İlçelerimiz de Halk Oyunları (Barlar)

Mili Eğitim Bakanlığı tarafından ilimizin Gelenek, Görenek ve  El Sanatlarının araştırılması istenmişti. [yıl 1985-1986] On sekiz ilçe Halk Eğitimi Merkezi müdürlerinin katkılarıyla bir yıl süren bir çalışma gerçekleştirdik. Bazı ilçelere bizzat giderek gerekli çalışmalarımızı yaptık ve bu çalışmalarımızı iki cilt halinde Genel Müdürlüğe sunduk.


O zamanın imkanlarıyla ne olur ne olmaz diyerek bu iki cildin fotokopisini almıştım. Şimdi o çalışmalara bazı görüşlerimi de katarak Halkoyunları ile ilgili bölümleri aktarmaya çalışacağım. Ayrıca burada amacım Gelenek, Görenek ve El Sanatlarından öte Erzurum Barlarının izini sürmektir.


İSPİR:

 

Erzurum a 146 km uzaklıkta Bayburt, Rize ve Yusufeli ile komşu,  kendisine   has oyunları olan ve mutlaka derleme yapılması gereken,  muhteşem bir ilçemiz.


İspir de ilgimizi çeken önemli şeylerden biri de ''GOJGİN''kilimi dedikleri halı,  kilim, heybe, cecim ve ehram dı.


Halk oyunları olarak tamamen Erzurum Barı oynuyoruz dediler.  Peki hangi Barları oynuyorsunuz dediğimizde şu isimleri saydılar.


1-Sadece Davul Zurna ile oynadığımız Barlar:

Başbar,  Hoşbilezik,  Aşırma, Karabet  ve  Can Temür.

2- Hem Davul- Zurna hem de Tulum eşliğinde oynadığımız oyunlar .

Can Temür,  Sıksara, Üç Ayak, Tillara, Sarı Kız, Yayla Barı, Ters Bar ve İspir Barı.

[Ama bunların hepsi daha çok Artvin ve Rize yöresi oyunlarını anımsatan, çoğu da türkülü oyunlardı.]


Mesela TİLLARA nın sözleri şöyleydi.

Çuham gara gaytanni  Hillara Tillara

Hoş geldin deliganni  Hillara Tillara

Deliganninin puşti      Hillara Tillara

Şalı belinden düşti     Hillara Tillara.


Gara gazan goldadır

Yarim uzak yoldadır

Ses etsem sesim getmez

Garli dağlar daldadır


Yola çıkalım oğlan

Yola bakalım oğlan

Bu yol bize gelmedi

Yolu yıkalım oğlan.


OLTU:


1877 den önce Ardahan a bağlıydı. Rus işgalinde Oltu Şura Hükümetini kurarak,1920 de TBMM ye bağlanıncaya kadar bağımsız kaldı.


Erzurum da oynanan kadın ve erkek Barlarının hemen hepsi Oltu ve köylerinde oynanmaktaymış.


Çevrede yaygın olarak oynanan Erkek Barlarının isimleri şöyle:.


Başbar,  Delloy,  sallama, Üçayak, Jandarma, Nari, Timurağa, Tavuk Barı, Koçeri.


Kadın Barları ise:


Kavak, Döne, Nari, Çarşıda Üzüm Kara, Köylü Kızı, Sarı Seyran, Sarı Çiçek, Çift Beyaz Güvercin ve  Çiftetelli.


Birde daha çok köylerde oynanan Türkülü oyunlar vardır. Bir halka oluşturulur. Oyuncular dan ikisi Türkünün birinci satırını söyler, yanındaki iki kişi ikinci satırını söyler, diğer iki kişi üçüncü satırını söyler. Türkü bitmişse sırası gelen iki kişi aynı makamda başka bir türküye geçebilir.


ÖRNEK:


İlk söyleyenler:           

Ata yükledim Darı

Döndüm dağa yukarı

İkinci söyleyenler:     

Dağın dibi kışladı

Kar yağmaya başladı.


Bütün bu oyunlar Tef,  Tulum ve Billi eşliğinde oynanır. (Billi kamıştan yapılır. 20cm uzunluğundadır. Basit bir yapısı vardır. Tulum çalmak isteyenler, önce Billi çalmasını öğrenirler.)


Otluya ilk gittiğimde bir kurtuluş bayramı günü idi. Törende gösteri yapan bir Erzurum Erkek Bar Ekibini hayranlıkla izledim. Oyunlar Erzurum oyunları idi ama çok kabaca ve çok hoyrat ça oynanıyordu. Ayaklar alabildiğine yukarı kalkıyor ve hızla yere iniyordu. Hiç kimsenin de ekipte birlik sağlayacağım diye bir kaygısı  da yoktu.


Benim gibi onları izleyen seyirciler 3.cü iyi oynuyor veya herkes 4.cü gibi oynasa ne güzel olacak, ya da yok canım en iyisi Barbaşı şeklinde yorumlarda bulunuyordu. Ama şuna eminim ki oynayan oyuncuların hepsi içten, candan ve zevk alarak oynuyorlardı..


O zamanki aklımla bu oyunlar biraz disiplinize edilse çok iyi olacak diyerek oyundan sonra  Barbaşını  çağırdım. Erzurum a gelerek en az bir ay bizim kurslara katılmasını istedim.


Şimdi ismini unuttum, o arkadaş Erzurum a geldi, bizim kurslarımıza katıldı ve oyunları nasıl düzelteceği konusunda kendisine yardımcı olduk.


Birkaç yıl sonra yine Otluda,  yine bir kurtuluş bayramı şenliğinde Oltu Bar ekibini izledim. Sanki ekibi ben Erzurum dan getirmişim gibi oldu ve hiç heyecanlanmadım. Hemen o eskiden izlediğim ekip gözümün önüne geldi. Ne kadar büyük bir hata yapmışım, düşüncesine kapıldım. Keşke eskisi gibi kalsaydı, Erzurum Barlarının bir varyantı olarak devam etseydi. Yani o eski tadı, o eski lezzeti yakalayamadım ve adeta içim burkuldu..


ŞENKAYA


Şenkaya 93 harbi sonrası yapılan anlaşma gereğince Sarıkamış a bağlanarak Rus egemenliğine girdi. Buradaki Gaziler [Bardız] çayı Osmanlı-Rus sınırını çizmişti.


Allahuekber dağlarının batı eteklerine kurulmuş olan Şenkaya , Sarıkamış, Selim ve Göle ile komşudur.


Erzurum a uzaklığı nedeniyle Erzurum Halkoyunlarının etkisini göremedik. Buna karşılık Kars ve Ağrı oyunlarının etkisini gözlemleyebilirsiniz.


Genelde Ağrı ve Kars yöresinde el ele veya küçük parmaktan tutularak oynanan, çoğu kez adına ''Yallı veya  Bar'' denen oyunlara bezer oyunlar mevcut  . Düğün,  bayram ve şenliklerde genellikle kadınlar tarafından oynanan bu Türkülü oyunlar,  üçayak  ve aşırtma denen figürlerle oynanır. Şenkaya mahalli oyunların tümü, kızlı erkekli oynandığı gibi, yalnız kadınlar veya yalnız erkekler tarafından da oynanabilir. Oyunlar davul-zurnanın bulunduğu zamanlarda davul-zurna eşliğinde , yoksa saz la veya türküler söylenerek oynanır.


Şenkayanın Kadın oyunları genellikle ismini, türkünün isminden alır. Şenkaya HEM Müdürü Kemal Yıldız tarafından derlenen beş adet Kadın oyunu, Erzurum a getirilerek Şenkayalı hemşerilerimizin ve protokol un katılımıyla ve büyük alkışlarla sergilendi.[1986] Ayrıca ilk defa bu oyunlarda giyilen kadın elbiseleri de düzenlenmişti..


Bu oyunlar:


1-Şoğerin yolları

2-Peşkir astım direkten

3-Davarlar bere geldi

4-Yeşil perde yüktedir.

5-Dağda ardıç kurusu


ŞOĞERİN YOLLARI


İndim Şoğer başına

Yaylalar Şenkaya

Toprak onun başına

Her tarafı Örtülü.(örtülü şenkayanın eski adı.)

İşmar ettim bakmadan

Yaylalar Şenkaya

Toprak onun başına

Her tarafı örtülü

Giderim eğle beni

Yaylalar Şenkaya

Zülfüne düğle beni

Her tarafı örtülü

Zülfün eğlemez beni

Yaylalar Şenkaya

Gerdanan düğle beni

Her tarafı örtülü


            Oyunun bir yerinde zurnacı düüüt diyerek nağmeyi uzatır ve keser. Bu ara kızlar sağ ayağı sol ayağın üzerine getirerek ayak bağlar, başlarını da öne eğerek sessizce ayakta beklerler. Güya zurna bozuldu, gelin alayı yolda kaldı, bahşiş isterler. Zurnacıya bahşiş gelince zurnacı tekrar büyük bir şevkle çalmaya ve kızlarla birlikte oynamaya başlar. Bu zurnacı çok enteresan bir adam dı . Güler yüzlü, sevecen , yerinde duramayan biriydi. Zurnayı da parmak uçlarıyla çalardı.


TORTUM


            Halkoyunları konusunda Erzurum merkezde oynanan oyunların tüm özelliklerini Tortumda da görmek mümkündür.

            Biz başka araştırmalarımız dan biliyoruz ki Erzurum Kadın Barlarının bir çoğunun kaynağı Tortumdur.

Aşşahtan  Gelirem

Kavak

Çarşıda üzüm Kara

Ağca ferikler.

Kavurma koydum tasa


            Ayrıca eskiden Tortuma bağlı olan Uzundere ilçesinin adını taşıyan Uzundere Barının önceleri AZORT Barı adıyla oynandığını bizden önceki kuşaklar söylerdi. (Azort Uzundere nin eski adıdır.)


            Birde Tortum tezgahlarında dokunan şal kumaşların Erzurum abacıları tarafından kapış-kapış alındığını tarih kitapları yazar. Koyunun her renk yününden kumaş yapıldığı için her renk zığva-yelek görmek de mümkündü.


NARMAN:


 Narman da oynana mahalli oyunlar Erzurum oyunlarının aynısıdır. Onun için detaya girmiyorum?


            Kime sorduysak, Erzurum da oynanan Barların hepsi burada da oynanır dediler. Birde İbrahim Erkal ın babası iyi Klarnet çalardı dediler.


Muhsin Koça sorduğumda oda şöyle dedi. Bekir Emmi hem oynar, hem oynatırdı. Öyle toplanırdı ki Basma da insanlar, bilen oynardı,  bilmeyen bacadan bakardı. Hele düğün Narman ın Göllü (Hohor) köyü olunca, Bekir Emmi Klarnet te, Samikale li Yunus ta Davul da olunca yer yerinden oynardı. Ablalar baca da , genç kızlar harman da ,köy büyükleri köy odasın da, ama dışarı çıkmaz gençlerin eğlencesine engel olmazlardı. İşte Anadolu bir köy monoğrafyasında böyle oluşurdu.


            Eğer birde düğün Fevzi beyin oğlu Halis in düğünü olursa, birde kaynata Keğani li Mahmut Çavuş olursa,  düğün iki katlı olurdu. Köy de delikanlılar Davul Zurna ile oynarken, Gelin başka bir Davul Zurna ile gelirdi. Hele de Cano Bekir  Tike (cağ kebap) yapmışsa , gel keyfim gel.


Ne yapsın Muhsin Koç, Narmanlılar tarih boyunca bir düğün görmüşler  ,bir Narmanlı olarak o da  onu anlattı.!!


         Oltu, Olur ve Şenkaya nın bazı bölgelerinde kullanılan (Kadın ve Erkek)


MAHALLİ KIYAFETLER


 ve bunların yapılışı.


            ŞAL CEKET ve ŞAL PANTOLON un yapılışı:


Şal ceket ve şal pantolonun dokunduğu kumaş büyük emekler verilerek hazırlanır.


Altı aylık kuzuların yünleri kesilir. Buna ''GÜZEM ''denir.  Güzem ler yıkanır.  kurutulur ve Yün Taraklarında taranır. Taranan bu Güzem ler  ''Teşi ''veya ''Çığrık'' larla eğrilerek iplik haline getirilir. Bu iplikler ''KUYU'' denen tezgahlar da tarağa alınır ve kadınlar tarafından dokunur. İşte dokunan bu kumaşa ^''ŞAL'' denir. Bu şal özel olarak yapılmış ''ŞAL KURUNU'' denilen tezgah ta ve çok sıcak bir yerde,  üzerine sıcak su dökülerek, ayakla belli bir kıvama gelinceye kadar döğülür.  Döğülmesi tamamlanan şal kurutulur. Artık elbise olacak duruma gelmiştir. 


            İşte bu şaldan şal ceket ve pantolon dokunur. Pantolonlar 1-Tam kilot pantolon 2-Yarım kilot pantolon olarak iki cins olur. Dizden bele kadar olan kısmı oldukça geniş ve dışa kavisli, diz kapağından ayak bileklerine kadar olan kısmı oldukça dar olur. Beli kemerli ve ön taraftaki açıklık düğmeli olur.  İşte ''Bel ile dize kadar olan bölüme ''KİLOT'' denir. Kilot çok kabarık duruyorsa ''Tam Kilot'' az kabarık duruyorsa ''Yarım Kilot' denir. Bu Kilot pantolonların üzerine ''DİZLEME ÇORAP ''denen   koyun yününden ama renkli ipliklerle dokunan püsküllü çoraplar giyilir. Çorap dizlere kadar olduğu için ''Dizleme Çorap''adını almıştır.


            Erzurum da giyilen Zığva nın benzeri, buralarda yukarıda anlattığım Şal kumaştan yapılır. Erzurum da ''Galle'' denen kısma burada ''TURİK'' denir.


            ÇARIK


            Eskiden buralarda ayağa giyilen yegane giysi Çarık tı . Çarık Büyükbaş hayvan derisinden yapılır.


            Deri tuzlanır, kurutulur, sonra ''ZOĞ'' denen parçalara ayrılır. Bu parçalar ayağın ölçüsüne göre kesilir ve çarık bu Zoğlardan yapılır.  Hayvanın ön ve arka ayaklarının oynak yerlerinden elde edilen çarıklara''Dede Burnu Çarık''denir.


            Çarıkların giyilmesi zahmetli olmasın,  ayakta kuruyarak ayağı incitmesin diye, deriler ''Arpa Unu Bulamacı''içerisinde bir hafta müddetle bekletilir. Bu müddet zarfında derinin tüyleri dökülür. Bu deri daha sonra da'' ŞAP SUYU'' içerisinde bekletilir. Çıkarıldıktan sonra su ile yıkanır ve Balık Yağı ile yağlanır. Deri bu haliyle birkaç gün daha bekletilir. Artık elde edilen deri oldukça yumuşaktır ve istenilen kıvama gelmiştir. İşte bu deriden yapılan Çarığa ''HASIL ÇARIK ''denir.


            KADIN GİYSİLERİ:


Tezgahlarda dokunan Peştemal ve çorap dışında kadınların kullandığı mahalli bir kumaş yoktur. Entariler fabrika kumaşı olup, herkes kendi zevkine göre aldığı kumaşları diker.


            PEŞTEMAL:  Yine  koyun  yününden yapılan kumaşlardan elde edilir. Tezgahta dokunan kumaşı her kes kendi boy uzunluğuna göre keser ve  bele  kemer takarak kullanır. Bu kemer aynı kumaştan da olabilir.


            TAKI olarak ta Oltu taşından yapılan yüzük, kolye ve tespih tanelerinin arasına altın dizilerek boyuna asılan takılar revaçtadır. Birde genellikle köylerde Altınlar ,  Beşibiryerdeler kırmızı bir kurdelaya dizilerek boyun ve gerdanları süsler.


HINIS:


            Hınıs , Erzurum ilçeleri içerisinde kendisine has Erkek mahalli oyunları olan ilçelerimizin başında gelir. Kadınlara has halkoyunları yoktur. Hınıs oyunlarını sergileyen bir gurubu kısa zamanda toparladık ve oyunları resimleme fırsatı   bulduk. 


Tesbit ettiğimiz oyun isimleri şunlardı.


Yarkuşta,  Ağırbaş,  Çepki,  Ninnaro,  Herzani, Laçi,  Nihnaso,  Silvan ve Koçeri.


            Başlarında Kırmızı fesin etrafına,  sarı puşi  (poşu)   bağlamışlardı.  Gömlek ve yelek Erzurum gömlek ve yeleğinin aynısıydı .  Kösteğin ucuna takılan saat, yeleğin cebine konmuştu. (Şimdilerde bu şekli çok değiştirmişler) .Bele bağlanan kuşak yine Erzurum şal kuşağıydı. Fakat bağlama şekli farklıydı. Üçgen şeklinde basitce bağlanmıştı. Giysilerin Erzurumdan ayrılan en önemli bölümü,  pantolon (zığva)  yerine kullanılan Şalvarıydı. Bu şalvar Van veya Bitlis şalvarlarına çok benzemekteydi. Lacivert şalvarın her iki yanında beyaz bir şerit vardı. Ayakta yine Erzurum Çapula sı . Yani  giysinin üst tarafı Erzurum,  alt tarafı Bitlis ti.


 Bu oyunları oynayanlar eskiden ayağımızda Çarık vardı, ama şimdi Çarık yapan yok onun için Çapula giyiyoruz dediler. (Ama ben aynı düşüncede değildim. Acaba elbise bulamamışlar da iki yöre  elbisesini   karıştırarak  kendilerine has bir yöre elbisesi mi  yapmışlardı.?)


            Oyunlar Muş veya Bitlis oyunlarının tesirinde. Zaten oyun isimlerinden de bu anlaşılmakta. Dört veya  altı  kişiyle oynanmakta. (Aslında çift sayıda daha fazla kişi ile de olabilir). Karşılıklı el vurmalar ve yer değiştirmeler, ikişer, ikişer el ele tutuşarak çökmeler ve yedili sekme,  oyunun karakterini zaten anlatmaktadır. Bazı oyun isimlerinin sonuna Bar kelimesi ekliyorlar ,  ama  hiçbir oyunu Bara benzetemedim ,hepsi Halaydı.


TEKMAN


Önceleri Hınıs ilçesine  bağlı  bir köy iken 1949 da ilçe oldu.  Erzuruma 151 km uzaklıkta olan Tekman,  Hınıs, Karayazı,  Çat , Karlıova ve Varto ile komşudur.


Halk Oyunları konusunda Tekmanı  anlatan her hangi bir oyuna rastlayamadık. Karşılıklı dizilen iki gurubun ,  karşılıklı türküler söyleyerek oynadığı  oyunları  mevcutmuş.  Çalgı  çalan  (enstruman)  kimselere de rastlayamadık.


 Ama KADIN KIYAFETLERİ oldukça ilgimizi çekti. Kadife kumaştan yapılan (her renk olabilir) entari,  bele  bağlanan gümüş kemerle tamamlanır.  Oldukça geniş olan etekler bu kemer vasıtasıyla kat kat olur.  Şalvar giyenlere de rastlamak mümkündür.  Reng a renk şalvar giyenler  üstlerine  kadife içlik ve kadife yelek giyiyorlar.


Tekman kadınlarının boyunları altınlarla süslü, hem de gerçek altın.


Asıl ilgimizi çeken kadınların birçoğunda gördüğümüz ''KOFİK'' denen başlıklardı. Yaşlı kadınların giydiği, çoğunluğu siyah vala ve poşularla süslü kofik , en enterasan olanıydı.  (Hakkari ekibindeki bayanların giydiği başlıkları anımsadım)


Bu kofikler ayrıca ''TAŞ''denen gümüş işlemelerle bezenmişti. O vala ve poşularla süslü Kofik  bayağı bir hacim kaplıyordu.


            Biz görmedik ama anlatıldığına göre gelinlerin ve genç kızların başlıkları da kendine has ve ayrı ayrıymış. Yani sokakta gezen bir kadının başlığına bakıldığında Kaynana, Gelin, Nişanlı ve Bekar kız olduğunu,  yöre halkı hemen anlarmış.  Başlarında sadece oyalı yazma veya    beyaz Leçek olanlar genç kızlarmış.


            Yörede oynanan oyunlar var mı ? diye sorduğumuz da , bayağı oyun isimleri saydılar , ama kimseyi bulup oynatamadık.


            Dello, Tamzara, Çepki, Timurağa, Köylü kızı, Nare, Yalkuşta, Silvan ve Sine sine.(Bu oyunların hepsi türkülüymüş.)


KARAYAZI: (Karla kaplı düzlük)


            Erzurum a 153 km uzaklıkta, Tutak, Malazgirt ve  Hınısla komşudur. Karayazı HEM. Müdürü nün bulduğu bazı vatandaşlarla görüşmelerimizde şu bilgileri not ettik.


            Halkoyunlarımız genellikle halay oyunlarıdır. Kız ve Erkekler ayrı ayrı oynadıkları gibi beraber de oynamaktadırlar. Oyunlar genellikle türkülüdür ve bir kişi türküyü söyler ekibin diğer bütün elemanları koro halinde türküyü tekrar eder.


Oynanış şekli olarakta genelde üç adım ileri gidilir ve geri gelinir. Bazen de sağ ayak önde, üç kez ileri zıplanır , sonra üç kez yerinde sayılır. Her türkünün söyleniş şekli ve ritimleri farklı olduğundan ritimlere uyularak hızlı ve yavaş oynanır.


Bu oyunlardan bazılarının isimleri şöyledir.


Koçeri, Çepki, Yarkışta, Tanzara,  Zeyno ve Kılıç.


GİYSİLER: Kadınlarımız Bordo kadifeden yapılmış geniş ve çok pilili entari giyerler. Bele Gümüş kemer takarlar. Ayaklarında Yemeni ve Beyaz Çorap vardır.  Başlarında ise ''Kofi''denen bir fes takarlar. Bu kof iler ''Para'' ve''Penes'' denen çeyrek ve bütün altınlarla süslenir.


            Erkeklerin başında ''PAPAĞ''vardır . Beyaz yakasız Mintan (Gömlek) ve onun üzerine yine yünden dokunmuş yelek giyilir.  Pantolon yerine giyilen giysi şalvara benzer ve oldukça geniştir. Ayakta yemeni ve taaa dizlere kadar çıkan beyaz yün Çorap vardır. Bele ise renkli şal kuşak üçgen şeklinde bağlanır.


SONUÇ:


Bütün bu çalışmalardan sonra şu sonuçlara vardım.


 Erzurum,  Halk Oyunları açısından'' ÜÇ BÖLGEYE''  ayrılmaktadır.


            1-Tortum, Narman ile eskilerin ''İpek Yolu''dedikleri Kars tan  Erzincan a giden karayolu üzerindeki  Horasan, Pasinler, Aşkale ve hatta Erzincan ın Tecan ilçesinde Erzurum merkezde oynanan Barlar oynanmaktadır.


            Ayrıca yukarıda söylemeyi unuttum 13 Temmuz 1878 Berlin Anlaşmasıyla Artvin, Ardahan, Kars,  Şenkaya, Olur, ve Sarıkamış harp tazminatı olarak Ruslara bırakılmıştı.


Rus hududu doğuda Karaurgan  ve Kuzey Doğuda Oltu yakınlarıdan geçti.  Bu sınır Erzurum a 105 km kadar yaklaşmıştı.


Bu yöreler 1918 yılına kadar yaklaşık 40 yıl Rus işgalinde kaldı. İşte bu sınırın batısında kalan (yani Erzurum tarafında kalan) birçok köy ve kasaba Erzurum la ilişkisini hiç kesmedi. Ve buralarda, şimdilerde Erkek Barları oynanmasa da hemen hemen bütün köylerde Erzurum Kadın Barları oynanmaktadır. Buralarda oynandığını tesbit ettiğim Kadın Barları şunlardır.


1-Çimene gel çimene

2--Aşşahtan gelirem

3-Köylü kızı

4-Habudiyar

5-Deli kız

6-Sarı Seyran...


  Bu köylerin Erzurum la ilişkisini hiç kesmemesi bu kültürün buralarda yaşaması açısından çok önemli olmuştur. İşte Sarıkamış a bağlı bu köylerden,   Tercana kadar uzanan bu bölge, katıksız'' BAR BÖLGESİDİR.''


            2-Merkezini OLTU ilçesinin oluşturduğu Pazaryolu, İspir, Olur ve Şenkaya ilçelerini kapsayan, Davul-zurnanın yanında Tulum ve  Billi denen müzik aletleri eşliğinde hem Bar hem de Horon oynanmakta olan bölge.


Bu bölge ye ,Erzurum un yanı sıra Artvin,Rize birazda Kars yöresinin tesirinde kalan kendine has bir ''GEÇİŞ BÖLGESİ'' diyebiliriz.  Yani buralarda hem,  Horon hem Halay, hem de Bar görmek mümkündür.


            3-Merkezini HINIS ilçesinin oluşturduğu, aşağı-yukarı hepsinin Hınıs oyunlarını oynadığı Hınıs, Karayazı  ve  Tekman havzası.


Bitlis ve Muş yöresi oyunlarının tesirinde kalan bu bölge, kapalı bir kutu olarak orada durmaktadır.




            Halk Oyunları   Sevdalılarına  Saygılarımla.

Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.
  • cavit marancı 01 Ocak 1970 02:00

    Güzel bir çalışma..arkadaşım..bir kitaba dönüştürülüp yayınlarsan köyümüz düğünlerinden aklımda kalan bir-iki bar türküsüyle katkı sağlarım

  • yakup can 01 Ocak 1970 02:00

    aman kapalım kutu kalsınlar