Çember daralıyor...

7 Haziran'da seçmen öyle bir seçim tablosuna imza attı ki, doldursan dolmuyor, boşaltsan boşalmıyor.
Malum, MHP herkese rest çekiyor, CHP illa da kırmızı çizgilerim diyor, HDP ben de MHP'nin olduğu yerde olmam diyor. Geriye bir tek AK Parti kalıyor, şu ana kadar daha mutedil olan... Ancak onun da tek başına bir hükümet kurma şansı yok.
Peki bu durumda ne olacak?
Başbakan Davutoğlu, görevlendirmeyi alır almaz önce CHP'nin kapısını çalacak, sonra da MHP ve HDP'ye gidecek.  Diyelim ki hepsine gitti görüştü ama koalisyon hükümeti çıkmadı. Yani o kırmızı çizgim dedi, beriki başka dayatmalarda bulundu. Sonuç da anayasanın öngördüğü süre içinde yeni bir hükümet kurulamayınca erken seçim kaçınılmaz olacak.
Bu durumda da olması muhtemel durum: Seçim hükümetinin kurulmasıdır.
Seçim hükümetinin şartları ise belli: Cumhurbaşkanı, bir başbakan atayacak, sonra da seçimden önce yapıldığı gibi yeniden Adalet, Ulaştırma ve İçişleri bakanlıklarına tarafsız isimler getirilecek ve beraberinde de seçim kabinesi Meclis'te grubu bulunan dört parti arasında bölüşülecek.
Böylelikle, "HDP'yi yok hükmünde görüyoruz" diyen MHP, bırakın yok görmeyi HDP'yle doğrudan üç ay boyunca hükümet ortaklığı edecek.
Bu bir ihtimal...
Diyelim ki hiç bir şekilde koalisyon çıkmadı. O zaman bir seçenek daha var o da, azınlık hükümeti formülü...
Bu formül geçmişte denenmiş ama kimseye yar olmamış.
Öyle ya, diyelim ki, MHP'ye veya her hangi bir parti, AK Parti'ye dışarıdan destek vererek azınlık hükümeti kurdursa ve bir kaç ay sonra da seçime gidilse -ki, zaten böyle olacak- hangi parti iktidar imkânlarını kendi eliyle bir partiye sunar ki?
Çok çok mecbur kalınmadıkça işlemesi mümkün görünmeyen bir formül...
Sonuç olarak eğer bu partilerin ülke sevgisi sahte değilse ve seçmenlerine saygıları var ise, en azından iki yıl sonra yapılacak bir seçime kadar koalisyon hükümeti kurmak zorundalar.
Yoksa kırk katır mı, kırk satır mı hesabı olacak..
Ve en önemlisi de bu seçmen, önüne ilk sandık konulduğunda oyun bozanlık eden kimse ondan hesap soracaktır.
Ülkenin ali değerleri karşısında ve milletin selameti uğruna hiç bir liderin nefis hesabı yapması doğru değil.
İlla da ibret almak gerekiyorsa, alın size Yunanistan, alın size Suriye...
O da yetmezse, neyse...
Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.