediğimiz yer mekânlarla karşılaştık."

Kundakçı Mektebi... İskender Paşa Çarşısı...

"Örneğin Lala Paşa Camii'nin yanında Menderes Caddesi üzerinde 'Kundakçı Mektebi' varmış. Bugün yok ve ismi bile unutulmuş. Ayrıca Sultaniye Medresesi? Bugünkü SGK binasının olduğu yerde hemen önünde bu medrese varmış. Bununla birlikte Erzurum'da İskender Paşa Çarşısı varmış. Bu da Lala Paşa Cami civarında görülüyor. Yine ismi unutulmuş Muhit Efendi Mahallesi, camisi, kütüphanesi ve medresesi ki kalenin hemen altında ama hepsi unutulmuş ve burası da bizim tespitlerimize göre iç kalenin hemen altında. Kuyumcular çarşısı mesela bugün akla ilk gelen yer Tebrizkapı ama bu haritalara baktığımızda Taşhan'ın hemen üzerinde olduğunu gördük. Bunun yanında büyük kavafhane var. Biri küçük diğeri büyük iki saraçhane görülüyor. Küçük Saraçhane Ali Paşa Camii'nin orada ve üstü kapalı bir çarşı. Erzurum'un tespit ettiğimiz 70'e yakın çarşısından bir kısmının üzeri kapalıymış."

Taşhan hapishaneymiş!

"En ilginci de Rüstempaşa'yı biz bedesten olarak bilirdik. Fakat belgeler gösterdi ki burası bedesten değil. Çok çeşitli amaçlarla kullanılmış ve bir ara kürek mahkûmlarının tutulduğu hapishane olmuş. Sonra askeri depo olarak kullanılmış. Ardından Cumhuriyet'in ilk yıllarında elektrik santraline dönüştürülmüş. Taşhan dediğimiz bina Osmanlı'nın ilk dönemlerinde ticari amaçlarla kullanıldı ama sonraki asırlarda çok farklı amaçlarla kullanılmış. Tortum elektrik santrali yapılana kadar Erzurum'un elektriği buradan sağlanıyordu. Kısacası onlarca han, medrese ya da ne varsa birçok yapı ortaya çıktı ve artık yerlerini biliyoruz."

Savaşlar, depremler ve biz katletmişiz!

Geçen 400 yıl içinde yaşanan savaşlar, meydana gelen depremler ve Cumhuriyet yıllarındaki imar çalışmalarıyla kent tarihinin önemli bir kısmının katledildiğini vurgulayan Prof. Dr. Küçükuğurlu, şöyle devam etti. "Erzurum enteresan bir yer. Savaşların ve depremlerin çok yaşandığı bir memleket. Örneğin 1859 depremi var ki kentte 7 bin haneden 4 bini yıkılmış. 1901 depremi yine aynı şekilde. Sonra Birinci Dünya Harbi? Çok ilginçtir Ruslar gelmeden önce bazı binaları kendimiz yıkmışız. Cumhuriyet Caddesi'nin oluşturulmasının temeli buna dayanır. Orada bazı binalar yani o güzergâhtaki binalar bizler tarafından yıkıldı ve bir cadde ortaya çıkmaya başladı. Depremler, savaşlar ve biz yıktık. Ayrıca 1829'da Ruslar yıktı. Ruslar giderken kalenin önemli bir kısmını ve Vali Sarayı'nı yerle bir ettiler.

Birinci Dünya Harbi'nde örneğin Çifte Minareli Medreseyi yıkalım demişler. Dinamitler döşemişler ve son anda halk engellemiş. Yine o yıllarda Erzurum'un arşivini Ruslar gelmeden önce Ayazpaşa Hamamında yakmışız. Bugün Erzurum'un kadı sicilleri yok. Bugün olsaydı onlarca araştırma konusu çıkardı. Sonuç itibariyle bir kültür hizmeti olacağına inandığımız bu haritayla bilinmeyenleri ortaya koyduk. Araştırmacılar için çok önemli bir kaynak olacak bu çalışma kültür turizmi noktasında da önemli bir materyal olacak."

Onur SAĞSÖZ/Pusula
Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.