Ramazan Endüstrisi

Nefse dizgin vurulması gerçeğini insana hatırlatan oruç ibadetinin yaşandığı ramazan ayı içerisindeyiz.

Ne hazindir ki ,her türlü kötülüğü emreden nefse karşı "Diz çök ey zorlu nefis diz çök " diyebilecek iradenin gösterilmesi gereken  ramazan  ayı, son yıllarda nefsin arzularının  zirveye taşındığı bir iklime dönüşmek üzeredir.

Sadeliğin, tevazünün, sabrın ve paylaşmanın yaşanması gereken bu ay, din kılığına girmiş kapitalist bir anlayışın tesiri altına her gün biraz daha girmektedir.

Oruç tutanların sayısında ki artışla birlikte her ramazan ayında nefse hitap eden, tüketimi tetikleyen ve israfı meşrulaştıran  yeni bir takım sektörler ortaya çıkmaktadır.

Ramazan ayının kutsiyetini fırsat bilen  aç gözlülerin bu ayı  rant ekonomisine çevirerek istismar etmeleri ve kazançlarına kazanç katmaları şahit olduğumuz bir durumdur.

Ramazan ayı artık nefsin arzularını okşayan ve onu besleyen bir ortama doğru çekilmektedir.

Hz. Peygamberin iftar sofrasından dem vuranların beş yıldızlı  otellerin iftar sofralarında birbirlerini ağırlamaları ve bir birleriyle yarışır hale gelmeleri oruç ibadetinin anlayışı hakkında ip uçları vermektedir.

Beytülmaldan finans edilen ve davetlileri zenginler, siyasiler, bürokratlar olan lüks tarifeli iftar sofraları Hz. Ömer'in devlet malına bakışıyla asla örtüşmemektedir.

İsim yapmış İlahi gruplarının  görkemli iftar sofralarından birinden diğerine koşmaları da rant kapısının başka bir sektörü olarak göze çarpmaktadır.

Guınness Rekorlar Kitabına girme iddiasıyla hazırlanmış izlenimi veren yerel yönetimlerin on binlerce kişilik  iftar çadırları ise fukaranın uğrak yeri olmaktan neredeyse çıkmış  hali vakti yerinde olanların piknik alanına dönüşmüş haldedir.

Bu çadırlar artık  ramazan ayının siyasi sektörleri haline gelerek  başlangıçtaki masumiyetlerini kaybetmişlerdir.

Ramazan ayında çarşı pazarın hareketlenmesini fırsat bilenlerin fiyatlara zam yapması fırsatı ganimete çevirme düşüncesinin pazardaki yansımasıdır. Bu uygulama yıllardan beri alışık olduğumuz bir durumdur ve ramazan ayının zam sektörlerinin başında gelmektedir.

Elbette ki ramazan sektöründeki en büyük payı TV kanalları almaktadır.

Ramazanda hangi gıdaları yemeliyiz şeklinde  ekranlara çıkıp akıl veren uzmanlar da ramazan sektörünün bir başka parçası olarak çarşı pazar ortamını tetiklemektedirler.

Özellikle bu ayda, hurafe dini anlatan hocaların  çok izlenen TV kanallarında şov yapmaları ise  ramazan sektörünün en bereketli alanıdır.

Büyük paralar karşılığında ekranlara çıkıp bulunduğu kanala reyting yaptıran din alimi kimlikli bu şovmenler ne yazık ki ramazan ayında yeni bir sektörün ortaya çıkmasına Şehirden şehire koşup tatmin edici ücretler karşılığında dini konferanslar veren sözde alim, ulema ve bilgeler ise ramazan sektörünün bir başka yönünü oluşturmaktadırlar.ön ayak olmuşlardır

Şehirden şehire koşup tatmin edici ücretler karşılığında dini konferanslar veren sözde alim, ulema ve bilgeler ise ramazan sektörünün bir başka yönünü oluşturmaktadırlar.

Para karşılığı okunan hatmi şerifler ise rahmetli Reyhani'nin " Ramazanda hafız olan paradır para " mısralarını çağrıştırmaktadır.

Kadayıfçıların ve fırınların önündeki kuyruklar nefsin beklentilerinin pazardaki yansımaları hakkında bilgi vermektedir.

Gazelhanlar, ilahi grupları, tasavvuf musikisi grupları, hurafe dini satan pazarlamacı sözde alimler, beş yıldızlı oteller, lüks restoranlar, dini ramazan ayında hatırlayan TV kanalları, velhasıl nefsin peşinde koşacağı her türlü ortamı oluşturanlar ramazan sektörünün baş aktörleridirler.

Yine son yıllarda büyük firmaların, yüksek ciro tutturan bayilerine promosyon olarak ramazan umresi sunmaları da ramazan sektörünün bir başka yönüdür.

Bu uygulamanın içeriğine bakıldığında yine işin ekonomik boyutlu olduğu anlaşılmaktadır.

Putları ortadan kaldırmak içim ortaya çıkan peygamber sevdalılarının mezarlara koşup sirke ve bir parça ekmekle iftar açmaları, türbelere; kilit, kalem, oyuncak bebek, ev maketi  vs. götürmeleri aradan geçen 1400 yıla rağmen insanların atalarının dininde ısrar ettiklerinin bir göstergesi olarak düşündürücüdür.

Ortam, kapitalizmin çarkına girmiş bir din anlayışını göstermektedir.

Ramazan ayının bereketinden beslenen bu sektörlere ilerleyen yıllarda yenilerinin ekleneceği şüphesizdir.

Kavramların içinin boşaltılması ve hafifletilmesi bu tür uygulamalar vasıtasıyla olmaktadır.

İbadetin mantığı ve ruhu anlaşılmadığı müddetçe gösterişçi ve maddeci din anlayışı rant ekonomisinin bir parçası ve aleti olmaktan öteye gidemeyecektir.

Bu olup bitenlere  rıza gösterilmesi ise "  Bu din garip gelmiştir ve garip  gidecektir" diyen Hz. Peygamberin sözlerini hatırlatmaktadır.
Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.
  • [email protected] 01 Ocak 1970 02:00

    Sayın Güzel; Bu düşüncelerin bir benzerini palandöken gazetesinin internette yer alan nüshasının size ayrılan köşesindeki yorumlar içine de yazmış olmama rağmen yayınlayacaklarına ait tarafımda güven oluşturmadıkları için bir kez de burada dile getirme zorunluluğu duymaktayım.Görev gereği Ankara'da ikamet eden bir hemşehriniz olarak yazılarınızı elden geldiğince takip ediyorum.Ayrıca önemli kitapçıların raflarında kitabınızın yer aldığını görmekten de mutluluk duyduğumu belirtmeliyim.Öte yandan geçmişte bir yazınıza müstear adla yaptığım yorumun hemen akabindeki yazınızla o eleştiri karşısında olumlu yönde geri dönüş yaparak olgunluk düzeyinizi göstermiş olduğunuzu ayrıca belirtmek istiyorum.Bundan sonra da şehrimizle ilgili hafızamızı diri tutacak çalışmaları sürdüreceğinize inanıyoruz.Sağlıcakla kalın.

  • Abdulhak 01 Ocak 1970 02:00

    Nerde o Yaşar Nari'li ramazanlar değil mi? Sayın yazar.