Bölge Haber Girişi : 06 Aralık 2010 01:20

Ölünceye Kadar İmam Hatipli Olacağım!..

Ölünceye Kadar İmam Hatipli Olacağım!..
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, İmam Hatip Mezunları Derneğinde Yaptığı Konuşmada''Ölünceye Kadar İmam Haitpli Kalacağım" dedi.

Erzurum Ajans-Başbakan Recep Tayyip Erdoğan: "İmam Hatip Lisesinin sıralarında okuduğumuz anlarda da sonrasında da her türlü aşağılamaya, hakarete, baskıya, engellemeye maruz kaldık. Aralarda öyle hocalarımız çıktı ki, içeride, dışarıda, bize 'cenaze yıkayıcısı' dediler, bize 'taşralı' dediler, 'köylü' dediler, 'zenci' dediler, bize 'siz doktor olamazsınız, mühendis olamazsınız, kaymakam, vali, siyasetçi olamazsınız' dediler, bize 'muhtar bile olamazsınız' dediler"

"Ben, bütün bu camianın, emanetin ne demek olduğunu çok iyi idrak ettiğini biliyorum. Bütün bu camianın, harama el uzatmaktan, milletin emanetine göz dikmekten nasıl sakındığını çok iyi biliyorum. İmam Hatip camiasının, yetimin hakkını korumakta, milletin tek kuruşunu kılı kırk yaran bir hassasiyetle muhafaza etmekte ne denli hassas olduğunu çok iyi biliyorum. İmam Hatip çınarının büyümesinin birilerini rahatsız etme sebebi de esasen işte budur"

"Kapıcının çocuğunun okumasından rahatsız oldular. Onun için 'bidon kafalı, göbeğini kaşıyan adam' dediler bu milletin evlatlarına. 'Yozgat'ın, Sivas'ın, Erzurum'un köylüsünün çocuğu gelip başımıza kaymakam olmasın' dediler, 'Muş'un, Bitlis'in, Bingöl'ün çocukları valilik yapmasın' dediler. Aydın'ın, Muğla'nın İzmir'in yoksul varoşlarından mühendis çıkmasın, doktor çıkmasın, avukat, hakim, savcı çıkmasın istediler"

"'Başörtüsü' deyip kızları eve hapsetmek istediler. Onlar gitsinler kapıcılık yapsınlar, onlar sadece el ayak işlerine baksınlar, onlar çay getirip çay götürsünler, onlar etkin konumlarda olmasın istediler. 'Katsayı' deyip yoksulları köylerine sıkıştırmak istediler. Bu elitistlere, bu seçkincilere, bu statükoculara karşı eğitim mücadelemizden taviz vermedik. Onların istediğini yapmadık, köylerimize, taşraya, varoşlara mahpus olmadık"

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, İmam Hatip Liseleri Mezunları ve Mensupları Derneği (ÖNDER) tarafından Beyoğlu Anadolu İmam Hatip Lisesi'nde düzenlenen 6. İmam-Hatipliler Kurultayı'na katıldı. Başbakan'ın dün akşam saatlerinde katılımının gündeme geldiği Kurultay'a bu sabah katılmayacağı bildirildi. Ancak daha sonra Başbakan'ın katılımı gerçekleşti

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, İmam Hatip Liseleri Mezunları ve Mensupları Derneği (ÖNDER) tarafından Beyoğlu Anadolu İmam Hatip Lisesi'nde düzenlenen 6. İmam-Hatipliler Kurultayı'na katıldı. Başbakan'ın dün akşam saatlerinde katılımının gündeme geldiği Kurultay'a bu sabah katılmayacağı bildirildi. Ancak daha sonra Başbakan'ın katılımı gerçekleşti. Son anda katılmaya karar verdiği toplantıda konuşan Başbakan Erdoğan, "İmam Hatip Lisesi mezunu olmayı hayatım boyunca büyük bir gurur vesilesi olarak yüreğimde taşıdım. Çocuklarımın tamamının da İmam Hatip Lisesi mezunu olmasından iftihar ettim. Allah'ın izniyle, son nefesimi verinceye kadar da imam Hatipli olmanın gururunu, onurunu, şerefini üzerimde taşımaya devam edeceğim" dedi.

BİZE 'CENAZE YIKAYICISI' DEDİLER

O dönemde yola çıkanların Türkiye'nin bugününe ve geleceğine ruh veren bir gençliği inşa etmeyi başardıklarını söyleyen Erdoğan, "O büyük insanların talebesi olarak, bu yapıyı öksüz bırakmadık, Anadolu'ya mahcup olmadık, bizim için dişinden tırnağından artıranlara mahcup olmadık, bize dua edenlere mahcup olmadık. Allah'ın izniyle Celalettin Hoca gibi bu işe öncülük eden büyüklerimize mahcup olmadık ve inşallah da olmayacağız. İmam Hatip Lisesinin sıralarında okuduğumuz anlarda da sonrasında da her türlü aşağılamaya, hakarete, baskıya, engellemeye maruz kaldık. Aralarda öyle hocalarımız çıktı ki içeride, dışarıda, bize 'cenaze yıkayıcısı' dediler, bize 'taşralı' dediler, 'köylü' dediler, 'zenci' dediler, bize 'siz doktor olamazsınız, mühendis olamazsınız, kaymakam, vali, siyasetçi olamazsınız' dediler, bize 'muhtar bile olamazsınız' dediler. Allah'ın izniyle millete güvendik, ülkeye inandık, umutsuzluğu yanımıza yaklaştırmadık, yılgınlığa kapılmadık ve her kademede milletin teveccühüne mazhar olduk" diye konuştu.

ELİTİSTLERE, SEÇKİNCİLERE, STATÜKOCULARA KARŞI EĞİTİM MÜCADELEMİZDEN TAVİZ VERMEDİK

Erdoğan, şunları dile getirdi: "İstanbul İmam Hatip Lisesi'nde okurken, yatılı bölüm koğuşlarında, ranzaların arasında sessiz sessiz ağlayan arkadaşlarımı gördüm. Aylarca ailesinden harçlık alamayan, bir dilim ekmekle akşama kadar ayakta durmaya çalışan arkadaşlarım vardı. Yoksulluğa pes etmedik, dışlanmışlığa 'eyvallah' demedik, aşağılayanlara prim vermedik, biz 'Anadoluyuz' dedik, biz 'Trakyayız' dedik, biz 'Türkiye'yiz' dedik ve işte bugünlere ulaştık. Ben, bütün bu camianın, emanetin ne demek olduğunu çok iyi idrak ettiğini biliyorum. Bütün bu camianın, harama el uzatmaktan, milletin emanetine göz dikmekten nasıl sakındığını çok iyi biliyorum. İmam Hatip camiasının, yetimin hakkını korumakta, milletin tek kuruşunu kılı kırk yaran bir hassasiyetle muhafaza etmekte ne denli hassas olduğunu çok iyi biliyorum. İmam Hatip çınarının büyümesinin birilerini rahatsız etme sebebi de esasen işte budur. 'Meslek lisesi öğrencileri, üniversite okumasın' dediler, 'meslek lisesi mezunları mühendis olmasın, tıp fakültelerine, siyasal bilgilere, hukuk fakültelerine gitmesin' dediler. Meslek lisesi mezunları kamuda görev almasın, idareci olmasın, kaymakam, vali, milletvekili, bakan, başbakan olmasın istediler. Çünkü, kapıcının çocuğunun okumasından rahatsız oldular. Onun için 'bidon kafalı, göbeğini kaşıyan adam' dediler bu milletin evlatlarına. 'Yozgat'ın, Sivas'ın, Erzurum'un köylüsünün çocuğu gelip başımıza kaymakam olmasın' dediler, 'Muş'un, Bitlis'in, Bingöl'ün çocukları valilik yapmasın' dediler. Aydın'ın, Muğla'nın İzmir'in yoksul varoşlarından mühendis çıkmasın, doktor çıkmasın, avukat, hakim, savcı çıkmasın istediler. Milletin emanetine, milletin hazinesine sahip çıkacak, onu büyük bir hassasiyetle koruyacak, kollayacak, gözetecek Anadolu çocuklarının yetişmesinden hazzetmediler. 'Başörtüsü' deyip kızları eve hapsetmek istediler. Onlar gitsinler kapıcılık yapsınlar, onlar sadece el ayak işlerine baksınlar, onlar çay getirip çay götürsünler, onlar etkin konumlarda olmasın istediler. 'Katsayı' deyip yoksulları köylerine sıkıştırmak istediler. Bu elitistlere, bu seçkincilere, bu statükoculara karşı eğitim mücadelemizden taviz vermedik. Onların istediğini yapmadık, köylerimize, taşraya, varoşlara mahpus olmadık."

YILLARCA 'GERİCİ' DEDİLER, YILLARCA YOBAZ YAFTASINI YAKIŞTIRDILAR

İmam hatip lisesini bitirenlerin dünyanın ve Türkiye'nin sayılı üniversitelerine gittiklerini söyleyen Başbakan Erdoğan, "Yoksul köy çocukları İstanbul'un, Ankara'nın çeşitli üniversitelerin master, doktora yaptılar. Bütün aşağılamalara, bütün hakaretlere, bütün yasaklara

rağmen işte 8 yıldır Türkiye'yi büyütüyor, Türkiye'yi bölgenin en itibarlı ülkesi haline getiriyoruz. Yolsuzluğa, yoksulluğa, yasaklara karşı kararlı bir şekilde mücadele ediyor, Türkiye'yi kronik sorunlarından arındırmak için ter döküyoruz. Yıllarca 'gerici' dediler, yıllarca yobaz yaftasını yakıştırdılar, Anadolu insanını yıllarca en sakil şekilde yazdılar, çizdiler. İşte 8 yılda açtığımız 160 bin yeni derslikle, okullara gönderdiğimiz 750 bin bilgisayarla, 78 yeni üniversiteyle, bu ülkenin her bir çocuğuna sunduğumuz kaliteli eğitim imkanıyla bilime, eğitime verdiğimiz önemi tartışmasız şekilde ispat ettik. Sanal korkulara, sanal tehditlere bizi malzeme yapmak istediler. Avrupa

Birliği ile katılım müzakerelerini başlatan biz olduk. Medeniyetler İttifakı'na öncülük eden biz olduk. Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi'nde elini, bedenini, yüreğini ortaya koyan biz olduk. Balkanlar'da, Kafkasya'da, Ortadoğu'da, Kabil'de, Bağdat'ta, Gazze'de, Kudüs'te hakkı söyleyen, hakkı savunan, hakkı tutup kaldıran yine biz olduk. Bizi farklı şekilde tanımlayanlar mahcup oldular ama biz tevazudan asla

taviz göstermedik, kibre prim vermedik. Biz, imam hatip sıralarında kardeşliği gördük, kardeşliği yaşadık, dayanışmayı, paylaşmayı adeta hücrelerimizde hissettik. Bugün de 'kardeşlik' diyoruz, bugün de 'dayanışma' diyoruz, 'paylaşma' diyoruz, bugün de 'hak' diyoruz, 'hukuk' diyoruz, 'adalet' diyoruz" dedi. Konuşmanın ardından Erdoğan'a, ÖNDER Genel Başkanı Hüseyin Korkut tarafından derneğin 475 numaralı üyesi olduğuna ilişkin kayıt defteri örneği sunuldu.

Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.