Milli Eğitim Bakanlarından; Avni Akyol

Millî Eğitim Bakanlarımızdan Avni Akyol'un ölüm yıl dönümü... Ölüm yıl dönümünde; vaktiyle kendileriyle çalışma imkânı bulmuş ve bu yönüyle şanslı bir eğitimci ve yönetici olmam ve ayrıca, üzerimde de haylı emekleri bulunan bir kişi ve bakan olarak, O'nunla ilgili şahsi kanaatlerimi ve kendileriyle yaşanmış, unutulamaz bir kaç güzel hâtıramı, şahsına borçlu olduğum vefâ duygusuyla ifâde ve izâh etmek ihtiyacını hissettim. İnsanlar doğar, büyür ve nihayetinde hayata vedâ eder. İnsanoğlunun ve nihayetinde tüm canlıların kaderidir bu..Önüne geçilemez bu mukadder kaderin ardından, değerli ve kalıcı olan, boşa geçirilmemiş bir ömür ve hizmetleryle hayırla yâd edilen bir kişilik sahibi olarak, tarih ve gönüllerde yer alabilmiş olmaktır.

Hele devlet hayatında hizmetlerle geçirilen ömür, bir başka değer ve anlâm ifâde ederek tarihe, eksi ve artılarıyla not olarak düşer. Şair Baki'nın ifâdesiyle; 'Avâzeyi bu aleme Davut gibi sal / Baki kalan bu gök kubbede bir hoş sâdâymış'denilecek hoş şeyler ve hâtıralar bırakarak ayrılabilmektir. Derler ya; çok yaşamak önemli değil, nasıl ve ne şekilde bir hayât sürdürdüğumüz önemlidir. Hayat denilen süreç, ancak bu haliyle, tad ve anlâm bulabilir. Yoksa, bütün canlılarda olduğu gibi, hayâtı sadece yeme- içmeden ibaret sayan süfli bir idrakten ve hay-huylarla geçirilen boş ve nâfile bir ömürden başka bir şeyden söz edilemez.. Kanaatim odur ki, rahmetli Akyol, bu anlâmda, çok hoş sâdâlar ve güzellikler bırakarak yıllar öncesinden aramızdan ayrılan, nâdir ve nâif devlet adamlarımızdan biriydi....

Cumhuriyet dönemi eğitim tarihimize şöylece bir bakıldığında, etkileyici tesirler ve izler bırakan ve başarılı olmuş sayılı bakanlardan birisinin şüphesiz ve teredütsüz rahmetli Avni Akyol olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Millì Mücâdele dönemi dahil, yetmiş dokuz bakanın görev yaptığı eğitim tarihimizde, 'O iyi bir eğitimci ve bakandı'denilecek sayılı bakanlardan birisinin, gönül huzuruyla Avni Akyol olduğunu vicdani kanaatimle kendi adıma söylebilirim. Eğitime ideolojik kalıplarla bakmayan, pedegojik bir bakış ve tenni ile hareket eden saygın bir bakandı.

Sekiz yıllık kesintisiz eğitim nedeniyle Kur'an Kurslarına darbe vurulduğu ve on dört yaşından sonra öğrencilerin bu kurslara yönelmeyeceği endişesiyle, bazı çevrelerce kendilerince haklı, ama rahatsız edici bir takım siyasî tartışmalar yaşanmaktaydı. Rahmetli Akyol, sorunu çözmek amacıyla, ilk kademe beşinci sınıftan sonra, Kur'an Kurslarına gidenlerin önünü açmak maksadıyla, Kur'an Kurslarına, bazı kültür dersleri konularak, böylece Kur'an Kurslarının da sekiz yıllık eğitim kapsamına alınması, Kur'an Kursu bitiminde, Kur'an Kursu öğrencilerine de ilköğretim diploması verilmesinin sağlanması ve böylece toplumdaki hassasiyetin giderilmesi maksadıyla, çalışma başlatmış, ama sorunu en çok dillendirerek gündemde tutan o günlerdeki bir siyasî partinin muhalefeti ve rahmetli Akyol'un bakanlıktan ayrılmış olması nedeniyle, projenin hayata geçirilmesi mümkün olamamıştı.

Önemli mevki ve görevler iştigal edenler için osmanlıca tabirle söylenilmiş mükemmel bir tabir var. 'Şeref-ül mekân; bil mekin' yani makamların şeref ve izzeti orada oturanlarla kaimdir. Makam ve mevkiler bu şekliyle anlâm ve değer bulurlar. Başka bir anlâtımla, makamdan güç alanlar var, yöneticiler var; bilgi, birikim ve kişilikleriyle, temsil etmiş oldukları makamlar güç ve değer katan yöneticiler var. Yani'önemli insanlar' var; bir diğeri de kalıcı erdemli ve 'değerli insanlar' var. Sahip oldukları makamlar kaybedildiğinde, 'önemli' olarak telâkki edilen kişiliklerin önemleri sürdürdürdükleri görev süresinin bitimiyle sona erer ve sıradanlaşarak, kısa bir sürede unutulmaya mahkûm olur ve zihinlerden silinirler.

'Değerli kişilikler' ise, yani makam ve mevklilere güç ve itibar kazandıranlar zamana ve tarihe konuşurlar. Zaman geçtikçe kıymetleri daha da anlaşır hale gelir. İnsanlık tarihi, görevi icâbi 'önemli' addedilenlerle, 'değerli' devlet ve mevki sahibi olanların örnekleriyle dolu... Bu zaviyeden bakıldığında en az şahsımın nazarında, rahmetli Akyol makamdan güç alan değil, bilgi birikimi ve dolu dolu bilge kişiliğiyle, oturduğu makama güç ve itibar kazandıran ve bir bakan olmanın ötesinde, saygı duyulan ve az sayıda, 'değerli' bir eğitimci ve devlet adamı olarak durmakta.

Eğtimin her kademesinde öğretmen ve idareci olarak yer almış ve önemli bürokratik görevler ifâ etmiş bir şahsiyet olarak siyasete atılmış; Kültür ve Milli Eğitim Bakanlığı görevlerini üstlenmiş bir devlet ve siyâset adamı... Başkanlığında sıkça yapılan toplantı ve seminerler; bizler için fikir alış verişinin yapıldığı bir okul niteliğindeydi. Müdürlük sürem içinde, on sekiz bakanla çalışmış biri olarak, yaşadıklarımla şunu teslim ve teyid etmek fırsatını bularak gözlemledim. Hakikaten Avni Akyol yönetim anlayış ve uygulamalarında, eğitimci bir bakana yakışır farklı bir metod ve yönetimin sahibiydi. Yöneticilere değer veren ve itimat telkin eden, rahat bir biçimde ulaşılabilen ve anlatılanları dinleyen bir bakandı..

Döneminde, merkez ve taşra teşkilatlarında idari kademelerde var olan istikrarlı yönetim anlayışı hâkim olmuş ve kitleler halinde istek dışı atamalar yaşanmamış ve yöneticiler siyasî veya şu bu nedenle her an görevden alınma endişesınden uzak, daha rahat ve emin olarak görevlerine odaklanmışlardı.. Eğitimde, siyasî ve günü kurtarmaktan ziyâde daha çok pedegojik bir yaklaşım ve tavır sergilerdi.

Valiliklerce yapılmayan ve görüş bildirilmeyen tekliflere ve mevzuat dışı res'en atamalara iltifat etmezdi. Toplantı ve seminerlerde, kendi görüş ve düşüncelerini dikte etme yerine, toplantıya iştirak eden merkez teşkilâtı mensupları yerine, daha çok alandaki taşra teşkilâtı yöneticilerinin görüş ve düşüncelerine itibar ederdi. Toplantı ve seminerlerin bitimlerinde ise, bilgi birikimiyle ve yine o güzel üslûbuyla yapmış olduğu toparlayıcı değerlendirmeler, eğitim adına bizler için ayrı bir zevk ve güzellikti. Yeni motivasyonlarla görevimizin başına dönerdik. O dönem yöneticileri olarak, O'nu sevdik. Eğitim ve yönetimde kendimize örnek aldık.

Olumlu çalışmalarımdan, toplantılardaki görüş ve düşüncelerimden ve diğer sair ikili görüşmelerimden memnun kalmış olacak ki, şahsımı, iki kez 'takdirname'yle ödüllendirme lütfûnda bulundu. Kars Milli Eğitim Müdürü iken, görüşüm alınmadan daha büyük ve siyasî nedenler yüzünden sorunlu bir il olan ve sorunları üstesinden gelerek çözeceğim düşüncesiyle, Gaziantep İl Müdürlüğüne vekâleten görevlendirmem yapılmıştı.

Makamında, asaleten kararnamem çıkmadan bu ili gitmeyi doğru bulmadığımı ve bu nedenle, asaleten atanmamın yapılmasını halinde gidebileceğimi ifâde ettim. 'Fevzi, şimdilik git, orada sana ihtiyaç var. Daha sonra asaleten atanman yapılacak'dediyse de, bu ilde milli eğitim üzerinde yürütülen siyasî çatışmalarda 'meze' olacağım endişesiyle gitmemekte israrlı oldum ve görevlendirmem iptal edildi. Erzurum'un münhal olması halinde, Erzurum'a atamamın yapılması talebimi takdirlerine sundum. Nitekim kısa bir süre sonra Erzurum iline atamam yapıldı ve benim için bu atama hakikaten süpriz oldu.

Avni Akyol, öğretmenlerin aralıklarla, hizmetiçi eğitimden geçirilmeleri lüzümuna inan bir eğitimciydi. Bu amaçla beş adet hizmet eğitim merkezi projelendirilmiş, ama hangi illere yapılacağına ilişkin isimlendirmeler hâlâ yapılmamıştı. Kendilerini ziyaretimde, eğitim merkezlerden birinin Erzurum'a yapılması talebime olumlu bakarak ve anında ilgili birime, projelerden birinin Erzurum iklimine uygun bir biçimde revize edilerek, Erzurum'a yapılması talimatını verdi.

Hizmetiçi eğitim merkezi hizmete alınarak, yılda yirmi bin civarında öğretmenin eğitime alındığı bu devasa eğitim yatırımı, Erzurum turizmine ve ekonomisine ciddi katma değer sağlayarak, hizmet vermeye devam etmektedir. Bire bir yapılan görüşmelerde, yatırım proğramlarında, yer almamasına rağmen, ülkemizin ikinci büyük öğretmenevi ve yine ülkemizin en büyük fen liselerinden İbrahim Hakkı Fen Lisesi, onun talimatlarıyla, fonlardan kaynak sağlanarak hizmete alındı ve daha nice yatırımlar...

Merhum Akyol'un örnek kişilığine ait bir diğer anaktotdan söz etmek istiyorum. Erzurum'u ziyaretlerinde adet üzere, Anavatan İl Başkanlığı ziyaretine valilik makam aracıyla birlikte gittik. Cumhuriyet caddesinde bulunan parti binasının önüne vardığımızda, vali merhum Emrullah Zeybek'le bana 'Sizler binanın altındaki İgs mağasasında istirahat edin, ben partilileri ziyaret edeceğim' diyerek parti binasına çıktı. Dönüşünde partililerin vermiş olduğu bir kaç istek notunu bana uzatarak 'Fevzi bu isteklere bak. Makul olan varsa değerlendir' dedi.

Hizmetiçi eğitim merkezininin kendi mahallerine yapılmasını sâğlamak için o vakitler muhtarlar derneği başkanı Resul Kara elli muhtarın imzasını taşıyan bir dilekçe ile rahmetli Özal'a baş vuruda bulunmuş, hatta benim Doğru Yol Partisine ilgimden söz ederek o dönemde Doğru Yol Ilıca Belediye Başkanının isteğiyle hizmetiçi eğitim merkezini Ilıca-Erzurum yol istikametindeki alana yerleştireceğimden bahisle şikâyette bulunmuş ve bu şikâyetlerini parti binasında partililerin de desteğiyle tekrarlamışlardı. Konunun izahatını isteyince 'Sayın Bakanım istenilen yer, Erzurum'da namıyla kötü bilinen yerin hemen arkasında ve çukurda bulunan ve müsait olmayan bir arazi dedim'

'Hizmetiçi eğitim merkezi bakanlığımızın albenisi olan devasa tesislerindendir. Bayan öğretmenlerin de ikamet edeceği böylesi bir tesisi için malum yerin yakınındaki arsanın makul olmayacağını ve gelenlerin rahatlıkla gidilebilecekleri ve görünebilir bir yerde yapılmasının daha şık olacağını' ifâde ettim. 'Görevden alınmam pahasına da olsa, Erzurum'un girişine ve bize ait arsa üzerinde yapılması en doğru olanıdır' dediğimde ise, 'Sen doğru bildiğin yap' sözleri karşısında çocuklar gibi sevindiğimi hâlà hatırlarım.

Partililerin vemiş oldukları tâlep listesini ve yapılan şikayeti, buyurgan bir tavırla, 'Al ve yap yerine, makul olanları değerlendir' ve tesis için de 'Doğru bildiğin yap' dediğinde  ve ayrıca devlet memurlarını parti binasına almamış olması bir başka devlet adamı sorumluluğu olduğu gayet açıktır. Siyâset üstü bu tür güzel uygulama ve zihniyetlere, her dönemde o kadar çok ihtiyacımîz var ki..

Anlatılacak çok şey var... Erzurum eski Milli Eğitim Müdürlerinden ve benimde saygı duyarak örnek aldığım değerli eğitimci ve Avni Akyol'un yakın mesai arkadaşı, eski müsteşar yardımcısı sayın Cemil Çetin'in paylaşım yazısında, şu güzel ifâdeler ve tespitler yer alır. 'Siyah önlükten, mavi önlüğe geçiş, taşımalı eğitimler, pansiyonlu ilk öğretimler, çok proğramlı liseler, anadolu güzel sanatlar liseleri, anadolu öğretmen liseleri, ilk öğretimde bedava ders kitabı verme projeleri hep O'nun eseridir. O, derin izler bırakarak gönüllerde taht kurar ve unutulmazlar kervanının yolcuları arasında yer alır. Belleğindeki bilgisi ve yüreğindeki sevgisiyle halkımızın hayranlığını kazanrak, hak ettiği yeri alır' sözlerine ve ifade edilen hakikatlere aynen iştirak ediyorum.

Kendisini rahmetle anarken; hâtırasını yâd ediyor ve mekânı cennet olsun diyorum.
Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.