Bölge Haber Girişi : 13 Şubat 2020 13:00

İdlib'te savaşırken, FETÖ'den ceza aldılar

İdlib'te savaşırken, FETÖ'den ceza aldılar
TSK'nın İdlib’te yürüttüğü operasyonda bulunan üç uzman çavuş, ‘Anayasal Düzeni Ortadan Kaldırmaya Teşebbüs Etme’ suçuna yardım ettikleri gerekçesiyle 12 yıl 6'şar ay hapisle cezalandırıldı.
Erzurumajans-Onur SAĞSÖZ-Türk Silahlı Kuvvetleri’nin İdlib’te yürüttüğü operasyonda bulunan üç uzman çavuş, Kars 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nce ‘Anayasal Düzeni Ortadan Kaldırmaya Teşebbüs Etme’ suçuna yardım ettikleri gerekçesiyle önce ağırlaştırılmış müebbet, ardından 12 yıl 6’şar ay hapisle cezalandırıldı. Sanıkların avukatı Yakup Çağrı Arısoy, savaşta olan müvekkiliyle telefonda yaptığı konuşmayı Erzurum Ajans’a anlattı. 

Türk Silahlı Kuvvetleri’nden bir grubun 15 Temmuz 2016’da kalkıştığı hain darbe girişimi sonrasında Kars’ta görev yapan askerler hakkında Kars 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde dava açıldı. 90 askerin yargılandığı iki ayrı davada sanık konumunda olan ve halen İdlip’deki operasyonlarda bulunan üç uzman çavuşun hikayesi dikkat çekti.



TERÖR SALDIRISI OLABİLİR

15 Temmuz gecesi Uzman Çavuşlar Abdülkadir Aslan, Musa Yavuz ve Ahmet Keklikçi WhatsApp grubuna gelen “Acil toplanın” mesajıyla kışlaya geldi. İddiaya göre ilk olarak komutanlarının, “Terör saldırısı olma ihtimali var. Derhal teçhizatlarınızı alın” emri üzerine silahlanan uzman çavuşlar, bir süre kışla içinde bekledi.

Bir süre sonra askerlerin yanına gelen Kol Komutanı Üsteğmen Ferdi Karaşahin’in, “Arkadaşlar sıkıyönetim durumunda emirlere mutlak itaat edildiğini, emrilere karşı gelindiğinde kafanıza sıksalar bile kimsenin umurunda olmasınız” şeklinde bir konuşma yaptığı mahkeme tutanaklarına yansıdı.



HOPARLÖRE ATEŞ EMRİ VERDİ

Duruşmada o anları anlatan Uzman Çavuş Ahmet Keklikçi,  “Ferdi üsteğmenin emri ile 1 kol olarak Batı Lojmanları Nizamiyesi bölgesine gerekli tedbirleri almak için gittik. Nizamiye bölgesine geçtiğimizde Kol Komutanı Ferdi Karaşahin bizi Nizamiye içinde sağlı sollu mevzilere yerleştirdi. Ferdi Karaşahin, ‘Eğer nizamiye bölgesine bir saldırı ve üzerimize gelen olduğunda ilk önce sözlü olarak ikaz edilecek, daha sonra geriye çekilip havaya ateş edilecek ve en son kendi talimatı ile ateş edileceğini’ söyledi. Yaklaşık 5 dakika nizamiyede bekledikten sonra kolu tekrar topladı. Diğer Kol Savaş Kışlasında bulunan bölüğün yanına gideceğini söyledi. Daha sonra nizamiyeden yaklaşık 100 metre kadar kol olarak dışarı çıkarak, sivil evlerin yakınında Ferdi Karaşahin kola dur ve bulunduğumuz yere çökme emri verdi. Biz bulunduğumuz yerde çöktük ancak Ferdi Karaşahin bizden uzaklaşarak o esnada direkte asılı bulunan ve ‘gün birlik günüdür gün beraberlik günüdür’ anonsu gelen belediye hoparlörüne ateş etti. Kaç el ateş ettiğini sayamadım ve hoparlör susmadı, Ferdi Karaşahin kolda bulunan Uzman Çavuş Erkan Zengin’den belediye hoparlörünü vurmasını istedi. Erkan uzmanda yanımızda bulunan Sözleşmeli Er Sefa Erbaş ile belediye hoparlörünün yanına giderek ikisi birden hoparlöre ateş ettiler ve kaç el ateş ettiklerin saymadım hoparlörü düşürdüler. Daha sonra kol komutanı Ferdi Karaşahin’ in emri ile nizamiye bölgesinden yaklaşık 200 metre ilerde bulunan kız yurdunun önüne gittik. 30-40 metre daha ilerlemeye başladık. İlerlerken piyade uzman çavuş Erkan Zengin bize şarjörleri çıkarttırdı. Silahlarımıza takılı olan ve namluların aşağı göstermesini istedi. Bu olaylar yaşanırken sözleşmeli er Cengiz Ilgınlı bana durumun ne olduğunu sordu. Ben durumdan rahatsız olmuştum. Çünkü ilerledikçe elinde Türk bayrağı olan insanlar görünmeye başlanmıştı. Anons edilen bir hoparlöre ateş edilmişti. Biz terör saldırısı olarak çıktığımız için elinde Türk bayrağı olan bir insanın terör olmayacağını düşündüm. Olayların terör saldırısının dışına çıkacağı için durumun tam olarak ne olduğunu bilmediğimi, terör saldırısı dışında bir şeye karışmayacağımızı, bunun için çıktığımızı söyledim. Daha sonra bölüğe dahil olduk. Orada fazla bir süre beklemeden olayın ne olduğunu anlamaya çalışırken bölük komutanımız bizim burada işimizin olmadığını, geri kışlaya dönmemiz gerektiğini ve kışlaya döndüm. Kışlaya döndükten ve bir süre bekledikten sonra bölük komutanımız koğuşlar bölgesine çekilme emri verdi. Daha sonra koğuşlar bölgesine çekildikten sonra eğitim toplantı odasına çıktım. Orada diğer arkadaşlarıma katılarak televizyon izlemeye başladım. Televizyonda İstanbul Boğazı'nın kapatıldığını, oradaki askerlerin şehit olduğunu, Ankara'da F-16’ların alçak uçuş yaptığını, Cumhurbaşkanımıza suikast girişimi olduğunu öğrendim" dedi.



HAKLARINDA DAVA AÇILDI

Tüm yurtta darbe girişiminin bastırılmasından sonra Kars’ta da sokağa çıkarılan er ve erbaş hakkında dava açıldı. Kars 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen ilk duruşmada tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılan askerler arasındaki uzman çavuşlar Abdülkadir Aslan, Musa Yavuz ve Ahmet Keklikçi görevlerine geri döndü. Sanıklar hakkında hata hükümlerini uygulayan mahkeme, uzman çavuşlara ceza verilmesine yer olmadığına karar verirken, mahkemenin kararı İstinaf Mahkemesi’nde bozuldu. Süreç devam ederken, uzman çavuşlar Abdülkadir Aslan, Musa Yavuz ve Ahmet Keklikçi, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin rejim güçlerine karşı Suriye İdlip’de yürüttüğü operasyonda görevlendirildi.

12 YIL 6’ŞAR AY HAPİS ALDILAR

Uzman Çavuşlar İdlib görevindeyken, Kars 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen ve karara bağlanan davada Abdülkadir Aslan, Musa Yavuz ve Ahmet Keklikçi Türk Ceza Kanunu’nun 309/1 maddesi uyarınca ‘Anayasal Düzeni Ortadan Kaldırmaya Teşebbüs Etme’ suçuna yardım ettikleri gerekçesiyle ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırıldılar. İndirim hükümlerini uygulayan mahkeme sanıklara 12 yıl 6 şar ay hapis verirken, sanıkların avukatı Yakup Çağrı Arısoy, duruşma öncesi müvekkilleriyle yaptığı telefon görüşmesini Erzurum Ajans’a anlattı.



AVUKAT ARISOY: NE DİYECEĞİMİ BİLEMEDİM

Karar duruşmasına girmeden önce sıcak çatışma haberlerinin geldiği İdlip’teki müvekkili Ahmet Keklikçi’yi aradığını belirten Avukat Yakup Çağrı Arısoy, Keklikçi’nin kendisine, “Avukat Bey, İnşallah şehit olurum da vatan haini demezler” dediğini söyledi. Duruşmanın ardından yeniden görüştüğü müvekkiline kararı açıkladığını anlatan Avukat Arısoy, “Ne diyeceğimi bilemedim. 12 yıl 6 ay ceza aldın dediğimde, ‘Ben bundan sonra gelen merminin önüne atlarım. Türkiye’ye tabutum dönsün. Ben burada ne için savaşıyorum’ dedi. Telefonda sakinleştirmeye çalıştım ama kendimi çok kötü hissettim. Sınır ötesinde bu vatan için çarpışan evlatlarımız bunlar” diye konuştu. 

“HAİN OLSAM…”

Diğer müvekkili Abdülkadir Aslan ile de yaptığı görüşmeyi aktaran Avukat Yakup Çağrı Arısoy, “50 metre yanıma havan topu düşüyor, bana vatan haini diyorlar. Hain olsam üstümdeki mühimmatla neler yapardım” dediğini aktardı. Avukat Arısoy ayrıca karara itiraz edeceklerini dile getirdi. Bu arada İdlip’te görevli uzman çavuşlardan Musa Yavuz’un Türkiye’ye döndüğü, Abdülkadir Aslan ve Ahmet Keklikçi’nin de haklarındaki kararın Türk Silahlı Kuvvetleri’ne bildirilmesinden sonra Türkiye’ye getirilecekleri öğrenildi.
Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.
  • Ramazan Gülpınar 01 Ocak 1970 02:00

    Böyle yorumlar duygu sömürüsü.gayet normal

  • Adınız Soyadınız 01 Ocak 1970 02:00

    Askeri bitirmeyr yemin etmiş bunlar..bu çocuklar emir eri...Suriye'ye nasıl götürdüyseniz o gecede komutanları o şekilde çıkarmış dışarı...Allah'ın gazabı üzerinize olsun.. askerimize yaptığınız bu haksızlığı millet olarak unutmayacağız.....esas suçlular başımızda .Olan gariban insanlara oldu Allah sorsun hesabını tezvakitde

  • ŞEREF KANDEMİR 01 Ocak 1970 02:00

    ALLAH VAR ALLAAAAAH TSK SUSTURULAMAZ BUNU BİLİN. ASKERE DÜŞMANLIK DÜŞMANA ASKERLİKTİR. DARBEYE KALKIŞAN HAİNLERİN DIŞINDAKİ HERKES MASUMDUR BU BİLİNE.