Balıkçı barınağından İstanbul'a bakış

Ekrem İmamoğlu’nun kazandığı İstanbul seçimlerinin hemen ertesi günü Üsküdar’da bir balıkçı barınağındayım ve  gözlemlerimi sizlerle paylaşıyorum. Daha önce gördüğüm gerginliğin yerini sakinlik almış, İstanbul’u sanki dün sabahaomuzundan bir yük kalkmış gibi gördüm..

Sadece ‘oy’ için gidersen ‘off’ edersin işte böyle! Omuzundan bir yük kalmkmış gibi gördüm..

İptal edilen 31 Mart seçimlerinden önce de sonra da İstanbul’daydım. İnanılmaz bir gergin ortam vardı ve bir sonraki ziyaretim 23 Haziran seçimlerinin hemen ertesi gününe denk geldi. Dün İstanbul’daydım ve az da olsa havayı kokladım. O öncekinde gördüğüm gerginlik ortadan kalkmış ve insanların hemen kendi asıl gündemine döndüğünü gözlemliyorum. Bir yerde bir gaz sıkışması vardı ve görüyorum ki insanların gazı bayağı bir alınmış. Her iki taraf da bir öncekine oranla daha rahat ve sakin..Omuzlardan büyük bir yük kalkmış gibi olmuş! İnsanların artık gündelik hayatlarında en az konuştukları siyaset oluyor, ilk günden tespitim bu! Sanırım bu sakinlikte en büyük rolü iki adayın arasındaki 800 bine yakın oy farkı oynamış. Bir de tarafların kullandığı hepimizin öteden beri arzu ettiği o yumuşak dil, barış dili, sevgi dili! Eğer ki aradaki fark çok küçük olsaydı, o dil sivri olsaydı bugün o gergin atmosfer halen daha devam ediyor, belki de istenmeyen tatsız hadisleri duyuyor, okuyor olacaktık. Adeta bir genel seçim havası haline sokulan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimi bana göre demokrasinin seçimiydi ve kazanan demokrasi oldu, kazanan İstanbul, dolayısıyla da Türkiye oldu. Açıkçası ben de mazbatasının haksız yere alındığına inandığım Ekrem İmamoğlu’nun yenilenen seçimi de kazanacağını sanıyordum ama ben de 800 bine ulaşan bir farkla kazanacağını tahmin etmemiştim.

***
Üzülerek söylüyorum, başında onca Erzurum yazan derneğe rağmen Erzurumluların bu seçimde çok etkin olmadıkları, mağlup oldukları da bir başka gözlemim. Seçim çalışması için Erzurum’dan gelenlerin bir etkinlik içerisinde olmadıkları tespitim sanırım kimsenin kırılmasına vesile olmaz. Varsa emekleri, akıtılmışsa terleri görmemezlikten gelmek istemem. Görünen o ki özellikle Cumhur ittifakını desteklemek için Erzurum’dan İstanbul’a gelen siyasiler ve de buradaki Erzurumlular bir pozitif etki bırakmadılar. Sadece günü kurtarmakla kalmışlar. Fotoğraf paylaşmış, oy toplamış gibi yapmışlar! Özellikle Anadolu yakasında daha çok yoğun çalışan Erzurumlular, seçim sonuçları açıklandığında o hayal kırıklıklarını yaşamakla kala kaldıkları gibi tam tersine çalıştıkları bölgelerde oy kaybı da gördüler, asıl iç acıtan da o oldu. Bu bir yerde şu demek oluyor, özellikle bu tür destekli seçimlerde Erzurumlular etkin ve de yetkin değil, bu konuda ‘derslerine daha çok çalışmaları’ gerekiyor. Zaten en büyük sorun da oy için Erzurum’dan gelip İstanbul’da kapılarını çalanlara kendilerini anlatamamaları, samimiyetsiz görünmüş olmaları.  Demek ki neymiş, şimdi oy istemeye gittiğin adamları önceden de görmen gerekliymiş ve sırf oy için kapısını çalıyor olmamakmış!Bir çok Erzurum’dan gelen anlı şanlı siyasetçinin ‘ilk defa’ o derneklere gidip kapılarını çalıyor ve yöneticiler ile tanışıyor olması sanırım herşeyi anlatıyor! Bu seçimden özellikle AK Parti Genel merkezi değil, Erzurum teşkilatı ve mensupları da bir ders çıkarmalıdır.

TUTTUĞUM BABA SÖZLER: El golü yemeyen kendisininkini yılın golü sanırmış! (Fatih Terim)

DUVARIN DİLİ: Mevzu atlı karıncalar değil, dönen dolaplar!
Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.