Bayır-Bucak Türkmenleri

Suriye Türkmenleri'nin tarihteki genel adı ''Halep Türkmenleri"dir. Suriye'de, gündelik hayatta  Türkmen  olarak adlandırılsalar da, kayıtlarda "Müslüman" olarak geçmektedirler. Dağınık ve küçük gruplar halinde yaşıyanlar zamanla "Araplaşmış"toplu yaşıyanlar ise, "Türkmen" olarak varlıklarını sürdürmüşlerdir. Ancak, milliyetleri ile sayılmadıklarından sayıları hakkında kesin bir bilgi yoktur. Fakat Suriye nüfusu içinde hayli bir ağırlık teşkil ettikleri muhakkaktır. Suriye'deki yaşanan ve uluslar arası bir boyut kazanan iç çatışmalar ve gelişmeler nedeniyle ülkemiz gündemine sıklıkla oturtulan ve her nedense hatırlanan Bayır-Bucak Türkmenleri'ni, Halep Türkmenleri genel adı altında değerlendirmek daha doğru bir ifâde olur. Halep Türkmenleri  isminden ayrıştırılarak ve minimize edilerek adlandırılan Bayır-Bucak Türkmenleri dışında kalan diğer Türkmenler'e  acaba ne ad verilecek? Kanaatimce genel adın kullanılması doğru olanıdır.


Aynı yanlış tanımlamalarda Türk Cumhuriyetleri yerine, Türkî  Cumhuriyetler, yine Azerbaycan Türkleri yerine Azerî, Kırgız Türkleri yerine Kırgız, yine Özbek Türkleri yerine Özbek denilmesi gibi nispet eki kullanılan dil yanlışlıklarına düşülmekte ve yeni  "galat-ı meşhurlar" oluşturulmakta...Halbuki millî şuur ve idrakin yerleşmesinde, dışımızdaki Türklük dünyasında da Türklük şuurunun oluşmasında, bu kavram ve sıfat tamlamalarının yerli yerinde kullanılması oldukça önemlidir.


Suriye'de cereyan eden hadiseler bir kez daha göstermiştir ki, maalesef  dünya Türklüğü sahipsız ve kimsesizdir. O soydaşlardan söz edildiğinde, ya ırkçılik ya da Turancılık suçlamalarına muhatap olursunuz. Diğer çeşitli halklardan söz edildiğinde ise, ezildiklerinden ve temel hak ve hürriyetlerinin gasbedilmesinden bahisle, farklı insanî argümanlar ve insanî değerler ileri sürülmekte... Değişik coğrafya ve ülkelerde yaşanan Türklük sorunlarına,  bırakın Batılı devletleri, islâm ülkelerinin bile bigâne kalışları siyaseten mutlaka sorgulanmalıdır. Karabağ'da, Kıbrıs'ta, Doğu Türkistan'da  ve diğer Türk illerinde yaşanılanlar karşısında, yanımızda ve arkamızda yer almayan sözüm ona müslüman kardeşlerimizin duyarsızlığı mutlaka, ama mutlaka irdelenmelidir. Ülkemizde, Filistin ve diğer müslüman ülkelerde hayatını kaybedenler  için sıklıkla kılınan giyabî cenaza namazları ( ki doğrudur.) kıyıma uğrayan soydaşlarımızdan esirgenmesi bizleri bir kez daha düşündürmelidir.


Suriye'de Türkmenler için  yapılanlar ise, lâf ü güzâf  ve mugalata'dan öteye gitmeyen, gaz alıcı  hamasetlerden ibaret boş sözler.. Güneyimiz'de yeni siyâsi yapılanmalar ve şekillenmeler oluşmakta, Lozan'ın delindiğinden söz edilmektedir. Fakat ne yazık ki,  Orta Doğu'da dengeleri ber-hava edecek bu siyâsi gelişme ve denklemlerde,  ne Kerkük ve ne de Halep Türkmenleri yer almamakta... Kaderleriyle baş başa bırakılmış ve gelecekleri mechul bir istikamete sürüklenmektedirler. Önümüzde vakt-i zamanında ve o günün siyâsı şartlarında, anavatan dışında kalan Hatay için Atatürk'ün aldığı risk ve atmış bulunduğu kararlı tarihî adım, benzeri olmasa bile, nasıl bir siyâset ve nasıl yol izlenileceğine ilişkin çok büyük bir örnek var.


Günümüzde Neo-liberalizm denilen emperyal siyasetin, Orta Doğu'da  çizilen sınırları yeniden dizayn etmeğe çalıştığı ve yeni devletçiklerin yanı sıra, federal ve konfederal yapıların  oluşmasına zemin hazırladığı bir siyâsi süreçte, temennimiz ülkemizin oldu-bittilere getirtilerek  oyunun dışında kalmaması ve süreçte, Türkmenler'in Suriye'nin kaderinde kurucu ve aslı unsur olarak yer almalarıdır.


Yıllar öncesinde yazılan ve  dünya Türklüğü'nün hüznünü lirik bir biçimde ifâde eden duygu yüklü bir şiir, her halde Suriye'de çetin ve zor şartlar altında varlıklarını sürdüren Halep Türkmenleri'ne de tercüman olur.


ÜŞÜYENLER

 

Bilir misin gardaş Türk illerinde

Havada yıldızlar, dağda kar üşür

Tutsak kardeşlerimin türkülerinde

Dört mevsim ötede bir bahar üşür.

 

Ezanlar buz tutmuş minarelerde

Yaylalar dermiş ki töremiz nerde

Yolların hasretle bittiği yerde

Her dağ yamacında bir mezar üşür.

 

Ses verir aktıkça ağlarcasına

 Göl olur göz yaşı gönül tasına

Her sabah kuşların uyanmasına

Her köyün bağrında bir çınar uşür.

 

Kara pas bağlamış ozan dilleri

Ayıya in olmuş  Türk 'ün illeri

Ulu Allah'ına açmış kolları

Kökü Türklük olan bir çınar üşür.

             Abdurrahim Karakoç

Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.
  • seyfullah hızarcı 01 Ocak 1970 02:00

    Şiir tam oturmuş....Sağol ağbey

  • Adınız Soyadınız 01 Ocak 1970 02:00

    Eline sağlık güzel bir yazı olmuş

  • Gürhan Özorhan 01 Ocak 1970 02:00

    Türk dünyasının yetim bakışları arasında zulme uğrayan, Şam türkmenlerini kaleme alan Türk yüreğinize selam ve saygılarımla.

  • M. Necati GÜNGÖR 01 Ocak 1970 02:00

    Çok güzel bir değerlendirme idi sayın Budak. Teşekkürler.

  • Ali ATEŞ 01 Ocak 1970 02:00

    Sağolun hocam elinize dilinize sağlık dünya ya adaleti doğruluğu huzuru getiren Türkleri yok etmek için harekete geçilmiş ama bu millet Allahın izniyle onların oyunlarını bozacak ve BÜYÜK TÜRK MİLLETİ VARLIĞINİ KORUYACAKTIR.

  • Necip Özkan 01 Ocak 1970 02:00

    Hocam, kaleminize sağlık. Sessiz yığınların düşüncelerine tercüman olmuşsunuz. Allah sizlerden razı olsun.

  • Abdulkadir DÜZGÜN 01 Ocak 1970 02:00

    Sayın Fevzi Bey kardeşimin Türklük ve Türk Dünyası hakkında kaleme aldığı bu güzel yazıyı büyük bir haz la okudum.yüreğine sağlık.