Milli irade demokrasiye sahip çıktı...

Cihan imparatorluğunun emperyalist ülkeler tarafından parçalanmasından sonra elimizde kalan son toprak parçası  Anadolu'ya sığınıp; kanla,irfanla  Türkiye Cumhuriyeti'ni kurmuştuk.

Kul muamelesi gören bir toplumun, millet olma yolundaki bu başarısı, mazlum milletlere örnek olmuş egemenlik, kayıtsız şartsız millete verilmişti.

Bağımsız Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulması kolay olmamıştı.

Bir milletin yeryüzünden tamamen silinmek istendiği dönemde, şanlı bir mücadele verilmiş,ilelebet payidar kalacak olan Türkiye Cumhuriyeti sağlam temeller üzerine kurulmuştu.

Cumhurun söz sahibi olduğu bu cumhuriyet, demokratik, laik, sosyal hukuk devleti olarak ilkelerini çizmiş ve muasır medeniyet seviyesine ulaşmayı hedef edinmişti.

İslam coğrafyası içerisinde bir yüzük kaşı gibi fark edilen genç Türkiye Cumhuriyeti az zamanda çok işler başarmış ,zamanla esir milletlere ilham kaynağı olmuştu.

Cihan İmparatorluğunun yıkılmasındaki faktörleri çok iyi bilen kurucu irade bu hatalara tekrar düşülmemesi için yol haritaları çizmiş, bu konuda sağlam adımlar atmıştı.

Ekonomi,sağlık,eğitim,ulaşım,savunma  vb alanlarda ciddi atılımlar yapılmış,ulusal güvenliğimizin teminatı olan silahlı kuvvetlerimiz, cumhuriyetin ve istiklalin bekçisi olarak her türlü zararlı akımların dışında tutularak dünyanın en seçkin ordusu haline getirilmişti.

Çünkü,Sultan Alpaslan bu orduyla Anadolu kapılarını bize açmış,Fatih Sultan Mehmet   bu orduyla İstanbul'u feth etmiş, Kanuni  Sultan Süleyman bu orduyla Avrupa'nın bağrına girmiş, Çanakkale'de ,Kutul amare de bu ordu destan yazmış, Milli Mücadele'yi  bu orduyla kazanmıştık.

Türk'ün son kalesi olan bağımsız Türkiye Cumhuriyeti'nin varlığı elbette ki emperyalist ülkeleri rahatsız etmişti. Onların tek düşünceleri Viyana kapılarına kadar gelen Türkleri  tarih sahnesinden silmekti.

Planlarını programlarını hazırladılar, yerli işbirlikçilerle yola koyuldular.

Bu konuda en etkili metot, din faktörünü kullanmaktı, bu yolu seçtiler.

Kutsallar üzerinden yürüyerek   devleti ele geçirip, emelleri doğrultusunda yapılandırmak ve ortadan kaldırmak için seferber oldular.

 Cumhuriyetin temel değerleri olan demokrasi, laiklik, gibi kavramları "lâdini" olarak ilan edip halkı etkilemeye başladılar.

Milli Mücadele'yi ve ona öncülük eden iradeyi hafife aldılar ,görmezlikten geldiler.

         Önce silahlı kuvvetlerin halledilmesi gerekiyordu, çünkü omurga kırıldı mı bedenin yapacak fazla bir şeyi yoktu.

Buradan başlamayı düşündüler.

İdeolojiye ,fikir akımlarına kapılamamış bu ordunun içine sızmak ve daha sonra itibarını zedelemek  ilk hedefleri oldu.

Peygamber ocağı denilen orduyu dinsizlikle itham ettiler.

Bu ocak içerisinde vatan aşkıyla görev yapan seçkin subayları kumpaslarla, iftiralarla görevlerinden uzaklaştırıp, yerlerine kendi kadrolarını getirip, ileriye dönük planlarının alt yapısını oluşturdular.

Din adına ortaya çıkan bu tür  yapılanmaların tek hedefi, devlet kadrolarını ele geçirmek oldu. Zamanla,emperyalist güçlerin beslediği  bu hain planı yavaş yavaş uygulamaya koydular. 

Hukuk sistemine müdahale edip, yargıya ve adalete olan güveni sarstılar.Hukukun ayaklar altına alınmasında beis görmediler.

Kamunun her alanına taşınmaya başladılar.

Türkiye Cumhuriyeti'nin nimetlerinden faydalanan bu zihniyetlerin tek hedefleri devleti  ele geçirip kendilerine göre  devleti revize etmekti.

Aradan geçen yıllar içerisinde bunda Muvaffak oldular.

Zamanında Silahlı kuvvetler içerisindeki bu yapılanmaları sezenleri, dinsizlikle suçlayıp "Yavuz hırsız ev sahibini hırsız çıkarır" misali bir bardak suda fırtınalar kopardılar.

Dantel işler gibi yavaş yavaş örülen bu hain plan, neticede 15 Temmuz 2016 günü kendi çehresini tamamıyla ortaya koydu.

Ülkenin Cumhurbaşkanını kaçırıp ,ikinci bir Genç Osman trajedisini sahneye koymak istediler.

Gözleri o kadar kararmıştı ki masum insanların üzerine tankları sürmede, onlara kurşun sıkmada tereddüt göstermediler.

Kardeşi kardeşe kırdırmak için ellerinden geleni yaptılar.

Neticede sağlam temeller üzerine kurulmuş olan Türkiye Cumhuriyeti bu badireyi  atlatmasını bildi.

Bir gece baskını ile devleti ele geçirmeyi hedefleyen bu zihniyet,Türk milletinin bağrından çıkmış silahlı kuvvetlerin, güvenlik güçlerinin ve Türk halkının kararlı duruşu karşısında amaçlarına ulaşamadı.

Tarihe not düşen bu olay canımızı yakmış olsa da netice itibariyle hayırlara vesile olmuştur.

Dün, demokrasiyi beşeri düzen olarak değerlendirip  burun kıvıranların  bu gün demokrasiye sahip çıkmaları ,meydanlarda Türk bayraklarının elden ele dolaşması ,milli irade kavramının sahiplenilmesi ,laiklik konusunun hatırlanması ,siyasi mutabakatın oluşması, milli mücadele  heyecanının dirilmesi, devlet kademelerinde liyakat ve ehliyetin üstün tutulması gerekliliğinin gündeme gelmesi, devlet içerisindeki yapılanmaların temizlenmesi  ülkenin geleceği açısından arzu edilen bir gelişmedir.

Ülkeyi uçurumun eşiğinden döndüren bu olayda  devletin bekası uğruna canlarını veren şehitlerimiz yüreğimizi yakarken, bu tezgahta sahneye sürülen ,emir kulu masum Mehmetçiklere karşı girişilen linç görüntüleri de canımızı bir o kadar yakmıştır.

Ellerine kınalar yakıp ,davul zurna eşliğinde peygamber ocağına gönderdiğimiz kınalı kuzularımıza karşı girişilen çirkin saldırıları yapanların ,masum halkın üzerine kurşun yağdıran darbeci alçaklardan farkı yoktur.

Silahlı kuvvetler içerisinde yuvalanmış bir örgütün yaptıkları şanlı ordumuza asla mal edilmemelidir.

Bu yaşananlar Uzun yıllardan beri unutulan "Türkiye Cumhuriyeti şeyhler,dervişler,meczuplar ülkesi olamaz " sözünü haklı çıkarmıştır.

15 temmuz Cuma günü ülkemizde cereyan eden olaylar, bize; hukuku üstün tutmamızı, demokrasiye  sahip çıkmamızı, egemenliğin kayıtsız şartsız millette olmasını  bir kez daha hatırlatmıştır.

Bu günden sonra adil bir yargı ile hukuka olan saygınlığımızı,devlet içerisine sızma düşüncesindeki organize akımlara fırsat vermeyerek laikliği,siyasi olgunluğa erişerek demokrasiyi,milli değerlere sahip çıkarak Milli Mücadele ruhunu,Gazi Meclis kavramıyla parlamenter demokratik sistemi yaşatabiliriz. Geçmiş olsun..

Hak şerleri hayr eyler
Zannetme ki gayr eyler
Ârif anı seyreyler
Mevlâ görelim neyler 
Neylerse güzel eyler
Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.
  • Nabi terzi oglu 01 Ocak 1970 02:00

    Susmak.erdemliktir doğru ama bu evrak için diil çünkü gazeteci yok inan beyinleri boş kapasiteleri yok ne gazetecisi.aydın doğan bunları gazeteden içeri bile sokmaz dinlemez bak adam zeki barıştı bunlar gibi hoduk hoduk oturmuyolar iseyaramazlar

  • İstaismara hayır 01 Ocak 1970 02:00

    Vay Şu Gazeteci, Vay Bu İyi Adam, Vay Bu Tanıdık.. Yeter Ulan,Adamlar 15Temmuz Gecesi Hepimizi Öldürmeye Çalıştılar,Kendinize Gelin Artık.! ERVAK kendine gel millet eleştiriyorsa seni cevap ver.Bazan susmak Erdemli'lik değil suçluluk psikolojisidir.ERVAK'ı koruduğun kolladığın ve oturduğun koltuğun hakkını vermeye davet ediyoruz sizi.

  • Nabi terzi oglu 01 Ocak 1970 02:00

    Ya bizim şu medyacilar sözüm ona gazeteciler çakma gazeteciler bırakın şu işleri bi işe yaramıyor sunuz yorum yapacak kapasitenin bile yok sadece yok o oraya çıkarma yapmış yok süpriz ziyaret yok davet edilmiş yok o kurum bu kuruma çıkarma yapmış yok bilmem ne hele şu çıkartma yapmış başlığı zaten gazeteciliğin daniskasi ya hele bi bakın sole dişe damga deyin içeriyi yüksek bi yorum yapan bi yorumcu varmi erz sözüm ona medyasında gazteciymis ler okurken Gülelim geliyor

  • Pala remzi 01 Ocak 1970 02:00

    Ervak'ın başına yakışmıyorsunuz.Hiç bir iş yaptığınızda yok.Sadece şahsi reklamınızı yapmaktan başka.

  • günaydın 01 Ocak 1970 02:00

    OOOO Günaydın erdal paşa.Millet meydanlardayken sizler tankların altındamıydınız.

  • Nabi terzi oglu 01 Ocak 1970 02:00

    Darbe bitti ya köşe yazarlarimiz yazmaya başladı sanatçılar konuşmaya görünmeye başladı neyse yinede bişe diye darbelerde kim gibi evlere kacmadilar