Bölge Haber Girişi : 20 Aralık 2010 00:01

Ertugay'dan Hükümete tarım aleştrisi!..

Ertugay'dan Hükümete tarım aleştrisi!..
Milliyetçi Harekat Partisi (MHP) Erzurum Milletvekili Zeki Ertugay, Tarım ve Köyişleri Bakanlığının 2011 yılı bütçesi üzerinde MHP grubu adına söz alarak konuşma yaptı.

Erzurum Ajans-Milliyetçi Harekat Partisi (MHP) Erzurum Milletvekili Zeki Ertugay, Tarım ve Köyişleri Bakanlığının 2011 yılı bütçesi üzerinde MHP grubu adına söz alarak konuşma yaptı.

Tarım’ın stratejik bir sektör olduğunu ve ülke için olağanüstü bir sosyal, ekonomik değeri bulunduğunu kaydeden Ertugay, şöyle konuştu:
“AK Parti iktidarının tarım ve hayvancılıkla ilgili politikaları, uygulamaları ve bu bütçeler gösteriyor ki bu iktidar bu önemin farkında değildir. Tarımı ve tarım kesimini gözden çıkarmıştır.
 
Bunun içindir ki bugün bu ülkede üretici, çiftçi perişandır. Üretim düşmüştür. Temel ürünler dahil Türkiye dışarıya bağımlı hale gelmiş, ithalatçı konuma düşürülmüştür. Ve maalesef bu vahim durum hükümetin umurunda olmadığı gibi. Sayın Bakan da durumun ciddiyetinin farkında değildir. Bir müddet önce bu mecliste ‘Arkadaşlar, hiçbir zaman Türkiye kendi kendine yeterli olmadı.
 
O bir masaldı!’ diyen Sayın Bakan geçtiğimiz günlerde bir gazeteye verdiği beyanatta, Türkiye tarımda dünya 8 inciliğine yükseldi bu konuda AB’den üstünüz diyebilmiştir. Bu büyük bir çelişkilidir. Büyük bir tutarsızlıktır. Doğrusu bu ifadelerin ikisi de yanlıştır. Gerçek şudur; Sayın Bakan devri iktidarınızdan önce kendine yeterliydik, bugün sayenizde bağımlı hale geldik.
 
Türkiye’nin üretim potansiyelini değerlendiremediniz, değerlendirmeye de niyetiniz yok. Türkiye’yi et, süt, tahıl gibi temel ürünlerde dahi dışarıya bağımlı hale getirdiniz. İşte Türkiye’ye armağan ettiğiniz tablo; Kendine yeten ve 15 yıldır ve bir gram et ithal etmeyen bu ülke bugün kasaplık canlı hayvan, et ve kurbanlık hayvan ithal ediyor. Bir dediğiniz bir dediğinize uymuyor. Önce sadece canlı hayvan ithal edeceğiz dediniz. Sonra karkas et ithal ettiniz. Kurbanlıkta sıkıntı yok dediniz kurbanlık ithal ettiniz.
 
Sadece kurban bayramıyla sınırlı, kurbanlık koyun ithal edeceğiz dediniz. Şimdi kurban sonrası, kasaplık koyun ithal ediyorsunuz. Kurban Bayramını geçeli 1 ay olmasına rağmen ve de ithalat devam etmesine rağmen et fiyatlarındaki yükseliş bir türlü durmuyor. İnsanlar sayenizde et yiyemiyor. İki yılda 850 bin damızlık süt hayvanı kesime gitmiş (Krizin ana nedeni budur) ne Türk halkı, çocuklarımız yeteri kadar süt içebiliyor nede süt üreticisi ayakta durabiliyor. Türkiye süt tozu ithal ediyor. Sonuç üretici çaresiz, tüketicide perişan. Bu tablo bu ülke için utanılacak bir tablodur.
 
Gelelim bitkisel üretime; TÜİK’in 2010 verilerene göre, Türkiye, ihtiyacı olan ayçiçeğinin yüzde 54’ünü, kırmızı mercimeğin yüzde 55’ini, yeşil mercimeğin yüzde 35’ini, pirincin yüzde 35’ini, mısırın yüzde 20’sini ithal ediyor. Yine TÜİK verilerine göre 2008-2009 üretim döneminde Türkiye, 3 milyon 628 bin ton buğday ithal etmiş. Bu dönemde buğday “ithalat şampiyonu” olmuştur. Türkiye’nin 8 yıllık AKP iktidarı döneminde buğday ithalatına ödediği para yaklaşık 3,7 milyar dolardır.(8 yılda buğdaydaki dış ticaret açığı 3,5 milyar dolardır)
Şimdi Sayın Bakan; biz bu buğdayı dahilde işleme rejimi kapsamında alıyoruz.
 
Bu buğdayı işleyerek un yapıp ihraç ediyoruz. Yani daha büyük bir katma değer yaratıyoruz. Bu Türkiye’nin menfaatine diyor. Bu asla doğru değil. Türkiye 2009 yılında, 902 milyon dolarlık buğday ithal etmiş, peki ne kadar un ihraç etmiş, sadece 581 milyon dolar. Nerede yaratılan katma değer. Ben size söyleyeyim. Katma değer falan yok siz ithal ettiğiniz buğdayı iç piyasada kullandınız. (Bu rakamlar Un Sanayicileri Federasyonunun 2009 yılı Un Sanayi Sektör Raporunun Rakamlarıdır.
 
FAO’nun rakamlarını vermiyorum FAO nun ihracat rakamları daha da aleyhte.) Bu zaten sürpriz değil 9,3 milyon hektar olan buğday alanı, 8 milyon hektar alana düştü. Dolayısıyla üretimde düştü. Sayın Bakan; Türkiye öncedeki dönemlerde de buğday ithal etmiştir. Bu ithalat sadece kaliteyi artırmak üzere paçal yapmak için sınırlı miktarda yapılmıştır. Sizi buradan ikaz ediyorum. Türkiye’nin 2030 yılı nüfusu 100 milyon öngörülüyor. Bu nüfusu besleyebilmek için asgari 6 milyon ton daha buğdaya ihtiyacınız var. Bu demektir ki bu kafayla bu politikalarla bu ülke tarımın idare etmeye devam ederseniz bugün yaptığınız yanlışlıkların bedelini Türkiye önümüzdeki 10 yıllarda aç kalarak ödeyecektir.
 
Yem sektörünün en önemli ham maddesi ve buğdaydan sonra en çok ekilen tahıl olan arpada da durum daha da vahimdir. İktidarınıza kadar bırakın kendi ihtiyacını karşılamayı yılda yaklaşık 1 milyon ton arpa ihraç eden Türkiye bu üründe de ithalatçı konuma gelmiştir. 2002 yılında 8,3 milyon ton olan arpa üretimi 2008 yılında 5,9 milyon tona düşmüştür (FAO) (2002-2009 yılı ithalata ödenen para 215 milyon dolar) Hayvancılıktaki çöküşü, etteki krizi buralarda aramak lazım, yüksek yem maliyetleridir esas sebeplerden biri Sayın Bakan. Tekstil sektörünün lokomotifi beyaz altın pamuğun durumu daha da kötüdür. Üretim her geçen yıl düşmektedir. 2002’de 2 milyon 542 bin ton olan kütlü pamuk üretimi 2009’da 1 milyon 725 bin tona düşmüştür. Onun içindir ki

Pamuk üretimi bakımından dünyada 6 ıncı sırada olan Türkiye bugün Çin’den sonra en büyük pamuk ithalatçısı konumuna gelmiştir. Türkiye sadece 2009 yılında 1 milyar dolarlık pamuk ithal etmiştir. 2002-2009 yılları arasında ithalata ödenen para 7 milyar 200 milyon dolardır. Bugün Türkiye aralarında Etopya, Burkina Faso, Zimbave, Tanzanya gibi haritada da dahi yerini göstermekte zorlanacağınız 38 ülkeden pamuk ithal ediyor. Yine 2009 yılı rakamlarına göre
1 milyon 675 bin ton yağlık ayçiçeği, 1 milyon 140 bin ton soya 459 bin ton mısır, 224 bin ton kırmızı mercimek, 183 bin ton pirinç bu liste böyle uzayıp gidiyor. 143 bin ton arpa, 121 bin ton kolza, 66 bin ton pamuk, 40 bin ton patates, 35 bin ton kuru fasulye, 33 bin ton şeker, 15 bin ton yeşil mercimek ithal etmişiz.
 
Sonuç; Sayın Milletvekilleri; Her vesile ile yüksek tarımsal potansiyelinin altını çizdiğimiz, kahve ve kakao gibi birkaç ürün hariç hemen hemen her türlü ürünün yetiştiği, doğru politikalarla, iyi idare edilip, iyi değerlendirildiği takdirde sadece kendisini değil bölgesini de besleyecek bu ülke artık AKP iktidarları döneminde net tarım ürünleri ithalatçısı bir ülke konumuna getirilmiş ve bu potansiyel heba edilmiştir. Son 8 yılda Türkiye’nin işlenmemiş tarımsal ürün ithalat tutarı 28 milyar 167 milyon dolardır.
 
(8 yılda 2 milyar dolara yakın dış ticaret açığımız vardır. Tarım sektörü Cumhuriyet tarihinin en büyük dış ticaret açığını yine bu hükümetin işbaşında olduğu dönemlerde 2007 yılında 643 milyon dolar, 2008 yılında 2 milyar 228 milyon dolar, 2009 yılında da 112 milyon dolar açık vererek bir rekora imza atmıştır.) Bu ülkenin 24,5 milyon hektar tarım alanı var bu alan AB üyesi 5 ülkenin (Hırvatistan, Avusturya, Belçika, Hollanda ve Moldova’nın) toplam yüzölçümünden fazla, İngiltere’nin ise yüzölçümüne eşit büyüklüktedir. Türkiye’nin, her yıl nadasa bıraktığı alan Hollanda’nın yüz ölçümü kadar.
 
(41.526 km²). Böyle bir varlığa sahip bir ülkenin işlenmemiş tarımsal ürün ithalatı ihracatından fazla ise kim ne derse desin bu ülke tarımı feci durumdadır demektir. Bu ülke durup dururken bu hale gelmedi. 8 yıllık AK Parti iktidarının yanlış politikaları ve yüksek girdiler altında ezilen Türk çiftçisi artık üretemez hale geldi. 2002 – 2010 arasında Tüketici Fiyatları Artışı yüzde 144,6 olurken, mazot, gübre, tohumluk, sulama fiyatları enflasyonun çok üzerinde artmıştır. Aynı dönemde DAP gübresinin fiyatı yüzde 203 Üre gübresinin fiyatı yüzde 174 Mazotun fiyatı yüzde 177 oranında arttı. Türk çiftçisi hala dünyanın en pahalı mazotunu kullanıyor. Sulama ücretlerine bakalım (DSİ) Hububat sulama ücretleri 2002 yılına göre yüzde 225 (Buğday yüzde 42) Şekerpancarı ve pamuk sulama ücretleri yüzde 234 (Şeker Pancarı yüzde 46, Pamuk yüzde 6) Ayçiçeği sulama ücreti yüzde 230 (Ayçiçeği yüzde 59) Narenciye sulama ücretleri yüzde 232 (Portakal yüzde 0) oranında artmıştır. Bugün limon üreticisi ürününü 30 kuruşa satamıyor. Elinde kaldı. FAO’nun 2009 yılı verilerine göre, Türkiye, buğday üreticisi 121 ülke arasında buğdayı en pahalıya üreten 21. ülke durumunda. (Türkiye buğdayın tonunu 284 dolara üretirken, buğday ithal ettiği ülkelerden Rusya 128 dolara, Kazakistan 110 dolara, Ukrayna 114 dolara, Moldova 112 dolara, Macaristan 156 dolara, Bulgaristan 141 dolara, ABD ise 174 dolara üretiyor.) Tablo bu. Sayın Başbakanın son bütçe konuşmasında tarıma 36 milyar dolar aktardık. Çiftçi alın terinin karşılığını alıyor dediği çiftçinin ve tarımın durumu bu. Takdirlerinize sunuyorum. Bu sebeplere bağlı olarak tarım toprakları boşaldı. 2 milyon hektar toprak ekilmiyor. 2,5 milyon insan toprağından koptu. İşsizler ordusuna eklendi. 2001 yılında krizinden önce 7,9 olan işsizlik bugün yüzde 14’lere çıktı. İşsizliği absorbe eden sektör işsizliğin kaynağı oldu. Zaten 7 yıldaki tarımdaki toplam büyüme 8,7, yani ortalama her yıl yüde 1,2. 2002 yılındaki yşüzde 8,8 olan büyüme oranını yakalayabilmiş değil. Şimdi bakın, yeni bir mali af çıkarıyorsunuz. Bu affın içerisinde her kesim var. Bir şey demiyoruz olsun. Ama hırsızı, dolandırıcısı, tefecisi bile var. Çiftçi yok. Çiftçiye verdiğimiz krediyi 20 misli artırdık dediğiniz. Yani bir o kadar borçlandırdığınız çiftçilerimiz bugün, Ziraat Bankası ve Tarım Krediye olan borçlarından dolayı perişan, destek alamıyor, üretim yapamıyor. Hayvancılıkta gelinen nokta ve son 7 ayda yaşananlar, bu ülke için yüz karasıdır. Hayvancılıkta yaşanan krizin gerçek sebebinin yerli üretimin düşmesinden ve hayvan sayısındaki azalmadan ileri geldiğini görmemek büyük bir gaflettir. Başka bir hata da çözümü yerli üretimin artırılmasında değil ithalatta aramaktır. İthalatla bu işi asla çözemezsiniz. Bu ikazlarımızı defalarca yaptık. Bakın şuana kadar EBK ve özel sektör aracılığıyla ithal edilen canlı hayvan ve etin toplamı yaklaşık 65 bin ton karkas ettir. 7 aydır ithal ettiğiniz et Türkiye’nin 1 aylık bile ihtiyacı değildir. Bu konuda söyleyeceğim şudur. Umarım, Sayın Bakan başlangıçta meselenin önemini idrak edemeyip, üç-beş spekülatörün işi olarak gördüğü ve basite aldığı meselenin, doğrusunu görür hatasını anlar doğru tedbirler alır. Bütçe rakamlarına zaman darlığından fazla girmek istemiyorum. Şu kadarını ifade edeyim bu bütçe geleceğe dair bir umut vermemektedir. Bugüne kadar doğru ve işe yarar bir destekleme politikası olmayan hükümetin, bu bütçede tarım desteklerine ayrılan miktar son derece yetersizdir. (GSMH yüzde 1’inden az olmaması gereken destekleme miktarı 2009 yılında binde 52’lere kadar düşmüştür.) Bu anlayışla, bu yaklaşımla, bu kafayla tarımın hiçbir problemini çözemezsiniz. Gelin bu konularda, başından beri ısrarla yaptığımız önerilerimizi dikkate alın, tarıma gerektiği kadar kaynak ayırın. Ülke kalkınmasındaki tercihlerin başına tarımı alın. Çiftçiyi, üreticiyi, toprağında alın teriyle ayakta durmaya çalışan insanları dramına son verin. “

 

Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.